Atatürk'ün Bilecik'e Gelişi ve Bilecik Mülakatı'nın 96. Yılı Törenlerle Kutlandı
Atatürk’ün Bilecik’e ziyareti ve Bilecik Mülakatı’nın 96. yılı törenlerle kutlandı.
Atatürk'ün Bilecik'e ziyareti ve Bilecik Mülakatı'nın 96. yılı törenlerle kutlandı.
Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi'ndeki törene, Bilecik Valisi Süleyman Elban, Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, 2. Jandarma Eğitim Tugay Komutanı ve Garnizon Tuğgeneral Halis Zafer Koç, İl Jandarma Komutan Albay Hacı Mehmet İnce, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Taş, İl Emniyet Müdürü Ertuğrul Namal, vali yardımcıları, kurum müdürleri ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan tören, Bilecik Yavuz Selim Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Adem Avcu'nun günün anlam ve önemine anlatan bir konuşma yaptı. Konuşmasında, Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerine yer vererek başlayan Avcu, Atatürk 'Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler başarmak için kendinde o gücü bulacaktır' diyor. Çocuklarımızın Atatürk'ü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu bilmesi, anlaması ve sahip çıkmasına vesile olması için hazırladığımız programa hoş geldiniz. Milletlerinin tarihlerinde dönüm noktası olarak kabul edilen önemli kilometre taşları vardır. Bu taşları bilmeden milletin tarihini anlamak ve anlamlandırmak mümkün değildir. Tarih kitaplarında ve okutulan ders kitaplarında yer almasa da Atatürk'ün 5 Aralık 1920'de Bilecik gelişi ve Kurtuluş Savaşı'nın gidişatı ve yeni Türk devleti için önemli mihenk taşlarından biridir" dedi.
Konuşmanın ardından Yavuz Selim Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi Mücahit Turgut, "Sana borçluyuz ta derinden" ve aynı okul öğrencisi Emir Çalışkan'ın "Mustafa Kemal'e giden Yol" adlı şiirlerini okudu. Ardından Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'nın kutlama mesajının okunmasının ardından Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Selma Çetinkaya'nın "Milli Mücadele ve Bilecik Görüşmesi" konulu konferansa geçildi. Konferansa 5 Aralık 1920 günü Bilecik'te Ankara ve İstanbul hükümetlilerinin yaptığı görüşmenin, sıradan bir görüşme olmadığı anlatan Çetinkaya, "Bahsi geçen ziyaret alelade bir yurt gezisi değil ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 23 Nisan 1920'de açılmasından sonra İstanbul Hükümeti ile Ankara Hükümeti arasında yapılan ilk resmi görüşme olması hasebiyle önem arz etmektedir. Bu görüşme neden gerçekleşmiştir ve nasıl bir gelişme seyretmiştir bugün bu mesele üzerinde durup akabinde Bilecik'in Milli Mücadele Sürecinde yaşadığı zorluklara değinmeye çalışacağım. Biraz önce de bahsettiğim gibi TBMM'nin açılmasının ardından İstanbul Hükümeti ile Ankara Hükümeti arasında yapılan ilk resmi temas olan 5 Aralık 1920'de gerçekleştirilen Bilecik görüşmesi, esas manada Sevr Antlaşması'nın Ankara'ya kabul ettirilmesi çabasından başka bir amaç taşımamaktadır. Görüşme için Bilecik'in seçilme sebebi İstanbul ile Ankara arasında ulaşım ve haberleşme sağlanabilen yerlerden birisi olmasıdır. Ayrıca Bursa ve çevresinin Yunan ordusu tarafından işgal edilmesinden sonra Batı cephesi Kumandanlığının yeni savunma cephesini Bilecik ve çevresinde kurmuş olması ve bu muhitte güvenlik sıkıntısının bulunmaması da Bilecik'in seçilmesinde etkili olmuştur. Yine bu süreçte Mustafa Kemal Paşa'nın Batı Cephesinin yeni karargahı olan Bilecik mıntıkasına keşif gezisi yapacak olması da görüşme için Bilecik'in seçilmesine yol açan sebeplerden biridir" dedi.
"Bilecik görüşmesinden sonra yaşanacak gelişmelerin sorumlusu olarak Mustafa Kemal Paşa gösterilmeye çalışılmıştır"
Bilecik görüşmesi, İtilaf devletlerinin sonrasındaki faaliyetlerinin yönünü belirleyecek olması sebebiyle de önemli bir yere sahip olduğunu hatırlatan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Selma Çetinkaya, "Eğer Ankara heyeti İstanbul ile anlaşarak Bilecik'ten ayrılırsa Sevr'in önü açılacak, mutabık kalınmadığı takdirde de Yunan güçleri ileri harekata geçeceklerdi. Bu yüzden İstanbul basını görüşmenin öncesinde Mustafa Kemal Paşa'nın şahsında tüm Ankara'yı baskı altına almaya çalışmıştır. Bilecik'e gidecek İstanbul heyetine de Yunan güçlerinin sözüm ona başarılarının anlatılıp Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler isyan etmeyi sürdürürlerse Yunan birliklerinin ilerleyeceği ve İstanbul'un hatta tüm Anadolu'nun kaybedileceğinin iletilmesi istenerek gözdağı verilmeye çalışılmıştır. Aslında Bilecik görüşmesinden sonra yaşanacak gelişmelerin sorumlusu olarak Mustafa Kemal Paşa gösterilmeye çalışılmıştır" dedi.
"Bilecik'e gelecek heyet bir çok zorluklarla karşılaşmış"
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Selma Çetinkaya, 3 Aralık'ta yola çıkan İstanbul Heyeti'nin Bilecik'e gelmesinde birtakım sorunlar yaşadığı söyledi. Ahmet İzzet Paşa Ankara'ya gidip orada gezinmek amacıyla kendi otomobiliyle beraber heyete ait diğer arabaları da yanına aldırdığını anlatan Çetinkaya, sözlerine şöyle devam etti;
"Fakat daha Sapanca yolunda araçlar çamura saplanınca Ahmet İzzet Paşa arkadaşlarını orada bırakıp bir süvariden aldığı atla Bilecik'e geçerken heyette bulunan diğer isimler bir öküz arabasıyla Geyve' ye kadar gelebilmişler ve sonrasında da zor bir yolculukla Bilecik'e varabilmişlerdir. Aynı gün yani ayın 3'ünde Mustafa Kemal Paşa da beraberinde Çerkez Ethem, kardeşi Reşit Bey, 1. Dönem Karesi Mebusu Kazım Paşa, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Kurulu Bursa temsilcisi ve Gemlik doğumlu olan Saruhan Mebusu Mahmut Celal (Bayar) Bey, Antep mebusu Kılıç Ali Bey, Eyüp Sabri (Akgöl) Bey, Denizli mebusu Hakkı Behiç (Bayiç) Bey ve Diyarbakır milletvekili Hacı Şükrü (Altındağ) Bey ile özel bir trenle Eskişehir'e hareket etmiştir. 4 Aralık 1920'de tren Eskişehir'e varmış, İsmet Paşa Bilecik'te olduğu için doğrudan Bilecik İstasyonu'na gitme kararı alınmıştır. Ancak Eskişehir'de Mustafa Kemal Paşa henüz uyuyorken erken bir saatte tren durdurularak Çerkez Ethem'in kaçmasıyla İsmet Paşa Eskişehir'e çağrılmış, Kazım Paşa ve Çerkez Reşit Bey ise Çerkez Ethem'in yanına gitmek için Kütahya'ya doğru devam etmişlerdir. Akabinde Mustafa Kemal Paşa, İsmet (İnönü) Paşa, Celal (Bayar) Bey ve Bursa Milletvekili Muhittin Baba (Pars) Beyi alıp Bilecik'e geçmiştir."
"Bilecik'te bin 956 ev, 331 dükkan, hükümet konağı, bütün fabrikalar, camiler ve türbeler tamamen yandı"
Son olarak Sevr'in reddedilmesi Yunan güçlerinin ilerlemesini beraberinde getirdiğini ifade eden Çetinakaya, "Yunan ordusu Bilecik'i alarak Eskişehir'e ulaşmayı ve demiryolu hattını tamamen ele geçirip savaşı bitirmeyi ve Sevr'in yürürlüğü konulmasını sağlamayı planlamıştır. Bu doğrultuda Bilecik ilk kez 6-9 Ocak 1921 tarihinde işgal edilmiştir. Yani Bilecik görüşmesinden yaklaşık 1 ay sonra, 8 Ocak akşamı Yunan askeri Bilecik-Karaköy-Muratdere hattına gelmiştir. Bu süreç İnönü Muharebeleri Bozüyük'e 10 kilometre mesafede bulunan İnönü mevzilerinde gerçekleşmiş ve bu savaşta Bilecik halkının gösterdiği çabalar ile Türk ordusu Yunanlılara karşı başarı kazanmıştır. Ayrıca Eskişehir-Kütahya Savaşı Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz da Bilecik ve çevresini içeren bu coğrafyada gerçekleşmiştir. Bu süreçte Bilecik ve çevresi üç kez işgale uğramış, hem Yunan ordusunun hem de bölgedeki Rum ve Ermeni çetelerinin zulmüne uğrayan Bilecik, 6 Eylül 1922'de Yunan işgalinden kurtarılabilmiştir. Bu mücadelede Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin Anadolu'nun her yerinde olduğu gibi Bilecik'te de önemli rol oynadığını söylemek gerekir. 6 Eylül 1922'de Bilecik kurtarıldığı zaman eski Bilecik'ten geriye fazla bir şeyin kalmadığını söyleyebiliriz. Yangın ve tahribattan kurtarılabilen yerler sadece Yukarı Mahalle'de birkaç ev ve Tabakhane Mahallesidir. Toplamda bin 956 ev, 331 dükkan, hükümet konağı, bütün fabrikalar, camiler ve türbeler tamamen yanmıştır. İşgal sırasında Yunanlılar tarafından eskir alınan Bilecikliler de olmuştur ki bunlardan bir kısmı Atina'ya götürülmüşlerdir. Yine halkın elindeki tüm gıda malzemelerine zorla el konulmuş, hem iaşelerini bunlardan sağlamışlar, kullanmadıklarını da çamur ve kül içine atarak veya içlerine pislik karıştırarak tüketilemez hale getirmişlerdir. Hiçbir hayvan canlı bırakılmamıştır, halkın parası gasp edilmiştir "dedi.
Konferansın ardından 2. Jandarma Eğitim ve Tugay Garnizon Komutanlığı Bando Takımı Atatürk'ün sevdiği şarkıları seslendirdi. - BİLECİK