Bafralı Çiftçiler, Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin Hal Porjesine Tepki Gösterdi: "Bu Bölge, Sit Alanında Olup, Dere Yatağı Niteliğindedir.
Samsun’un Bafra ilçesinde çiftçilerin, AKP’nin yönetimde olduğu Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin tarım arazisine yapmak istediği hal binasına tepkisi sürüyor. Bafra’nın Türbe Mahallesi’nde çiftçilik yapan Fehmi Şahin, "İmara açılan bu topraklar, son derece verimli olup, Türkiye tarım istatistiklerinde, 2017 verileri de dahil ilk sıradadır. Aynı zamanda bu bölge, sit alanında olup, dere yatağı niteliğindedir. İmara açılması kesinlikle doğru değildir. Dünyada şu anda nesli tükenmekte olan 25 kuş türünün yaklaşık 16 tanesi bu bölgede görülmektedir" dedi.
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
Samsun'un Bafra ilçesinde çiftçilerin, AKP'nin yönetimde olduğu Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin tarım arazisine yapmak istediği hal binasına tepkisi sürüyor. Bafra'nın Türbe Mahallesi'nde çiftçilik yapan Fehmi Şahin, "İmara açılan bu topraklar, son derece verimli olup, Türkiye tarım istatistiklerinde, 2017 verileri de dahil ilk sıradadır. Aynı zamanda bu bölge, sit alanında olup, dere yatağı niteliğindedir. İmara açılması kesinlikle doğru değildir. Dünyada şu anda nesli tükenmekte olan 25 kuş türünün yaklaşık 16 tanesi bu bölgede görülmektedir" dedi.
Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin Bafra'nın Türbe Mahallesi'nde tarım arazisine yapmak istediği hal binasına karşı yaklaşık 2 yıldır hukuk mücadelesi veren çiftçileri destek veren CHP Samsun milletvekili adayı Murat Çan, TİP Samsun milletvekili adayları Aral Demircan ve Kemal Serdar Erbil, Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi Başkanı Havva Yurduseven Bayzat, yönetim kurulu üyeleri, odanın eski başkanı Hayati Tosun ve köylülerin avukatı Kebire Birer Türk, bugün ortak bir ortak açıklama yaptı.
"ÖNCE YARGI VE HUKUK KARARI GELİR, PEŞİNDEN BELEDİYE UYGULAR. AKSİ KABUL EDİLEMEZ"
Türbe Mahallesi sakinlerinden Fehmi Şahin konuşmasında şunları söyledi:
"Türbe köyünde Türkiye'nin en verimli tarım toprakları, 2021 yılında sebze hali yapılması amacıyla Samsun Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı tarafından imara açıldı. İmara açılan bu topraklar, son derece verimli olup, Türkiye tarım istatistiklerinde, 2017 verileri de dahil ilk sıradadır. Aynı zamanda bu bölge sit alanında olup, dere yatağı niteliğindedir. İmara açılması kesinlikle doğru değildir. Dünyada şu anda nesli tükenmekte olan 25 kuş türünün yaklaşık 16 tanesi bu bölgede görülmektedir. 28 Aralık'ta bölgeye gelen bilirkişi heyeti, ovanın en değerli olan bu topraklarının hiçbir şekilde imara açılamayacağına dair tam 52 sayfalık ret raporu yayınladı. Bilimsel ret raporunu yok ve hiçe sayarak aklı ve bilimi yok edemezsiniz. Belediyenin yapmış olduğu bu hatadan derhal dönmesini istiyoruz. Yaklaşık 15 gün önce Tarım ve Orman Bakanlığı'na gittik, Ankara'ya. 12 tane arazi sahibiyle birlikte gittik. Sanıyorum ki Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş bir olay yaşadık. 12 tane arazi sahibi köylü ve 840 kişiyi temsil eden köy muhtarı, Tarım ve Orman Bakanlığı'na gittiğinde Tarım Bakanlığı'nın kapısından geri çevrilmiştir. Tarım Bakanı, bizim randevu talebimizi kabul etmedi. Biz sorunumuzu, derdimizi Tarım Bakanı'mıza iletmeyeceğiz, sorunumuzu o çözmeyecek de kim çözecek? ve şunu da istiyoruz ki bugün Büyükşehir Belediye Başkanlığı kendince karar verip peşinden yargı ve hukuk kararı gelmesini kabul etmiyoruz. Önce yargı ve hukuk kararı gelir, peşinden belediye uygular. Tersi kabul edilemez. Bilirkişi raporunda, 28 Aralık'ta gelen heyetin raporunda bölgenin kesinlikle imara açılamayacağını belirtilirken özellikle şu not düşüldü. Buranın aynı zamanda Kızılırmak Deltası büyük ova koruma kapsamı ve Tokat, Çorum, Samsun'un daha geniş bir alanda planlı koruma bölgesinde olduğu belirtiliyor. Yani buranın hiçbir şekilde imara açılması doğru değil. Alternatif yer, fazlasıyla var. ve bunlar, öncelikli olarak büyük ovanın dışında seçilmesi gereken yerlerdir. Bunu da özellikle vurgulamak istiyorum."
"BURAYA HAL YAPILMASI CİNAYETTİR"
Samsun Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hava Yurduseven Bayzat, şöyle konuştu:
"Ziraat Mühendisleri Odası olarak bizim de davamız vardır. En son 28 Aralık'ta bilirkişilerin yaptığı tespitlerde tamamen bu yerlerin tarım arazisi olduğu, imara açılmaması gerektiği yönünde, ziraat mühendislerinin açmış olduğu davada karar vermişlerdir. Ancak şu anda hukuki süreç devam etmektedir. Belediye temyize göndermiştir. Fakat bence buranın yapılması cinayettir, cinayettir, cinayettir."
"YILDA 3-4 KEZ ÜRÜN ALINAN VERİMLİ BİR ARAZİNİN İMARA AÇILMASI KARARINA KARŞI BURADAYIZ"
CHP Samsun Milletvekili Adayı Murat Çan, şunları söyledi:
"Köylülerimizin hak mücadelesinin yanındayız. Türkiye'nin verimli ovalarından Bafra Ovası'nın tam ortasında, Kızılırmak'ın yanında ve en verimli arazinin, yılda 3-4 kez ürün alınabilecek bir arazinin imara açılması organizasyonunun ya da imara açılması kararının, hukuksuzluğunun tam karşısında bulunmak için bugün buradayız. Hükümetin Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin konuyu ciddiye almadığını, konuyla dalga geçer gibi Türkiye'nin en verimli tarım topraklarına ithal bakan olarak Ticaret Bakanı'nı göndermesi fikriyle de buradaki köylülerimizin hakkını vermek ve tespit etmek yerine onların gözüne sokar gibi Ticaret Bakanı'nı buraya göndererek yaptıkları hukuksuzlukların, haksızlıkların devam edeceği işaretini bize göstermektedir. 3-4 kez ürün alınan bir yerde illaki hal inşaatı, sebze meyve hal inşaatı gereklidir ama bunun için en uygun yeri inşaat mühendislerinden, ziraat mühendislerinden ve yöre halkından alınacak bilgi ve fikirlerle yerine getirilmesi kararını destekliyoruz."
"60 SENE ÖNCE DE 'İŞÇİYE İŞ, KÖYLÜYE TOPRAK' DİYORDUK"
TİP Samsun milletvekili adayı ve Bafra'nın Koşu Mahallesi'nde tarımla uğraşan Aral Demircan, şöyle konuştu:
"Türbe köyünün de Türbe köylüsünün de direnişlerinde yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bir gıda krizinin eşiğindeyiz. Savaş içerisindeki Ukrayna'dan buğday ithal ettiğimiz şu günlerde, arkamızda buğday ekili şu toprakların nasıl peşkeş çekildiğini, nasıl imara açıldığını da üzücü bir şekilde görüyoruz. ve bunun karşısında TİP olarak da duruyoruz. Ayrıca köylünün dertlerinin farkındayız. Ben de bir köylüyüm, Koşu köyünde çiftçilik yapıyorum. Artan giderlerin altında nasıl ezildiğimizi ve gençlerin artık köyde kalmak istemediğini, tarım yapmak istemediğinin hepimiz farkındayız. Bu düzenin değişmesi gerektiğini söylüyoruz. Biz, 60 sene önce de 'İşçiye iş, köylüye toprak' diyorduk, hala aynı şeyleri söylüyoruz. Hala aynı şeyleri söylemenin de dramatik bir tarafı olduğunu düşünüyoruz. Bu mücadelemizde hepinize kolay gelsin diyorum. Hepimiz bu davanın takipçisi olacağız. Sizlerin yanınızdayız."
"KAMULAŞTIRMA HALKA RAĞMEN YAPILMAZ"
TİP Samsun milletvekili adayı Kemal Serdar Erbil ise "Kamulaştırma halk yararına yapılmalıdır. Halka rağmen kamulaştırma yapılamaz. Senede 3-4 kere ürün aldığımız bu toprakları kimseye peşkeş çektirmeyeceğiz. Bu toprakların sahibi, bu köyün sahipleridir. Bu köyün sahipleri, bu toprakların sahibi istemedikten sonra kimse buraya bir çivi bile çakamaz" diye konuştu.
"RAHATSIZ ETMESİNLER BİZİ. EKMEK KAVGASINDAYIZ BİZ"
Türbe mahallesinde çiftçilik yapan 75 yaşındaki Melahat Genç, şunları söyledi:
"Ben, 75 yaşındayım şu anda. Ben, buraya niye geldim? Dört tane ürün alıyoruz biz buradan. Acaba ne yiyeceğiz, ne içeceğiz? Ben en çok onu düşünüyorum. Ne konuşayım? Bile bile yapıyorlar burayı, canım sıkılıyor çocuk çoluğa. Çok canım sıkılıyor. Ne diyeyim? 75 yaşıma geldim, nerede karnımı doyurayım? Yazık değil mi bana? Ben, dört tane ürünü alınca gençleşiyorum. Aman bizi rahatsız etmesinler. Rahatsız etmesinler bizi. Ekmek kavgasındayız biz. Biz, kimseyle hiç uğraşmayız. Topraklarla uğraşıyoruz biz. İnşallah düzelir. Abdestimle geldim. Allah'ım hayırlısını versin her şeyin."
"HAL YAPILMASINA KARŞI DEĞİLİZ, HALİN BURAYA YAPILMASINA KARŞIYIZ"
Köylülerin avukatı Kebire Birer Türk, hukuki süreci şöyle anlattı:
"Biz, gelecek nesillere öncelikle topraklarımızı bırakmalıyız. Evet, belki bugün kamulaştırma ve hal yapılmak isteniyor. Ancak halin yapılmasına karşı değiliz. Halin buraya yapılmasına karşıyız. Gelen raporlarda da farklı alanlarda yer gösterilmiştir. Hal için farklı alan, bölgeler tespit edilmiştir bizim tarafımızdan. Halbuki bunların bizim tarafımızdan tespit edilmesi gerekmiyor. Bunu belediyenin kendisi tespit etmesi gerekiyor. Bu alanları böyle imara açma durumu olduğunda, yani burada hem hukuk ihlali yaşanıyor hem de gerçekten büyük bir cinayet yaşanıyor. Bu topraklar bizim ve bu topraklara sahip çıkıyoruz. Hukuki sürecimizde devam ediyor."
"KÖYÜ, KÖYLÜYÜ GÖRMEZDEN GELEMEZSİNİZ"
Eski Samsun Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hayati Tosun, süreçle ilgili olarak şunları söyledi:
"Bugün gelinen süreçte en önemli savaşların gıda savaşları olacağını düşünürsek; dün Rusya ile görüşüp halen buğday koridorunun açık tutması mücadelesini tepeden vermeye çalışırken aslında burada bu vatandaşın emeğine, buradaki varlığımıza gerçekten ihanet ediyor bu kararı alanlar. Bakın, vatandaş, devlete rağmen mücadele ediyor. Devletin bu mücadeleyi asli görevi olarak yapması lazım. Bu süreç içerisinde Toprak Koruma Kurullarının özellikle altını çizmek istiyorum; kendi kuralları, kaideleri içeresinde müşterek hareket etmesi lazım. İş bittikten sonra hukuk süreçleriyle yapılan imarlaşma veya kamulaştırmaların değil, vatandaşın da rızası alınarak bu süreçlerin tamamlanması lazım. Toprağımıza, alüvyon ovalarımıza, insanımıza, emeğimize sahip çıkmamız lazım. Samsun için şöyle bir şey de söylemek lazım. Yaklaşık 2 milyon, Samsun kütüğüne kayıtlı nüfusumuz var. Bugün mevcut tabelaya baktığımızda, 1 milyon 300 bin. Samsun'da yaşayan nüfusun bir diğer yarısı Samsun'da yaşayamıyor. Bugün şehirlerin sıkıntılarını düşünürken öbür taraftan toprağın, köyün, köylünün sıkıntıları göz ardı ediliyor. İnsanlar artan maliyetlerle üretim yapmaya çalışırken bugün son dakikada gümrük vergilerini düşürerek insanların enflasyon altında ezilmesini önlemeye çalışıyorlar. Bugün tarımda yapılan politikaların hepsi yanlış. Köyü, köylüyü görmezden gelmek yanlış bir politika, bundan bir an önce vazgeçilmeli."
"BURAYA HAL YAPILIRSA ÇİFTÇİNİN HAYVANCILIK VE TARIM HAYATI BİTER"
Türbe Mahallesi'nde genç bir çiftçi olduğunu söyleyen Mertcan Genç, şunları dile getirdi:
"Burada gördüğünüz, 191 dönüm, birinci sınıf sulu mutlak tarım arazisidir. Üç tarafı DSİ'nin sulama kanallarıyla çevrilidir. Burada üretimde 12 ay boyunca hiçbir sorun yaşanmamaktadır. Burada çiftçi arazi kısıtlı olduğu için hem çiftçilik yapmaktadır hem de hayvancılık yapmaktadır. Eğer buraya hal olursa, 'Alternatif yer yok' diyorlar, hal olursa buraya, buradaki çiftçinin hem hayvancılık hayatı biter hem tarım hayatı biter. Burada gördüğünüz gibi bir sürü traktörler var. 15-20 hanenin üzerinde çiftçi tarım yapmakta. Burada en az üç ürün alınmaktadır. Buradan Mustafa Demir diyor ki 'Alternatif alan var mı? Varsa yapalım'. Alternatif alanı bulmak bizim görevimiz değil. Eğer biz bulacaksak o koltuktan kalkacak, biz oturacağız o koltuğa."
Çiftçi Dursunbey Erol ise "Buraya ilk etapta 15 gün içinde itiraz etme bildirgesi gönderdiler. Biz de ona göre avukat tuttuk, 15 gün içinde itiraz hakkımız var diyerek. Avukat da 12 kişinin iki kişisine dava açmış. 10 kişi dava açmadığı için, 10 kişi normalde topraklarını satmaya razı gibi görünüyor. Bu seferde bütün millet diyor ki '10 kişi razı, iki kişi razı değil. İki kişi için de halden vazgeçilmez' diye böyle bir algı var. Bunu da dile getirmek lazım" dedi.
"ALÜVYONLU TOPRAKLAR BU OVADA OLUŞMUŞTUR"
Türbe Mahallesi'nde çiftçilik yapan Mahmut Erol da şunları anlattı:
"Arazilerimizin etrafı DSİ'nin kanallarıyla çevrili. Toprağın altı da üstü de su. Artı; aşırı yağışlarda, yaz ve kış dahil olmak üzere sudan etkilenmeyen bir arazi. Burası alüvyonlu toprak. Kızılırmak daha önceden doğal aktığı zaman, barajlar olmadığı zaman, bu ovalara cilimleri yığa yığa alüvyonlu topraklar bu ovada oluşmuştur. Burası şehre 7 kilometre, belki de 8 kilometre. Şimdi buraya hal yapmak demek, şehri ovaya, buraya taşımak demektir. Bize de ana yolun kıyısında 3 katlı eve müsaade etmiyorlar, 'Sit alanı' diyorlar. Şimdi köyün içine 3 katlı eve müsaade etmeyen yönetim, buraya nasıl 3 katlı, 4 katlı otel yapacak? Ondan sonra sadece burayla sınırlı olacağını da tahmin etmiyoruz. Bu ovaya büyük bir tahribat olacak. Şimdi burada hem hayvancılığa darbe vuruyorlar hem tarıma darbe vuruyorlar. Büyükşehir eğer tarıma katkı yapmak istiyorsa bakın, şu Kızılırmak'ın etrafının hepsi çukur, buraları tesviye yapsın, tarıma hayvancılığa kazandırsınlar."