Yeni binalarda yenilenebilir enerji zorunluluğu ve Türkiye'nin sıfır emisyon hedefi
Yenilenebilir Enerji Uzmanı Ahmet Emre Cengiz, son yıllarda Türkiye'de yenilenebilir enerji yatırımlarının hızla arttığını vurgulayarak, bu alandaki gelişmelerin sadece çevresel sürdürülebilirlik açısından değil, Türkiye'nin enerji bağımsızlığı için de çok önemli olduğunu söyledi.
YENİLENEBİLİR ENERJİ VE ENERJİDE BAĞIMSIZLIK MÜMKÜN
Cengiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2025 yılı itibarıyla toplam yapı alanı 2 bin metrekareyi geçen tüm binalarda yenilenebilir enerji kullanım oranının yüzde 10'a çıkarılmasıyla ilgili düzenlemenin çok olumlu olduğunu belirterek zamanla bunun bir zorunluluktan öte fırsat olarak algılanacağını belirtti. Bu tür uygulamaların mutlaka kentsel dönüşüm projeleriyle entegre edilmesi gerektiğini vurgulayan Cengiz, "Kentsel dönüşüm projelerinde sadece deprem riskine karşı dayanıklılığı artırmayı değil, aynı zamanda enerjide dışa bağımlılığı azaltmayı da hedeflemeliyiz. Üstelik bu adımlar sadece konutlar için değil, ticari ve sanayi yapılar için de zorunlu hale getirilmeli" dedi.
Türkiye'nin hem güneş hem rüzgar hem de hidroelektrik kaynakları açısından zengin bir potansiyele sahip olduğunu belirten Cengiz, bu alanlarda yapılacak yeni yatırımlarla dışa bağımlılığın ciddi şekilde azaltılabileceğini kaydetti. "2023 itibarıyla enerji kimlik belgelerinde 'B sınıfı' enerji performansı zorunluluğu ile başlayan bu süreç, yenilenebilir enerjinin enerji üretimindeki payını artırma yolunda hiç kuşkusuz ki çok önemli bir adımdır. Türkiye'nin geleceğinde enerji bağımsızlığına ulaşmak için yenilenebilir enerji yatırımlarının mutlaka önemli bir payı olacaktır" diye ekledi.
ENERJİ GÜVENLİĞİ VE DIŞ POLİTİKA
İstanbul Gelişim Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer ise enerji güvenliği ile dış politika arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail-Filistin-Lübnan-İran eksenindeki çatışmalar ve Suriye'deki gelişmelerin enerji güvenliğini tehlikeye sokmakla ve enerji maliyetlerini artırmakla kalmadığını, aynı zamanda enerjide dışa bağımlı ülkelerin dış politika kabiliyetlerini de sınırladığını ifade etti.
Tuncer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Dubai'de düzenlenen COP28 İklim Zirvesi'ndeki açıklamalarına atıfta bulunarak, Türkiye'nin son yıllarda yenilenebilir enerji alanında attığı adımların enerji güvenliğini artırmak açısından kritik önem taşıdığını söyledi. Tuncer, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirme yolunda olduğunu ve 2030'a kadar emisyon azaltımı hedeflerinin iki katına çıkarıldığını ifade etti. Bu hedefler, enerjide dışa bağımlılığı azaltmanın yanı sıra, Türkiye'nin uluslararası alanda enerji odaklı baskılardan kurtulmasını sağlayacak bu da Türkiye'nin dış politikada daha emin adımlar atmasını sağlayacak" dedi.
2053 HEDEFLERİ VE TÜRKİYE'NİN YENİLENEBİLİR ENERJİ STRATEJİSİ
Türkiye'nin bugüne kadar yaptığı planlama doğrultusunda toplam kurulu güç içerisindeki yenilenebilir enerji payını yüzde 55'e çıkardığını hatırlatan Tuncer, "Jeotermal enerji kurulu gücünde Avrupa'da birinci, dünyada dördüncü sıradayız. Hidroelektrik santrali kapasitesinde ise Avrupa'da ikinciyiz. Bu başarılar, Türkiye'nin enerji politikalarındaki stratejik değişimin sonuçlarıdır" ifadelerini kullandı.
Tuncer, ayrıca COP28'de dünya liderlerinin 2030 yılına kadar küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma hedefinde uzlaşı sağladığını belirterek, "Türkiye'nin de bu hedef doğrultusunda hareket etmesi, yalnızca enerji maliyetlerini düşürmekle kalmayacak, aynı zamanda enerji sektöründeki karbon yoğunluğunu da azaltacaktır" dedi.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE YEŞİŞ ŞEHİRLER VURGUSU
Her iki uzman da kentsel dönüşüm projelerinin yalnızca depreme dayanıklılığı artırmak için değil, aynı zamanda çevre dostu ve enerji bağımsızlığını destekleyen şehirler inşa etmek için bir fırsat sunduğunu vurguladı. Cengiz, "Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası yeniden inşa edilen şehirlerde iklim ve çevre dostu yapıların öncelikli hale getirilmesi, çevresel sürdürülebilirlik ve enerji tasarrufu açısından kritik bir adımdır" dedi.
Son olarak, Tuncer, 2053 yılı net sıfır emisyon hedefinin, Türkiye'nin enerji politikalarında sürdürülebilirliği noktasındaki kararlılığını kanıtladığını belirterek, bu hedefin gerçekleşmesinde enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji projelerinin temel rol oynayacağını ifade etti.