Çözüm Süreci
Tuğba Yardımcı Mısır - Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Grubu Başkanı Yusuf Şevki Hakyemez, "Çözüm sürecinin başarıya ulaşması durumunda, bölünmez bütünlük noktasında hiçbir endişe duyulmaması gerekiyor, aksine Türkiye güçlenecektir."
Tuğba Yardımcı Mısır - Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Grubu Başkanı Yusuf Şevki Hakyemez, "Çözüm sürecinin başarıya ulaşması durumunda, bölünmez bütünlük noktasında hiçbir endişe duyulmaması gerekiyor, aksine Türkiye güçlenecektir. Asıl sorun çözüm sürecinin başarıya ulaşmamasıdır. Asıl sorun güvenlik politikalarıyla birlikte bunun devam etmesidir. O zaman Türkiye'nin geleceği açısından çok daha sıkıntılar ortaya çıkar" dedi.
Hakyemez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çözüm süreci kapsamında Düzce'den başladıkları çalışmaları 18'inci il olan Artvin'de tamamladıklarını belirterek, "Çalışmalara başlarken, kişisel olarak Karadeniz'deki sürece desteğin olumlu olduğunu tahmin ediyordum. Sürecin sonunda bunun böyle olduğunu bizzat gözlemlerimle teyit ettim. Halk nezdinde çalışmalara ilk başladığımız Düzce'de, sürece ilişkin insanların desteği vardı fakat ihtiyatı çok daha fazlaydı ama sürecin sonlarına doğru bunun düzeldiğini gördük. Sebebi de şu sorun, çözüm süreci konuşuldukça insanlar kafalarındaki soru işaretlerini ister istemez atıyorlar, yavaş yavaş kanaat sahibi oluyorlar. Bu noktada sürecin fevkalade isabetli sonucu olmuştur" diye konuştu.
Türkiye'de ilk kez kritik bir sorunun kamuoyu nezdinde tartışıldığını, değerlendirildiğini ifade eden Hakyemez, şunları söyledi:
"Böylece insanlar ister istemez kendi düşüncelerine yeniden şekil vermek durumunda kalıyorlar. Sürece ilişkin olarak şöyle bir durum var. İnsanların yüzde yüzü aslına bakarsanız silahların susması gerektiğini söylüyor. Ayrıldıkları nokta ise yöntem. Birinci yöntem çözüm süreci, silahların devre dışı bırakılması. Buna karşı olanlar var fakat şunu görüyoruz sürece karşı çıkanların, eleştiriden başka bir argümanı yok, yani güvenlikçi politikalarla birlikte bunun devamını düşünüyorlar ama bunun 30 yılda bir meyve vermediğini gördük, böyle devam ederse Türkiye açısından çok daha ciddi sıkıntılar ortaya çıkabilir, bölünmez bütünlüğü açısından ayrışma sıkıntıları ortaya çıkabilir. Bunu ben değil, toplantılarımıza katılanlar söylüyor."
Hakyemez, çözüm sürecinin başarıya ulaşması durumunda, bölünmez bütünlük noktasında hiçbir endişe duyulmaması gerektiğini, aksine Türkiye'nin güçleneceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Asıl sorun çözüm sürecinin başarıya ulaşmamasıdır. Asıl sorun güvenlik politikalarıyla birlikte bunun devam etmesidir. O zaman Türkiye'nin geleceği açısından çok daha sıkıntılar ortaya çıkar. Bunu bizzat sahada görmek bizim için mutluluk verici. Ben başta böyle olacağını tahmin ediyordum çünkü Karadeniz insanı sağduyuludur, vatanını sever hiçbir şekilde Kürtlerle PKK'yı aynı kefeye koymaz. Bunu açık şekilde değerli katılımcılar ifade ettiler, bunu böyle duymak bizim için çok mutluluk verici bir durum."
-"Süreç iki ay öncesine kadar daha olumlu bir noktada"-
Hakyemez, çözüm sürecine ilişkin ülke genelindeki durumu ise şöyle değerlendirdi:
"Doğu ve Güneydoğu'da sürece desteğin yüzde 90'ın altında olmadığını çok rahat bir şekilde söylemek mümkündür. Karadeniz Bölgesi, Orta Anadolu, Akdeniz ve Marmara'yı aynı kefeye koyabiliriz. Karadeniz Bölgesi umduğumdan daha fazla sürece destek veriyor. Bunu muhtemelen yapılacak olan alan araştırmalarıyla birlikte de teyit etmek mümkündür. Ege Bölgesi de süreci içselleştiriyor, benimsiyor. Dolayısıyla aslında bu süreç iki ay öncesine kadar daha olumlu bir noktada çünkü insanlar konuşuyor, sürece karşı olanların, süreci destekleyenlerin argümanlarını dinliyorlar, hükümetin açıklamalarını görüyorlar ve ondan sonra daha sağduyulu düşünerek, daha sağlıklı karar verebiliyorlar. O nedenle Türkiye'de konuşulduktan sonra çözülemeyecek sorun olmadığı kanaatindeyim. Tam da en hassas sorundan başlayarak biz bu yöntemi kullanmaya başladık. İnşallah bundan sonrası Türkiye için çok daha hayırlı olacaktır."
Bundan sonra çözüm sürecinden geri adım atılması gibi bir durumun mümkün olmadığını dile getiren Hakyemez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Teröristler çekiliyorlar, epey bir kısmı çekildi ve hükümetin takvimine göre de bu süreç devam ediyor. Geri adım atılması mümkün değil, zaten insanlarda büyük bir beklenti var. Böyle bir beklentinin olması aslında sürece yönelik en büyük destektir. Halk nezdinde böyle bir beklenti olmadıktan sonra sadece hükümet nezdinde bunun gerçekleştirilmesi biraz zordur ama halkın beklentileriyle birlikte yürütülen süreçte geri adım atılmasına en fazla halk karşı çıkar çünkü Türkiye'de insanlar artık bu biçimde yaşamaktan bıktılar. Bunu biz her ilde yaptığımız şehit aileleri ziyaretlerinde de duyuyoruz. Şehit ailelerinde çok daha sağduyulu yorumlamalar görüyoruz. Şehit aileleri acılarına rağmen süreci destekliyorlar, hatta çok açık bir şekilde gittiğimiz ailelerden bazıları açıkça şunu ifadeler ettiler, 'keşke bu süreç bizim çocuklarımız şehit olmadan önce başlamış olsaydı.' Onun için yüksek beklentinin olduğu bir aşamada artık bundan geri dönmek mümkün değil. Zaten biz geri dönülmesi için değil, sürecin sonuna kadar gitmesi, kalıcı bir şekilde sorunun çözümü için bu yollardayız. Hükümet de zaten kolları bunun için sıvamış durumda."
Hakyemez, süreci değerlendirirken bazen insanların eğitime çok önem verdiklerini ama insanların yapısından kaynaklanan bir akillik olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Küçümsemek için bunu söylemek mümkün değil ama eğitim öğretim noktasında ilkokul mezunu bile olmadığını ifade eden bazı insanların yaptığı müthiş değerlendirmeler var. Biz bunu Zonguldak'ta da Rize'de de Tokat'ta da Artvin'de de gördük. Köyden gelmiş adam 'inşaattaki işimi bırakarak geldim' diyor ve bir değerlendirme yapıyor ve o değerlendirme süreci aslında halkın çok mükemmel bir şekilde değerlendirdiğini, içselleştirdiğini ve desteklediğini gösteriyor. Bu biçimdeki değerlendirmeler bizi mest ediyor. Niye- Çünkü Anadolu'nun aslında mesajı bu fakat bazıları bu süreçte yapılanlara siyasi kimliklerini bir kenara bırakarak yaklaşamıyorlar, insani olarak yaklaşamıyorlar. İnsani olarak yaklaşamadığı zaman maalesef çok ciddi açmazlara girebiliyorlar ama o bahsettiğimiz köylü kardeşlerimiz insani duygularla yaklaştıkları için mükemmel tespitler ortaya koyuyorlar. Bu bizi gerçekten etkiliyor."
-"Raporda hükümete yönelik bazı önerileri ifade edeceğiz"-
Toplantıların ardından geniş kapsamlı bir rapor hazırlayacaklarını ifade eden Hakyemez, "18 ilin her birinin kendine has özellikleri var. Çalışmalara başladığımız Düzce'de 22, Artvin'de 4 farklı dil konuşuluyor. Bolu daha yeknesak bir yer, Tokat daha farklı, Samsun kozmopolit bir yer, Trabzon ve Rize daha kendine özgü yerler. Dolayısıyla orada kendine özgü özellikleri konuşmacılar da ifade ettiler. Onun için her ildeki mesajları ayrı ayrı belirteceğiz" dedi.
Hakyemez, ayrıca sonuca ilişkin ortak başlıklar oluşturacaklarını anlatarak,
"Bu ortak başlıklar altında şehit yakınlarının, bölge halkının endişelerini, bölge halkının sürece yönelik desteği, beklentisi gibi teferruatlarda alt başlıklar oluşturacağız. Komisyonda yer alan ve hayat görüşü farklı, tek ortak noktası silahların susması olan 9 kişinin de ayrı ayrı raporunu alacağız. Onlardan ortak noktalara ulaşmaya çalışacağız. Kapsamlı bir rapor olacak. En sonunda da raporda hükümete yönelik bazı önerileri bizler kendi adımıza ifade edeceğiz" diye konuştu.
-Ailesinden destek gördü-
Hakyemez, çözüm süreci çalışmalarına katılması konusunda ailesinin, çevresinin kendisine yoğun şekilde destek verdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Çünkü bunun memleket için fevkalade gerekli olduğunu onlar da biliyorlar. Her şehit cenazesi haberlerini izlediğimiz zaman gözlerimiz yaşarıyor, buna tahammül etmek mümkün değil, katkı sunmak gerekiyor. Bizler de 'bu şekilde katkı sunabilir miyiz' acaba diye düşünüyorduk, nasip buradaymış, inşallah bu katkımız yerini bulur. Ailemizden, çevremizden, üniversite hocalarımızdan çok büyük destek aldık. Zaten bunu her gittiğimiz yerde sürece ilişkin tanıdığımız insanlar ifade ediyor. Zaten komisyon üyesi olarak ismimiz duyulduğu zaman telefonlarımız susmuyordu. Gelen aramaların hepsi destek amaçlıydı. Hiçbir kimse bana 'bu işin içine girdiniz, başınız belaya girer, bu iş çok yanlış bir iştir' gibi bir şey söylemedi. Hepsi bu süreci desteklediklerini, çok hayırlı bir iş yaptığımızı, bunun memleket için çok önemli olduğunu ifade ettiler. Ben de zaten bu kanaatte olduğum için bu sürece girdim."
-"Bildiğimiz yolda yılmadan, usanmadan devam ediyoruz"-
Yusuf Şevki Hakyemez, medyanın yaptıkları faaliyetleri kamuoyuna aktarma açısından önemli katkılar sağladığına dikkati çekerek, "Biz medyadan hiçbir zaman bizi çok farklı biçimde ifade etmesini istemiyoruz. Ne olumlu ne de olumsuz yönde. Olumlu yönde olmuyor fakat olumsuz yönde olanlar var. Hiç söylemediğimiz sözler bize atfedilebiliyor, bunu yayın ve meslek ilkeleri açısından medya mensuplarının takdirine bırakıyorum. Yalan haberler oluyor, söz gelimi ön kapıdan girdiğimiz yerlerde 'arka kapılardan girdi' diye haberler oluyor ama biz yine onlara hiçbir şekilde müdahale etmek istemiyoruz fakat bu kamuoyunda çok farklı bir biçimde tepkiler alıyor" dedi.
-"AA'nın görev anlayışını takdirle izliyoruz"-
Rize'de grup üyesi Yıldıray Oğur'un annesinin kahvaltı davetine katıldıklarını anımsatan Hakyemez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Davet üzerine balkonda kahvaltı yaptık. Bunu 'beş yıldızlı otel kahvaltısı' diye verdiler. Bu şekilde bizi yıpratmaya çalışıyorlar ama her şey kamuoyunun gözü önünde cereyan ediyor, o nedenle onları halka havale ediyoruz. Biz doğru bildiğimiz yolda yılmadan, usanmadan devam ediyoruz ama medyanın da her şeyi olduğu gibi vermesinin asıl görevi olduğu kanaatindeyiz.
Biz bu noktada Anadolu Ajansı'nın (AA) gerçekten görev anlayışını takdirle izliyoruz. Teyit etmiş durumdayız aynı zamanda bunu. 18 ilin hepsinde AA olsun, diğer haber ajansları olsun bizimle birlikteydiler ama hiçbir zaman AA ne bizi olması gerekenden farklı bir şekilde olumlu veya olumsuz yönde verdi ne de bizim yapmadığımız bir şeyi haber olarak verdi. Bu noktada bizzat yaşayarak, aslında habercilik boyutunun Türkiye'de çok daha önemli olduğunu görmüş olduk."
Yayıncı: Murat Kaban - TRABZON