Aşık Veysel'in Bilinmeyen Yönleri Yücel Yönal Tarafından Anlatıldı
Sivaslı gazeteci Yücel Yönal, ünlü halk ozanı Aşık Veysel'in 130. doğum gününde, ozanın yaşamına dair bilinmeyen anılarını paylaştı. 1957 yılında tanıştığı Aşık Veysel ile 16 yıl süren dostlukları boyunca, onun hayatını ve Sivas'a katkılarını anlattı.
Sivaslı gazeteci Yücel Yönal, ünlü halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu'nun 130. doğum gününde ozanın bilinmeyen yönlerini anlattı.
25 Ekim 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesinde dünyaya gelen ünlü halk ozanı Aşık Veysel'in yakın dostu olan ve kendisinin fotoğraflarını çeken 67 yıllık gazeteci 82 yaşındaki Yücel Yönal, ünlü ozanın yaşamına dair bilinmeyenleri paylaştı. Veysel'le 1957 yılında tanışan Yönal, 16 yıl içinde süren dostlukları boyunca biriktirdiği hatıralarını anlatarak, Aşık Veysel'in Sivas'ın dünyaya açılan penceresi olduğunu vurguladı.
"Aşık Veysel Sivas'ın dünyaya açılan penceresiydi"
Arkadaşlarının kendisine 'Takıldın bir amanın peşine gidiyorsun' dediğini anlatan Yönal, "Aşık Veysel'le 1957 yılında tanıştım. Sivas Atatürk Caddesi'nde bir iş hanı vardı ve üstü oteldi. O dönem çalıştığım yerin patronu o yıllarda Sivaslı aşıklardan otel parası almazdı. Sivaslı aşıklar Sivas'ı dünyaya tanıtıyor diye 3 gün o otelde konaklama hakları vardı. Ben de o dönemlerde tanıştım, hep giderdim yanına. Arkadaşlarım bana 'Takıldın bir amanın peşine gidiyorsun' derlerdi. Dostluğumuz 16 yıl devam etti. Bu yıllar içerisinde çok fazla anı biriktirdik. Sivas'a geldikçe hep beni ziyaret ederdi. Ben de Sivas'a gelen sanatçıları onun köyüne, yanına götürürdüm. Bundan büyük gurur duyardım. Aşık Veysel, Sivas'ın dünyaya açılan penceresiydi. Çünkü kendisi ama olarak 10 yaşında sazla tanışarak, son nefesine kadar bunu sürdürdü. Eşi Gülizar Hanım'ın bize yapmış olduğu tereyağlı bulgur pilavının ve pezik turşusunun tadı damağımda" dedi.
"Kendisini dilenci zannetmişler, buna çok üzülmüştü"
Aşık Veysel'in Ankara'ya gidebilmek için günlerce yürüdüğünü söyleyen Yönal, "Ankara'ya sazını sözünü dinletmeye giderdi. İletişim araçları olmadığından dolayı Ankara'ya gidebilmek için günlerce yayan gittiğini bana defalarca söyledi. Yine bir kez Ankara'ya saz teli almak için gittiğinde Ulus Rüzgarlı Sokağa girecekken kendisini dilenci zannediyorlar ve sokağa sokmak istememişler. Yine başka bir gün bir dolmuşa binmiş. Gençler kendisine yer vermiş. Orada kendini bilmez birileri 'Artık nesil de değişti, insanlara değil dilencilere yer veriyorlar' demişler. Bunu da duymuş ve çok üzülmüş. Aşık Veysel, Sivas'ın dünyaya açılan penceresiydi. Onu dünya tanıdı. Yıllarca büyük bir gururla onun fotomuhabirliğini yaptım. Kendisi hayatını kaybetmeden 48 saat önce gittim, kendisini ziyaret ettim. Dönüşte dönemin valisini ziyaret edip, 'Durumu iyi değil' dedim. Ertesi gün vali ile birlikte kendisini ziyaret etmek için yola çıktık. Vali bey kendisini incitmemek için 'Ölünce seni nereye gömelim' diye soramadı, dışarı çıkıp oğluna sordu. Kendisi de oğluna 'Zararım da, yararım da bu köye olsun. Beni buraya gömün' demiş. Ben Aşık Veysel'in adı yaşatılsın diye haberler, yayınlar yaptım. Bunların üzerine 28 yıl sonra İstanbul Gülhane'ye anısı kondu, Şarkışla ilçesine anıtı dikildi. Türk edebiyatına 400'den fazla fotoğraf kazandırdım. Şimdilerde fotoğraflarım bilinçsizce bazı kişiler tarafından kendi arşivleri olarak kullanılıyor, bu da beni çok üzüyor" şeklinde konuştu. - SİVAS