Haberler

Erken Evliliklerin Toplumsal Meşruiyeti" Araştırması

Abone Ol

DİTAM tarafından yürütülen proje kapsamında Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa'da erken evliliklerin toplumsal meşruiyetinin nedeni araştırıldı Erken yaşta evlenen ve bu evliliklere aracılık eden kişilerle yapılan görüşmede, kadınların yaklaşık yüzde 65'inin 16 ve altında yaşlarda evlendirildikleri, yüzde.

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nce (DİTAM) Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa'da erken evliliklerin toplumsal meşruiyetinin nedeni araştırıldı.

İsveç İstanbul Başkonsolosluğu, Açık Toplum Vakfı ve Eczacılar Odası tarafından desteklenen proje kapsamında danışmanlığını Dicle Üniversitesi (DÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan'ın, proje yürütücülüğü ise DÜ Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Naciye Yıldız'ın gerçekleştirdiği, "Erken Evliliklerin Toplumsal Meşruiyeti: Nitel Bir Araştırma" çalışmasının sonuçları açıklandı.

DİTAM Başkanı Mehmet Kaya, il binasında düzenlenen basın toplantısında, erken yaşta evliliğin dünyadaki birçok ülkede görüldüğünü ancak Türkiye'de sıklıkla görülen toplumsal bir sorun olduğunu söyledi.

Erken yaşta evlilikte Türkiye Avrupa ülkeleri arasında ikinci sırada"

"Türkiye Avrupa ülkeleri arasında Gürcistan'dan sonra erken yaşta evlilik konusunda yüzde 14 ile ikinci sıradadır. Güneydoğu'da ise bu sorunun oluşumu, seyri ve sonuçları kendine özgü koşulları içinde barındırmakla birlikte bir aile içi sorun ve toplumsal değer olarak algılanması sonucunda tespiti ve çözümü de zor bir sorundur" diyen Kaya, bu önemli sorunun en önemli ayağı olan ve bu evliliklerin yıllarca süregelmesine neden olan toplumda meşru görülmesini sağlayan nedenlerin bu proje ile ortaya çıkarılmaya çalışıldığını belirtti.

Kaya, araştırmada Kadın Merkezi (KAMER) Vakfı'nca belirlenen erken yaşta evlilik yapan Diyarbakır, Siirt ve Şanlıurfa'dan 184 kadından derinlemesine görüşmeyi kabul eden her bir ilden 10 olmak üzere toplam 30 kadın seçildiğini anlatarak, erken evliliklerde belirleyici rol oynadıkları belirlenen 22 kadın ve 19 erkek olmak üzere toplam 41 kişi ile de görüşmeler yapıldığını kaydetti.

Elde edilen veriler ışığında Diyarbakır ve İstanbul'da iki ayrı çalıştay yapıldığını aktaran Kaya, bu çalıştaylara proje destekçileri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, üniversiteler, yerel yönetimler, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve kanaat önderlerinin katıldığını söyledi.

Araştırma sonuçlarının başta Adalet Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumlarla paylaşılacağını aktaran Kaya, bu konuda hazırlanan bir görüntünün kamu spotu olarak televizyonlarda yayınlanması için başvuruda bulunduklarını ifade etti.

Çocuk gelinler

Prof. Dr. Erkan da sinemadan, televizyon dizilerine kadar, "çocuk gelin" meselesinin çok ciddi tartışma konularından biri olduğunu vurgulayarak, bu konuda Türkiye'de akla ilk olarak Doğu ve Güneydoğu'nun geldiğini söyledi.

Erkan, bu sorunun Türkiye'nin diğer bölgelerinde de yaygın olarak görüldüğünü, özellikle İç Anadolu Bölgesi'ndeki birkaç ilde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına da yansıyan çocuk gelin meselesi ile sık karşılaşıldığına dikkati çekti.

"Yasal önlemler ve devlet aklı ile bunun üstesinden gelemiyoruz"

Erkan, şöyle dedi:

"Çocuk gelinler meselesinin belli ölçüde Türkiye sorunu olduğu ortaya çıkıyor. Yasalarla herhangi bir şeyi ne kadar yasaklarsanız yasaklayın toplumun ve çevrenin ortak aklı tarafından meşru görülüyorsa yasal önlemler ve devlet aklı ile bunun üstesinden gelemiyoruz."

Erken yaşta evliliklere meydana geldiği bölgede ciddi bir tepki olmadığına, toplumun buna tanıklık etmesine rağmen kimsenin ciddi düzeyde bir tepki göstermediğine işaret eden Erkan, araştırmada toplumsal meşruiyet kaynaklarını ortaya çıkarmaya çalıştıklarını dile getirdi.

"Yüzde 40'ı hiç okula gitmemiş"

Yard. Doç. Dr. Naciye Yıldız ise erken yaşta evlilik yapan 184 kadının evlenme yaşına bakıldığında bunların yüzde 9'unun 14, yüzde 20'sinin 15, yüzde 33'ünün 16, yüzde 34'ünün ise 17 yaşında evlendirildiğini, bu sonucun erken evliliğe zorlanan görüşülen kadınların yaklaşık yüzde 65'inin 16 yaş ve altında evlendirildiklerini gösterdiğini belirtti.

Bu kadınlarla evlilik yapan erkeklerin evlilik yaşının ise 20 ile 26 arasında değiştiğini aktaran Yıldız, araştırmaya göre, bölgede erken yaşta evlilik yapan kadınların yüzde 40'ının hiç okula gitmediği, yüzde 38'inin ilkokul, yüzde16'sının ise ortaokul mezunu olduğunun belirlendiğini ifade etti.

Yıldız, erken yaşta evlenen kadınların yüzde 87'sinin 18 yaşını doldurduktan sonra resmi nikah yaptırdığını, yüzde 13'ünün resmi nikahının bulunmadığının görüldüğüne dikkati çekerek, "Siirt ve Şanlıurfa'da erken yaşta evlilik yapan kadınların yüzde 50'si akraba evliliği yapmışken, Diyarbakır'da bu oran yüzde 20 olarak belirlendi" dedi.

Namus kavramı

Yıldız, şöyle konuştu:

"Bu çalışmada ortaya çıkan sonuçlara göre erken yaşta evliliklerin toplum tarafından meşrulaştırılmasının iki önemli nedeni olarak toplumsal değerler ve normlar alanı ile ekonomik etkenler öne çıkmaktadır. Toplumsal değerler ve normlar alanında en önemli etken kadın üzerinden tanımlanan, 'namus' kavramıdır. Bu kavram dolayısıyla küçük yaştaki kız çocukları birer cinsel obje olarak görülmekte, 'namus' için bir 'risk unsuru' olarak kabul edilip erken evlendirilerek ailelerin bu 'risk'ten kurtulması amaçlanmaktadır. Bölgede diğer önemli bir neden de 20'li yaşlardan sonra evlenmemiş kızların evde kalma tehlikesi algısıdır."

Erken yaşta evlilikte ekonomik nedenler

Yıldız, egemen ataerkil değer sistemi dışında erken evliliklerin en önemli nedenlerinden birinin de bölgedeki ekonomik yapı olduğuna dikkati çekerek, bu evliliklerin yaşandığı ailelerin daha çok yoksulluk ve işsizliğin yüksek, aynı zamanda çocuk sayısının fazla olduğu aileler olduğunu kaydetti.

Bu ailelerde kız çocuklarının aileden ayrılacak biri olarak kabul edildiği için bir ekonomik yük olarak görülerek erken yaşta evliliklere giden yolun açıldığını aktaran Yıldız, ekonomik bakımdan göreceli olarak daha iyi konumda olan ailelerde ise erken yaşta evliliğin nedeninin "miras" kaygısı olarak ortaya çıktığını anlattı.

Erken yaşta evlilikte yaşanan sorunlar

Yıldız, yaşlarının küçük olması ve yoksulluk nedeniyle erken evlendirilen kadınların tamamına yakınının eşlerinin aileleriyle birlikte yaşamak zorunda kaldığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bu geniş aile ilişkileri içerisinde yaş ve cinsiyet bakımından en değersiz konumda oldukları için aşağılanmakta, küçümsenmekte, onurları kırılmakta ve hatta şiddete maruz kalabilmektedirler."

Kanat önderlerinin siyasi aktörlerin aktif rol alması önerisi

"Ataerkil yapının değiştirilmesi için bölgedeki kanaat önderleri ve siyasi aktörler bu konuda aktif rol almalıdır" ifadelerini kullanan Yıldız, yoksul ailelerde kız çocuklarına en az 20 yaşına kadar devlet tarafından ailelerine yük olmayacak oranda ekonomik destek ve sosyal güvence sağlanması gerektiğini belirtti.

Yıldız, "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı başta olmak üzere, yerel yönetimlerin ve ilgili sivil toplum örgütlerinin erken yaşta evliliklerin meşruiyetini oradan kaldırmak için ortak politikalar ve projeler geliştirmeleri, kız çocuklarının en az lise mezunu olmalarını sağlayacak kadar ekonomik, sosyal ve yasal tedbirler alınmalı ve uygulanmalıdır" şeklinde konuştu.

Erken yaşta evlendirilen kız çocuklarının istemedikleri bir hayatı yaşamaya zorlandıklarını anlatan Yıldız, sözlerini şöyle tamamladı:

"Toplumun bakış açısında özellikle karar vericilerde ve kadınlarda geçmişe oranla bir değişiklik söz konusu. Ancak bu, toplumsal düzeyde yaygın ve etkili şekilde bu problemin ortadan kalkacağı veya değişebileceği anlamına gelmiyor. Ekonomik ve başka problemler nedeniyle bu sorunun bir süre daha devam edeceğini öngörebiliriz." - Diyarbakır

Kaynak: AA / Yerel

Yerel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title