Haberler

Denizli Kadın Platformu: "Çedes Projesi, Laik ve Çağdaş Eğitime Karşı Başlatılmış Gerici Bir Savaşın Ayak Sesleridir"

Güncelleme:
Abone Ol

Denizli Kadın Platformu, ‘manevi danışman’ adı altında okullara imam ve vaiz görevlendirilmesini öngören ÇEDES Projesi’ni protesto etti. Platform adına açıklama yapan Denizli Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı İrem Erdoğan, "ÇEDES Projesi, basit ve masum bir manevi destek projesi değildir. Laik, bilimsel ve çağdaş eğitime karşı başlatılmış, sessiz kalındığı takdirde hayatın her alanına sirayet edecek gerici bir savaşın ayak sesleridir. Susmayacağız. Bu karanlığa teslim olmayacağız" dedi.

Denizli Kadın Platformu, 'manevi danışman' adı altında okullara imam ve vaiz görevlendirilmesini öngören ÇEDES Projesi'ni protesto etti. Platform adına açıklama yapan Denizli Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı İrem Erdoğan, "ÇEDES Projesi, basit ve masum bir manevi destek projesi değildir. Laik, bilimsel ve çağdaş eğitime karşı başlatılmış, sessiz kalındığı takdirde hayatın her alanına sirayet edecek gerici bir savaşın ayak sesleridir. Susmayacağız. Bu karanlığa teslim olmayacağız" dedi.

Denizli Kadın Platformu, dün akşam saatlerinde Delikliçınar Meydanı'nda toplanarak ÇEDES Projesi kapsamında okullara müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi görevlendirilmesine tepki gösterdi. Platform adına konuşma yapan Denizli Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı İrem Erdoğan, şunları söyledi:

"LAİK EĞİTİM, ÇAĞDAŞ NESLİN YAPI TAŞIDIR"

"Kamu vicdanı, cemaatler, tarikatlar elindeki çocuklarımızın ölüm haberleri ile sarsılırken, toplum eğitim sisteminin din temelli kurumlardan uzak tutulması için haykırırken, her geçen gün daha da artan bir baskı ile ideolojik bir din dayatmasına şahit oluyoruz. ?Bu kez İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü ile İzmir ili Müftülüğü arasında yapılan protokolle 'Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)' Kapsamında 842 ilkokul, ortaokul, liseye 'manevi danışmanlık' hizmeti altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur-an kursu öğreticisi görevlendirmesi yapılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve müftülüklerle çok çeşitli protokoller yaparak din görevlilerini yoğun bir şekilde okullara taşımakta, yaz kampları, ortak etkinlikler gibi yollarla eğitimin bilimsel, laik, demokratik karakterini aşındırmaktadır. ÇEDES projesi de bu amaca hizmet eden projelerden biridir. Laik eğitim; çağdaş bir nesil yetiştirebilmenin en önemli yapı taşıdır. Yarınlarımızın sahibi çocuklarımızın güvenle eğitim hayatlarını sürdürebilmesi ve aldıkları eğitim sonunda çağdaş, sorgulayabilen, itiraz etmeyi bilen, eşitlikçi ve ruhsal açıdan sağlıklı birer birey olmalarının güvencesi de laik eğitimdir. Dogmatik, katı ve değişmez kurallara sahip, bağnaz, sorgulama ve itiraz etmenin mümkün olmadığı ve bununla beraber itaat etmeyi öğretmeyi amaçlayan din temelli bir milli eğitim, çocuklarımızın sağlıklı bir psikolojik gelişim göstermesini mümkün kılmaz.

"YÜZBİNLERCE ÖĞRETMEN ATAMA BEKLİYOR"

?Dini referanslı eğitim anlayışı, eşit, özgür ve bilimsel düşünceye dayalı eğitim görme hakkının açık ihlalidir. İmam ve vaizlerin yeri, okullar değil dinsel kurumlardır. Eğitim sistemi, siyasal, ideolojik çizgilere göre, dini veyahut kültürel ihtiyaçlar doğrultusunda biçimlendirilemez. Çocuklarımız, ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi ideolojik hedeflerin bir parçası haline getirilemez. Milli eğitim laiklik ilkesinden ayrı tutulamaz. Laik eğitim sisteminde 'tek din, tek mezhep' anlayışının yeri yoktur. ?Yüz binlerce öğretmen atama beklerken, okullarda pek çok rehber, psikolog ve öğretmen açığı varken, hiçbir pedagojik formasyona sahip olmayan imam, vaiz gibi din görevlilerinin 'manevi danışman' adıyla okullarda görevlendirilmesini sağlayan ÇEDES Projesi, basit ve masum bir manevi destek projesi değildir. Laik, bilimsel ve çağdaş eğitime karşı başlatılmış, sessiz kalındığı takdirde hayatın her alanına sirayet edecek gerici bir savaşın ayak sesleridir. Susmayacağız! Bu karanlığa teslim olmayacağız.

"BU UYGULAMA HUKUK DEVLETİ İLKELERİNE TAMAMEN AYKIRIDIR"

?Anayasa'ya, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na aykırı, açıkça laik eğitimi hedef alan bu uygulama, hukuk devleti ilkelerine tamamen aykırı olup kabul edilemez.? Anayasa 2. madde açıktır; Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Anayasa 4. madde açıktır; 2. maddede belirtilen cumhuriyetin laiklik niteliği değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez. Anayasanın başlangıç hükümleri açıktır; hiçbir faaliyet, Atatürk ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremez. Laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duyguları, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamaz. Anayasa 42. madde açıktır; öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasa'ya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz. Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. 1739 sayılı Milli Eğitim Kanunu'nun 56. maddesi açıktır; eğitim ve öğretim hizmetlerinin devlet adına yürütülmesinden, gözetiminden ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur.

"BU TEHLİKELİ UYGULAMADAN DERHAL VAZGEÇİLMELİ"

?1739 sayılı Milli Eğitim Kanunu'nun 2. maddesinde Türk milli eğitiminin amacı çocuklarımızı, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek olarak tanımlanmıştır.? ?Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırlarında asırlardır birçok farklı din ve mezhebe sahip vatandaşların sahip olduğu fikir ve inanç özgürlüğünü korumak, din seçimleri yüzünden ayrımcılığa maruz bırakılmasını engellemek de ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasamızın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesince Türkiye Cumhuriyeti devletinin görev ve sorumluluğu altındadır. Laik eğitim hakkı; fikir, inanç, cinsiyet farkı gözetmeksizin herkese eşit bir eğitim hakkını da güvence etmektedir. Her Türk vatandaşı, Anayasa'daki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahiptir. ÇEDES Projesi ise farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılıktır. ?Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim ve inanç alanlarını kesiştiren böylesine tehlikeli bir uygulamadan derhal vazgeçmeli, Diyanet ve müftülükler, okullarımızdan ellerini çekmelidir."

Kaynak: ANKA / Yerel

Denizli Masum Yerel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title