Kayseri'deki Gevher Nesibe Medresesi Sanal Gerçeklik Gözlüğüyle Gezilebilecek
Kayseri'de genç yazılımcıların hazırladığı projeyle Anadolu'nun ilk uygulamalı tıp merkezi olarak bilinen 817 yıllık Gevher Nesibe Medresesi sanal gerçeklik gözlüğüyle gezilebilecek.
Kayseri'de genç yazılımcıların hazırladığı projeyle Anadolu'nun ilk uygulamalı tıp merkezi olarak bilinen 817 yıllık Gevher Nesibe Medresesi sanal gerçeklik gözlüğüyle gezilebilecek.
Çoğunluğu Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) öğrencilerinden oluşan ekip, 2 yıl önce tarihi değerleri gelecek nesillere aktarmak için VR (Virtual Reality - Sanal Gerçeklik) gözlükle gezinti imkanı sunan proje üzerinde çalışmaya başladı.
Bu doğrultuda çalışmalarını sürdüren ekip, Selçuklu hükümdarlarından II. Kılıçarslan'ın kızı, I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in kız kardeşi Gevher Nesibe Sultan'ın adını taşıyan ve tıp alanında hizmet veren medreseyi sanal ortama aktarma kararı aldı.
Yaklaşık 7 aylık çalışmayla medreseyi fotoğraflayıp, rölövesini çıkaran, 3 boyutlu modelleme ve tarama yapan öğrenciler, projelerini hataya geçirmeyi başardı.
Daha önce de Atatürk'ün Samsun'a çıktığı Bandırma Vapuru'nu ve Mars'ı sanal ortama taşıyan ekip, yeni projeler geliştirerek Anadolu'nun değerlerini dünyaya açmayı hedefliyor.
Proje şefi mimar Kaan Akgün, AA muhabirine, teknolojik ürünlere ve yazılıma ilgi duyan arkadaşlarıyla bir araya gelerek ekip oluşturduklarını söyledi.
Geliştirdikleri projeyle tarihi eserleri kayda geçirip, kaybolmalarının önüne geçmeyi hedeflediklerini belirten Akgün, "Yaklaşık 2 yıldır tarihi yapıları sanal ortama taşımak için AR-GE çalışması yürütüyoruz. İki senenin sonunda artık dünya çapında iyi bir seviyeye geldiğimizi söyleyebilirim." dedi.
"Miraslarımızı dijital ortama aktarıp korunmasını sağlıyoruz"
Son projelerinde tarihte Gevher Nesibe Darüşşifası ve Tıp Medresesi olarak bilinen eseri çalıştıklarını anlatan Akgün, şunları kaydetti:
"Medresenin içindeki detayları tek tek sanal ortamda projemize işledik. Çalışmayı yaparken üç hedefimiz vardı. İlki o zaman ki yaşantıyı insanlara göstermek, ikincisi bu yapıyı dünyanın her yerinden erişilebilir kılmak ve dünyaya tanıtmak, üçüncüsü ise tarihi eserlere gelebilecek zararı düşünerek bu yapıya bir şey olsa bile arşivimizde bulunsun istedik. Aslında bu bir dijital miras. Projelerle var olan tüm miraslarımızı dijital ortama aktarıp sonsuza kadar korunmasını sağlıyoruz."
AGÜ Mimarlık Bölümü öğrencisi Ozan Fatih Emül de Kovid-19 salgını sürecinde başlayan eve kapanma döneminin dijital dünyaya adım atmalarına vesile olduğunu dile getirdi.
Süreç içerisinde farklı yazılımlarla tanıştıklarını ve öğrendikleriyle projelerini ilerletmeye çalıştıklarını aktaran Emül, "Mimarlık her durumda kendisini çok güzel eviren bir alan. Dijital dünyada VR gözlüklerin yaygınlaşmasıyla mimari de bu gözlüklerin içerisinde deneyimlenebilecek alan haline geldi. Disiplinler arası entegrasyonların olduğu bir dönemdeyiz. Sadece 'ben mimarım çizerim' diye ilerleme kaydedemezsiniz. Artık kodlama bilmeniz gerekiyor. Kodlama bilenin de artık tasarım bilmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Yapacağımız uygulamalarla iz bırakmak istiyoruz"
Mimarlık bölümü öğrencisi Şükrü Durak ise "Birçok tarihi eseri projelendirme aklımızda var. Ulaşabildiğimiz her yere, herkese ulaştırmak istiyoruz." diye konuştu.
Son yılarda sanal gerçeklik gözlüklerinin dünya çapında ivme kazandığını dikkati çeken Durak, şöyle devam etti:
"Gittikçe genişleyen, gelişen bir alan. Özel sanal mekanlar, aplikasyon üreticiliği, data koruma ve oluşturma çok gelişti. Bu tarz projeler bulunduğumuz alanı daha iyi tanıma ve öğrenmemize vesile oluyor. Cebimize giren telefonlar gibi sanal gerçeklik gözlüğünün de çok ivmelenip herkesin evine girmesini bekliyoruz. Yapacağımız uygulamalarla iz bırakmak, bu izi de tarihle, kültürle, yaşadığımız coğrafyamızla herkese ulaştırmak istiyoruz."