Haberler

Akademisyenler Kadını Sosyal, Siyasal ve Toplumsal Yönüyle Ele Aldı

Güncelleme:
Abone Ol

Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜKSAM) "8 Mart Etkinlikleri" çerçevesinde " Kadın-Aile ve Sosyal Şiddet " konulu panel düzenledi.

Moderatörlüğünü DÜKSAM Müdürü Prof. Dr. Nuriye Mete'nin yaptığı panele, İletişim Fakültesi Dekanı Sosyolog Prof. Dr. Sabri Eyigün, "Sosyal Şiddetin Kadın ve Aile Üzerindeki Sosyolojik Etkileri", Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tahsin Kula, "Sosyal Şiddetin Kadın ve Aile Üzerindeki Psikolojik Etkileri", Atatürk Sağlık Yüksek Okulu Hemşirelik Bölümü Öğr. Gör. Funda Camuz Gümüş "Sosyal Şiddetin Kadın Sağlığı Üzerindeki Etkisi" konuları ile panelist olarak katıldı.

Şiddetin tanımı ile sözlerine başlayan Prof. Dr. Sabri Eyigün, Şiddetin, çok yönlü bir olgu olduğunu belirterek, bunun psikolojik, ahlaksal, toplumsal ve siyasal yönüyle ele alınabileceğini kaydetti. Her şiddet eyleminin aslında tahribata yönelik bir sonucu bulunduğunun altını çizen Eyigün, bunun insana, topluma, doğaya ve siyasal yönetimlere karşı yürütülen eylem türleri olduğunu söyledi. Şiddetin, aile üzerindeki sosyal ve siyasal etkilerine değinen Eyigün, savaşlar sonunda gerek yakınlarını kaybetme, gerekse başka ülkelere göç etmeyle aile bütünlüklerinin parçalandığına dikkat çekti.

"Savaşın en ölümcül etkilerini çocuklar yaşar"

Savaşı, çocukların başlatmadığını ama en ölümcül etkilerine maruz kalanların çocuklar olduğunun altını çizen Eyigün, "Ölmeseler ve yaralanmasalar bile, savaş yüzünden yaşadıkları annesiz/babasız kalma, sevdiklerini, akrabalarını, arkadaşlarını kaybetme, kaçırılma ya da şiddet, fiziksel, duygusal ya da cinsel istismara uğrama, yerlerinden olma, okulundan ve diğer sosyal destek yapılarından yoksun kalma, yoksulluk gibi olumsuzluklar çocuklarda psikolojik ve psiko-sosyal yaralara yol açabilmektedir" dedi.

"Savaşlar, şiddeti normalleştiriyor"

Savaşların ve siyasal, ideolojik şiddetin aile üzerindeki en olumsuz etkilerinden birinin, şiddetin içselleşmesini ve normalleşmesini beraberinde getirmesi olduğunu kaydeden Eyigün, "Tüm dünya ülkelerinde savaşlardan sonra suç oranının artması, şiddetin belli bir dereceye kadar normalleşmesi bunu kanıtlıyor" diye konuştu.

"Yoğun göç alan Kilis'te boşanma oranları arttı"

Göçlerde ağır sıkıntıyı kadınların yaşadığını anlatan Eyigün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kilis Evlendirme Memurluğunun kayıtlarına göre Kilis'te boşanma oranları yüzde yüz arttı. Bunun nedeni ise savaş mağduru Suriyeli kadınların daha rahat bir hayat için Kilisli erkeklerle ikinci eş olmayı kabul etmeleridir. 90 bin nüfuslu Kilis iline 150 bin savaş mağduru Suriyeli gelmiş. Bu ise Kilisli kadınların eşlerinden boşanmasına ve ayrı yaşamasına neden olmaktadır. Aynı şey, Urfa'da için de geçerlidir. 18 Milletvekilinin bu konuda yaptığı araştırma, Suriyeli kadınlardan dolayı boşanmanın arttığını gösteriyor."

Kaynak: Temsilci / Yerel

Diyarbakır Yerel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title