Prof.dr. Ayaz: "Hepatit C'nin Tedavisi Mümkün"
Uzmanlar, günümüzde yaygınlaşan, kronikleşerek siroz ve karaciğer kanserine bile neden olan Hepatit’e dikkat çekerek artık yeni çıkan ilaçlarla tedavisi mümkün olan bu hastalığa karşı herkesin test yaptırması ve korunma yollarına dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.
Uzmanlar, günümüzde yaygınlaşan, kronikleşerek siroz ve karaciğer kanserine bile neden olan Hepatit'e dikkat çekerek artık yeni çıkan ilaçlarla tedavisi mümkün olan bu hastalığa karşı herkesin test yaptırması ve korunma yollarına dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği'nce (KLİMİK) bu yıl beşincisi düzenlenen Ulusal Viral Hepatit Sempozyumu sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan KLİMİK Derneği Hepatit Çalışma Grubu Başkanı Prof.Dr. Sıla Akhan, karaciğerin inflamatuvar viral hastalığı olan hepatitin A, B, C, D, E ve G virüsleri ile meydana geldiğini söyledi. A ve E virüslerinin hijyenin iyi olmaması, yiyecekler, içilen su ve yiyeceklere dışkının bir şekilde bulaşması sonucu geliştiğini belirten Akhan, hastalığın akut karaciğer yetmezliğine yol açmazsa iyileşebildiğini, A ve E virüsleri ile gelişen bu tablolarda kronikleşme ve kanser riski bulunmadığını ancak hepatit B, C veya D virüsleri ile gelişen tablolarda ek olarak bu risklerin mevcut olduğunu kaydetti. B,C, D ve G virüslerinin bulaşma yollarının A ve E virüslerinden farklı olarak, kan ve cinsel temasla bulaşabildiği gibi anneden bebeğine doğumla bulaşabildiğini kaydeden Akhan, G virüsü ile ilgili henüz çok fazla veri bulunmadığına dikkat çekti.
TÜRKİYE'DE EN ÇOK HEPATİT A GÖRÜLÜYOR
Prof.Dr. Sıla Akhan, Türkiye'de en çok hepatit A'nın görüldüğünü belirterek şunları söyledi: "Türkiye'de A virüsü oldukça yaygın olmakla beraber, kronikleşmediği için esas problemi B, C ve D virüsleri oluşturmaktadır. Kronikleşme olasılıkları olan bu virüsler karaciğer sirozuna kadar gidebilir ve karaciğer kanserine yol açabilme olasılıkları da vardır."
Türkiye'de bir başka sık rastlanan hepatit B'de dış ortama dayanıklı olan virüslerin gözle görülmeyecek kadar küçük bir kan damlasında bile 72 saate kadar canlı kalabildiğini söyleyen Akhan, bütün vücut salgılarında da bulunduğundan bulaşma olasılığı diğerlerine göre daha yüksek olduğunu kaydetti. Hepatit B'nin en önemli bulaşma yolunun anneden bebeğine geçiş yolu olduğunu ve Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da doğumlarla özellikle annede varsa ve çok çocuk doğurduysa çocukların çoğunda olabildiğini belirten Akhan, "Ailede bir kişi de varsa hepsinin olup olmadığı açısından kontrol edilmesi gerekir. Erişkin yaşta geçirildiğinde yüzde 5 oranında kronikleşirken doğumla geçtiği zaman kronikleşme olasılığı yüzde 90'ları bulmaktadır" diye konuştu.
'HEPATİT C'NİN TEDAVİSİ ARTIK MÜMKÜN'
Prof.Dr. Sıla Akhan, hepatit C virüsünün infeksiyonunun tedavisinde, hepatit B virüsünden farklı olarak tam kürün söz konusu olabildiğini kaydetti. Bulaşma yolları aynı gibi görünmekle beraber hepatit C virüsünün karaciğer hücresine girdiğinde hücre çekirdeğine uğramadığını hepatit B virüsünün ise çekirdeğe girdiğini ve bu yüzden virüsü vücuttan tam olarak atmanın çok zorlaştığını söyleyen Akhan, "Hepatit C tedavisinde bu yüzden tam kürden bahsetmek mümkündür. Ama yakın zamana kadar olan tedavi opsiyonları ile sadece tek bir tedavi şekli ile kür elde etmeye çalışılıyordu. Bu şekilde hastaların yarısında tam kür sağlanabiliyordu. Tedavi edilemeyen diğer yarı için bir kez daha aynı tedavinin uygulanması dışında bir seçenek ne yazık yoktu. İkinci kez aynı tedaviyi alan hastada da kür olasılığı birinciye göre oldukça düşüktü. Fakat son dönemde ortaya çıkan yeni ilaçlar sayesinde tedavi opsiyonları bir iken altıya yükselmiştir. Böylelikle hastalarda tam kür yüzde 90'a ulaşabilmektedir. Tedavi seçenekleri oldukça pahalı olmasının yanı sıra yan etkileri dolayısıyla hem hasta hem de hekim için oldukça zahmetli bir süreçtir. Ancak bütün bu zorluklar aşılırsa tedavi başarısı yüz güldürücü olmaktadır."
Ülkemizde henüz Sağlık Uygulama Tebliği'ne girmeyen bir iki ilaç bulunduğu için bahsettiği altı opsiyonun henüz kullanımda olmadığını anlatan Ayaz, sözlerine şöyle devam etti: "Ama zaman içinde bizim de kullanmamız mümkün olacaktır kanısındayım. Her bir hasta için tedavi maliyeti son derece yüksektir. Hastalık kronik bir süreç olup, çok iyi yönetilmeye ihtiyaç gösterir. Hastalık tanısı olmayan kişiler bu önde tetkiklerini hekimden bizzat talep etmelidir. Çünkü hastalık çok sinsidir ve siroz olana kadar herhangi bir şikayete sebep olmayabilir. Hekim kontrolünde olunduğu zaman hem tedavi edilme şanslarını kullanmaları hem de birtakım komplikasyonlara zamanında müdahale imkanı olabilmektedir."
HEPATİT B'NİN BULAŞMA YOLLARINA DİKKAT
Sempozyum Başkanı Prof.Dr. Celal Ayaz da, kronik hepatit B, C ve D'nin tedavi seçeneklerinin dünyadaki gelişmiş ülkelerde yapılan tedavi seçenekleriyle benzer olduğunu kaydetti.
Hepatit B'nin aşısının Türkiye'de bulunduğunu ve koruyuculuğunun yüzde 95'in üzerinde olduğunu söyleyen Ayaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aşı ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz yapılmaktadır. Medikal tedavi dışındaki bitkisel tedavilerin tedavi edici etkisi olmayıp, sadece destek tedavisi olarak kullanılabilir. Ülkemizde özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde hiçbir faydası olmayan ve hacı, hocalar tarafından uygulanan kulak arkasından veya dilaltından kan alma gibi uygulamalar gerçekten çok ilkel ve faydası olmayan uygulamalar olup, bunlara itibar edilmemesi gerekir. Hepatit C'nin aşısı olmadığı için koruyucu tedbirlere uyulması gerekir."
Ayaz, Türkiye'nin özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde özellikle hepatit B ve D'nin fazla görüldüğünü kaydetti.Bunun nedeninin kalabalık yaşam şartları, sosyoekonomik şartlar ve korunma yöntemlerinin yetersizliği olduğunu söyleyen Ayaz, hepatit C virüsünün dünyada görülme sıklığının yüzde 1-5 iken, ülkemizde yüzde 1 civarında olduğunu ifade etti. Prof.Dr. Ayaz, hepatit A ve E kronikleşmediği halde, hepatit B,C ve D'nin kronikleşebildiğini ve tedavi edilmediği takdirde siroz ve kansere neden olabildiğine dikkat çekti.
Prof.Dr.Celal Ayaz, hepatit B'nin bulaşma yollarını şöyle açıkladı:
"Doğum esnasında anneden bebeğe bulaşma. Erken çocukluk döneminde taşıyıcı anne veya babadan horizontal geçiş.
Diş fırçası, jilet, tırnak makası, iğne veya enjektör, manikür seti gibi kan bulaşımı olabileceği malzemelerin ortak kullanılması ile
-Cinsel yolla
-Hepatit B taşıyan kişinin kullandığı iğnenin batması ile
-Hepatit B taşıyan kişinin kanının size verilmesi ile
-Tam sterilizasyon yapılmadan Hepatit B'li hastanın kullandığı manikür setinin sizde kullanılması ile
-Diş yaptırırken tam sterilizasyon yapılmadan Hepatit B'li hastaya kullanılan malzemelerin siz de kullanılması
-Dövme ve piercing yaptırmak." - NEVŞEHİR