Artvin 78'liler Derneği: "12 Eylül Darbesini Unutmadık ve 12 Eylül'ün Karanlık Zihniyetine Karşı Mücadelemiz Devam Ediyor"
Artvin 78’liler Derneği, “12 Eylül darbesini unutmadık ve 12 Eylül’ün karanlık zihniyetine karşı mücadelemiz devam ediyor” sloganıyla Ata Park’ta açıklama yaptı. Dernek Başkanı Seyfettin Altukulaç, "12 Eylül, IMF ile bağıtlanan 24 Ocak 1980 ekonomi kararlarının üzerine gerçekleşmiş emek ve demokrasi karşıtı, kapitalizmin neoliberal uygulamalarına geçişi sağlayan faşist bir darbedir. 12 Eylül'ün anti-demokratik anayasası ve kurumları, sermaye yanlısı-emekçi düşmanı düzenlemeleri, dinci gericiliğe açtığı kapılar, bugün AKP iktidarı aracılığıyla mantıksal ve fiili gelişmesinin doruğuna ulaşmıştır" dedi.
UĞUR İSTANBULLU
Artvin 78'liler Derneği, "12 Eylül darbesini unutmadık ve 12 Eylül'ün karanlık zihniyetine karşı mücadelemiz devam ediyor" sloganıyla Ata Park'ta açıklama yaptı. Dernek Başkanı Seyfettin Altukulaç, "12 Eylül, IMF ile bağıtlanan 24 Ocak 1980 ekonomi kararlarının üzerine gerçekleşmiş emek ve demokrasi karşıtı, kapitalizmin neoliberal uygulamalarına geçişi sağlayan faşist bir darbedir. 12 Eylül'ün anti-demokratik anayasası ve kurumları, sermaye yanlısı-emekçi düşmanı düzenlemeleri, dinci gericiliğe açtığı kapılar, bugün AKP iktidarı aracılığıyla mantıksal ve fiili gelişmesinin doruğuna ulaşmıştır" dedi.
Artvin 78'liler Derneği; Sol Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkevleri, Eğitim Sen ve DİSK'in katılımıyla Artvin Atapark'ta "12 Eylül darbesini unutmadık ve 12 Eylül'ün karanlık zihniyetine karşı mücadelemiz devam ediyor" başlıklı basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Artvin 78'liler Dernek Başkanı Seyfettin Altukulaç, şunları söyledi:
"Bugün 12 Eylül darbesinin 43. yılı nedeniyle burada toplanmış bulunmaktayız. 12 Eylül 1980 darbesini tarif etmek için, sıkça kullanılan betimlemelerden biri de 'Bizleri silindir gibi ezmişti' Ne yapmıştı 12 Eylül? Toplumsal muhalefeti ezip geçmişti. Demokrasi hayalini söndürmüştü, ülkeyi üzerinde ot bitmeyen, kuru ve çatlak ve verimsiz bir toprağa dönüştürmüştü. Belki de en kötüsü toplumda ahlaki çöküntüye sebep olmuştu ve herkesin bir diline köşeyi dönme arzusu oluşturmuştu ve bunun için ne gerekirse yapılmalıydı. 12 Eylül öncesi müsteşar olan ve 24 Ocak kararları dediğimiz kararlar hazırlanmıştı ve bu kararların özeti ise kamusal alanın paylaşılmasıydı. O dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve ana muhalefet partisi genel başkanı Bülent Ecevit'in de deyimiyle ve bu kararların hayata geçmesi için diktatörlüğe ihtiyaç vardır ve onun için ABD bizim çocuklar yaptı dediği darbe gerçekleşti. Faşist cuntanın yönetime el koymasıyla birlikte 650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyon 685 kişi fişlendi ve 50 kişiye idam cezası verilirken 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 170 bin kişinin ise işkenceyle öldürüldüğü belgelendi. Sendikalar ve siyasi partiler kapatıldı.
12 Eylül 1980'de yapılan askeri faşist darbenin 43. yıl dönümündeyiz. 12 Eylül, IMF ile bağıtlanan 24 Ocak 1980 ekonomi kararlarının üzerine gerçekleşmiş emek ve demokrasi karşıtı, kapitalizmin neoliberal uygulamalarına geçişi sağlayan faşist bir darbedir. 12 Eylül'ün anti-demokratik anayasası ve kurumları, sermaye yanlısı-emekçi düşmanı düzenlemeleri, dinci gericiliğe açtığı kapılar, bugün AKP iktidarı aracılığıyla mantıksal ve fili gelişmesinin doruğuna ulaşmıştır. Serbestleştirme, özelleştirme, sanayisizeştirme, tarımın tasfiyesi, güvencesiz çalışma biçimleri, sendikasızlaştırma, eğitim ve sağlık alanlarında yürütülen neoliberal dönüşüm operasyonları, yerli ve yabancı sermaye güçleri lehine, yeni bir sermaye birikimi sürecinin gereksinimleri doğrultusunda gerçekleştirilmiştir. Anti-demokratik 12 Eylül anayasası, arada yapılan birçok anayasa değişikliği ve en son 2010 referandumu ile pekiştirilmiştir. Yine anti-demokratik içerikteki siyasi partiler ve seçim yasaları AKP tarafından korunmaktadır. Meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütlerine yönelik anti-demokratik düzenlemeler, 12 Eylül'ün devamı niteliğindedir. 2011 yılında gündeme gelen ve temsili parlamenter sistemi dışlayan anti-demokratik kanun hükmünde kararnameler aracılığıyla kamu idari yapısında yapılan değişiklikler, tekelci, otoriter ve yeni sermaye birikimi süreçleriyle uyumlu bir tarzda sürdürülmüştür. 12 Eylül'ün darağaçlarında, cezaevlerinde, dağlarda ve sokaklarda gerçekleştirdiği katliam, baskı ve terör ağı bugünün özgül koşulları içinde sürdürülürken Haziran Direnişi ile başlayan süreç ile birlikte, AKP iktidarı ülkeyi polis devletine dönüştürmüş ve yargı bağımsızlığını yok etmiştir. 12 Eylül döneminde önce 'Türk-İslam Sentezi' adi altında desteklenen dinci-gericilik, bugün üniversite, gençlik, spor, aile ve benzeri alanlar üzerinden toplumsallaştırılarak yaygınlaştırılmış ve laiklik geriletilmiştir. 12 Eylül faşizminin desteklediği Suriye'nin ve Mısır'ın Müslüman Kardeşler'ine, bugün IŞiD, El-Kaide ve El-Nursa gibi yeni çok uluslu şeriatçı terör örgütleri eklenmistir. 12 Eylül genç canları hedef almış ve katletmişti.
"12 EYLÜL SONRASINDA OLUŞAN HAZİRAN DİRENİŞİ ONUN DEVAMI NİTELİĞİNDEDİR"
Şimdi AKP iktidarı yine genç canları bu kez polisler aracılığıyla katlediyor. Onlarca Erdal Eren, Necdet Adali, Serdar Soy ergin, İlyas Has, Hıdır Aslanlarımıza şimdi Mehmet Ayvalı Taş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan ve Berkin Elvan'larımız eklendi. Ancak bütün olumsuzluklara karşın Türkiye'de ciddi bir birikim oluşmuş ve toplumsal muhalefet Haziran Direnişi ve onun devamı niteliğindeki direnişlerle kendini ortaya koymuştur. Bugün başka bir Türkiye ve dünya özlemi yayılmaktadır. Biz 78'liler, eşit, özgür, demokratik, tam bağımsız, barış içinde bir Türkiye'yi savunmaya, sermaye egemenliği ve faşizmi lanetleme ve geriletmeye yönelik toplumsal muhalefetin içinde alanlardaki, yerimizi almaya devam edeceğiz. Biz bitti demeden bitmez. Son sözlerimi 12 Eylül'de işkencede ses telleri yok edilen Enver Karagöz Hocamızın dizeleriyle bitirmek istiyorum: 'Uzatsak ellerimizi bütün ağrılar diner/ Her 12 Eylül sonbaharında bir yabancı gibiyiz kendi toprağımızda/ Her 12 Eylül sabahında/ Ferman çıkarılsa da umutlarımıza/ En güzel günler bizimle gelecek/ Karanlığa uzanan ellerimiz bir gün/ Aydınlık sabahlar getirecek bir gün."