5 Haziran Dünya Çevre Günü
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Halil Kumbur, çevre ve insan haklarının 21.zorundayız" dedi."
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Halil Kumbur, çevre ve insan haklarının 21. yüzyılın yükselen değerleri olduğunu belirterek, "Bu nedenle içinde yaşadığımız çevrenin başkalarına da ait olduğunu bilmek ve korumak
zorundayız" dedi.
Kumbur, '5 Haziran Dünya Çevre Günü' nedeniyle yaptığı açıklamada, tarım, turizm, sanayileşme, şehirleşme ve hızlı nüfus artışı gibi sektörel faaliyetler sonucunda çevre sorunlarının hızla arttığına dikkat çekti. Bu sorunların bütün insanlığı tehdit eden üzücü boyutlara ulaştığını vurgulayan Kumbur, "Çevreye gereken önemin verilmemesi sonucunda hayat kaynaklarımız olan hava, su ve toprak bilinçsizce tüketilerek doğal denge bozulmaya yüz tutmuştur. Bu gidişe son vermek amacıyla dünya ülkeleri 5 Haziran 1972 yılında Stockholm'de 'Birleşmiş Milletler Çevre ve İnsan Konferansı'nı gerçekleştirerek sorunları masaya yatırmışlardır. BM Çevre Programına göre;
artan küresel ısınma, su kaynaklarımızın azalmasına-kalitesinin bozulmasına, ormanlarımız tahrip edilmesi ile küresel düzeyde çölleşmeden doğrudan etkilenen bölgelerde yıllık gelir kaybının yaklaşık 40-45 milyar dolar, bunun yanında aynı bölgede çölleşmeyle mücadelenin yıllık bedeli ise yaklaşık 2.5 milyar dolar olduğu belirtilmektedir. Türkiye'de her yıl yaklaşık 1 milyar 400 milyon ton, her gün 20 bin ton ve her saniye 16 ton tarım toprağı erozyonla kaybedilmektedir" diye konuştu.
MERSİN'DEKİ ÇEVRE SORUNLARI
Açıklamasında Mersin'deki çevre sorunlarına da değinen Kumbur, kentin, su havzalarının korunması, kaliteli su temini, şebeke su kaçakları, su maliyetlerinin yüksek olması, sulama suyu, alt yapı- kanalizasyon, atıksu, katı atık-çöp, toprak kirliliği, hava kirliliği, görüntü-gürültü kirliliği, çarpık yapılaşma, tarım ilaçları- gübre kullanımı, sinekle mücadele, erozyon ve yaylalıklardaki çevre sorunları gibi önemli çevre sorunları bulunduğunu savundu.
Yıllık 7.3 milyar metreküp su potansiyelinin yeteri kadar planlı-programlı kullanıldığını söylemenin zor olduğunu ifade eden Kumbur, şöyle devam etti; "Belediyelerimizin büyük çoğunluğunda kaliteli su temini ve şebeke hatlarında yüzde 60-70 oranında su kaçakları ile ilgili sorunlar yaşanmaktadır. Su kaynaklarımıza bakıldığında, Türkiye su zengini bir ülke
değil. Türkiye'de kişi başına yıllık yaklaşık bin 467 metreküp su düşmektedir. Su havzalarımız çok iyi korunmalıdır.
Belediyelerimizin çoğunda atık su arıtma tesisi yoktur. Özellikle Mersin-Anamur kıyı yerleşim yerlerimizdeki tatil siteleri ve belediyelerin altyapı- kanalizasyon ve atıksu sorunlarını bir an önce çözmesi gerekmektedir. Mevcut atıksu arıtma tesislerinin de bakım ve kontrolünün düzenli olarak yapılması gerekir. Mersin genelinde özellikle sahillerde bulunan verimli tarım arazileri kısa, orta ve uzun vadeli yerleşim planları iyi yapılmadığı için, hiçbir alt yapısı olmayan, yılın 9-10 ayında boş kalan, gecekondudan farksız fakat tapulu tatil sitelerine dönüşmüştür. Mevcut tarım daha çok 400-1000 metre rakımında, Toros dağlarının eteklerindeki 3., 4. sınıf tarım alanlarında yapılmaktadır. Bu nedenle mevcut sulama suyu projeleri yetersiz kalmakta ve sulama suyu maliyetleri çok yüksek olmaktadır. Acilen bu bölgelerin su ihtiyacını karşılayacak ekonomik projeler yapılmalıdır. Ayrıca su tasarrufu ve maliyetlerin düşürülmesi için salma sulama sisteminden damla sulama sistemine geçilmelidir. Bu konuda çiftçilerimiz bilgilendirilmeli ve projelerine maddi destek, teşvik sağlanmalıdır."
Mersin'de belediyelerin çoğunluğunda düzenli katı atık deponi alanları olmadığına dikkat çeken Kumbur, çöplerin gelişigüzel vahşi depolama şeklinde hazine ve orman arazilerine döküldüğünden, su havzaları için ciddi tehlike arz ettiğini belirtti. Bu durumun ciddi çevre sorunlarına neden olduğunu vurgulayan Kumbur, şunları söyledi; "Katı atık sorunlarının çözümü ve belirli bir bölgedeki çöpleri toplayarak ekonomik olarak değerlendirebilmek için havza bazında çözüm, birlikler halinde yönetim modellerine geçilmelidir. Mersin'in turizm, kültür, ticaret, tarım, sanayi gibi özelliklerinin ön plana çıkarılması, tanıtılması ve dünya kenti Mersin olabilmesi, yaşanabilir sağlıklı, mutlu, temiz bir çevre oluşturulması için mutlaka bu sorunları çözmeliyiz. Çevre sorunlarının çözümüne yeni bir anlayış geliştirmek gereklidir. Savaşarak değil barışarak, doğal kaynaklarımızı koruyarak huzurlu bir dünyada yaşayabileceğimizi anlamalıyız. Unutmamalıyız ki, biz bu dünyayı gelecek nesillerden emanet aldık. Gelecek kuşaklara temiz bir dünya bırakmak hepimizin insanlık borcu ve sorumluluğudur. Toplumun her kesiminin çevre değerlerinin korunmasına özendirilmesi, çevre bilincinin yaygınlaştırılması ve sadece bugün için değil gelecek nesiller içinde tertemiz bir dünya bırakma gayret ve çabası temel görevlerimizden olmalıdır." - MERSİN