Hastaneye gitti, öldüğünü öğrendi! Yaşadığını ispat etmek isteyen adam adeta 'ikinci kez' vefat etti
Hastaneye giden 87 yaşındaki İbrahim Dikici, nüfus kayıtlarına göre 1950 yılında öldüğünü öğrendi. Yaşlı adam yaşadığını ispatlamak için hukuk mücadelesi başlatırken, böbrek yetmezliğinden dolayı hayatını kaybetti. Adeta ikinci kez ölen Dikici'nin ailesi yaşadığını ispat etmeye çalıştıkları yaşlı adamın, bu kez de öldüğünü kanıtlamak için mücadele başlattı. Bürokratik işlemler sebebiyle 5 gün boyunca morgda kalan Dikici'nin cenazesi, güçlükle defnedilebildi.
Olay, İzmir'de meydana geldi. 87 yaşındaki İbrahim Dikici, sağlık sorunları nedeniyle 2018 yılında hastaneye gittiğinde nüfus kayıtlarına göre ölü olduğunu öğrendi. Bunun üzerine isim ve soy isim olmadan "adli vaka" olarak girişi yapıldı.
NÜFUS KAYDINA GÖRE 16 YAŞINDAYKEN ÖLMÜŞ
Dikici'nin yakınları ise sorunu çözmek için araştırma yapmaya başladı. Nüfus kayıtlarında Dikici'nin 5 Mayıs 1950 tarihinde henüz 16 yaşındayken öldüğünün yazıldığı, kaydın da tanımadıkları M.B. isimli şahsın beyanı ve Kayseri Melikgazi İlçe Emniyet Müdürlüğünün yaptığı tahkikat sonucu 2018 yılında gerçekleştiği anlaşıldı.
KAN ÖRNEĞİ ALINDIĞI GECE HAYATINI KAYBETTİ
Bunun üzerine İbrahim Dikici'nin yaşadığını ispat etmek için 2 Mart'ta hukuk mücadelesi başlatıldı. 18 Mart'ta Dikici'den kan örneği alındı, anne babası ve çocukları hayatta olmadığı için mezarları açılarak DNA tespiti yapılmasına karar verildi. Ancak yaşadığını bir türlü ispat edemeyen adam, kan örneği alındığı günün gecesi böbrek yetmezliğinden hayatını kaybetti.
MEZAR TAŞINA İSMİNİ YAZAMADILAR
Dikici'nin ailesi, bu kez de İbrahim Dikici'nin 1950 yılında değil, 2021 yılında öldüğünü ispat etmeye çalıştı. Cenazesi 5 gün boyunca morgda kalan Dikici, uzun uğraşlar sonucu defnedildi. Adeta ikinci kez ölen adamın yakınları, nüfus kayıtlarındaki karışıklıktan dolayı mezar taşına isim soy isim yazamadıklarını, Dikici'yi ölü gösterenler hakkında dava açacaklarını söyledi.
"BİZ HAYATTA OLDUĞUNU KANITLMAYA ÇALIŞIRKEN VEFAT ETTİ"
Dikici'nin yeğeni İnanç Dikici, "Amcam 2018 yılında hastaneye kaldırıldığında nüfus kayıtlarında ölü olduğu tespit edildi. Biz nüfus müdürlüğüne, adli makamlara müracaat ettik ama sonuç alamadık. Hatta ben 2019 yılında suç duyurusunda bulundum ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar çıktı. Biz hayatta olduğunu kanıtlamaya çalışırken amcam 18 Mart gecesi vefat etti. Vefatı ile birlikte sorunlar da devam etti. 5 gün geçmesine rağmen defin işlemlerini yapamadık. Nüfus kayıtlarında neden ölü gösterildiğine dair bir fikrimiz yok. Özellikle manevi anlamda ciddi bir mağduriyetimiz var. Acımızı yaşayamadan cenazemizi defnetmeye çalıştık. Mezar taşında isim ve soy isim olmadan defnedildi" dedi.
"HERKES İSTEDİĞİ GİBİ HERKESİ ÖLÜ GÖSTEREBİLİYOR MU?"
Amcasının 87 yaşında vefat ettiğini ancak nüfus kayıtlarına göre 16 yaşında bir çocukken ölmüş gibi göründüğünü kaydeden İnanç Dikici, "Amcam 87 yaşında vefat etti ama nüfus kayıtlarında 16 yaşında ölmüş gibi bir kayıt var. Bunun hangi belgeye dayandırıldığına dair bir fikrimiz yok. 17 Temmuz 2018'de, Kayseri Melikgazi İlçe Emniyet Müdürlüğünün yaptığı tahkikat ve tanımadığımız M.B. isimli bir şahsın beyanına ilişkin ölü gösterildiği bilgisine ulaştık. Herkes istediği gibi herkesi ölü gösterebiliyor mu? Bu, bu kadar kolay mı? Biz defin bile yapamazken insanların bu şekilde beyan yapabilmesi şaşırtıcı. M.B.'nin 2018'de yaptığı bildirim ve yapılan tahkikat, amcamın 5 Mayıs 1950'de öldüğüne dair. Biz ise 2 Mart'ta 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtık. Amcamın sağ olduğunu ispatlamaya çalışırken amcam 18 Mart gecesi vefat etti. Amcamızın 1950'de değil 2021'de vefat ettiğini ispat etmeye çalışıyoruz" diye konuştu.
"DAVA SONUÇLANDIKTAN SONRA İSMİNİ YAZDIRACAĞIZ"
Dikici'nin yeğenlerinden Anıl Özırmak da, "Dayım 5 gün morgda kaldı. Zaten ölü görüldüğü için işlemleri halletmemiz uzun sürdü. Sonunda defnedebildik. Dayımı annesinin mezarının üstüne defnettik ancak bu kez de mezar taşında isim ve soy isim yazılı değil. Dava sonuçlandıktan sonra mezar taşına ismini yazdıracağız" dedi.
"İKİNCİ KEZ ÖLMÜŞ GİBİ OLDU"
Dikici Ailesi Avukatı Esra Erdoğan, "İbrahim Dikici'nin 1950 yılında öldüğüne dair kayıt geçilmiş. 2018 yılında M.B. isimli bir kişinin bildirimi ile tahkikat sonucu çevredeki insanlar da 'evet bu kişi öldü' şeklinde beyanda bulunmuş ancak İbrahim Dikici 18 Mart 2021'de vefat etti. Sağ olan bir kişi asılsız beyanlarla ölü olarak gösterilmiş. Ne bir ölüm belgesi alınmış ne de ailesine sorulmuş. Sadece tanımadığı kişilerin beyanı ile yaşayan kişi ölü olarak gösterilmiş. Kişinin resmiyette ölü olduğu, hastane işlemi sırasında fark edildi. Hastaneye girişi isim ve soy isim olmadan adli vaka şeklinde gerçekleştirildi. Biz davamızı 2 Mart'ta açtık. İlk duruşma mayıs ayına verildi ancak kendisinin ilk duruşmayı görmesine ömrü yetmedi. Cenaze işlemlerini gerçekleştirmeye çalıştık ama zaten ölü olarak görüldüğü için ölüm raporunun düzenlenmesi sorun oldu. Defin işlemlerini uzun süre gerçekleştiremedik. Cenaze 5 gün morgda bekledi. Ailesi bu süreçte çok yıprandı. Ölüm acısını yaşayamadan cenaze ile uğraşmak durumunda kaldılar. İbrahim Dikici, bu olay nedeniyle ikinci kez ölmüş gibi oldu. 1950 yılında öldü, 2021'de tekrar öldü gibi oldu" ifadelerini kullandı.
"HASTANE 'BU KİŞİ ZATEN ÖLÜ ALAMAYIZ' DEMİŞ"
1950 yılında İbrahim Dikici'nin 16 yaşındayken ölü olarak gösterildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "Aile bu durumu 2018 yılında hastaneye giriş yaparken öğrendi. Hastane, 'bu kişi zaten ölü, alamayız' demiş. Biz de sağ olduğunun tespiti ve ölüm kaydının iptali davası açtık. Acele delil tespiti isteyerek kan örnekleri aldırdık. Kan örnekleri şu an adli tıpta. Kan örneği verildiği günün gecesi de İbrahim Dikici hayatını kaybetti. Dikici'nin hayatta olan anne babası ve çocuğu olmadığı için de DNA testi yapılamıyor. Bu yüzden anne ve babasının mezarı açılacak ve DNA testi yapıldıktan sonra bu kişinin İbrahim Dikici olduğunu ispatlayacağız. Mezar taşının isim ve soy isimsiz görünen kısmını İbrahim Dikici olarak değiştirmeye çalışacağız. Ayrıca asılsız bildirimde bulunan kişiler ve ihmali sebebiyle bu mağduriyete yol açanlar hakkında cezai sürece de başlayacağız." Erdoğan, bu durumun sık rastlanan bir durum olmadığını sözlerine ekledi.