Haberler

Gazeteci Yazar Dilipak Açıklaması

Abone Ol

"Müslümanlar kendi başlarına yavaş yavaş politikalar kurmaya başlayınca, Türkiye'de de örneklerini görüyoruz, birtakım güçler bundan tedirgin oluyorlar.

Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak, "Müslümanlar kendi başlarına yavaş yavaş politikalar kurmaya başlayınca, Türkiye'de de örneklerini görüyoruz, birtakım güçler bundan tedirgin oluyorlar. Özellikle de İsrail, kendi varlık ve güvenlik endişesine kapılıyor. Onun için de saldırılarını artırıyorlar" dedi.

Dilipak, konferans vermek üzere geldiği Bursa'da AA muhabirine yaptığı açıklamada, fiilen Irak'ın ve hatta Suriye'nin bölündüğünü söyledi. Irak ve Suriye'den ayrılan bir bölümün, IŞİD tarafından otonom bölge gibi kullanılmaya çalışıldığını, bölgedeki krizin giderek derinleştiğini belirten Dilipak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Libya'nın doğu bölgesinde bir darbe gerçekleşti. Yemen'de çok ciddi gelişmeler yaşanıyor. Bütün bunlar aslında karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığa en yakın zaman. Müslümanlar kendi başlarına yavaş yavaş politikalar kurmaya başlayınca, Türkiye'de de örneklerini görüyoruz, birtakım güçler bundan tedirgin oluyorlar. Özellikle de İsrail, kendi varlık ve güvenlik endişesine kapılıyor. Onun için de saldırılarını artırıyorlar. Topyekun İslam dünyası bir saldırı altında. Hem etnik, dini, ideolojik, politik, siyasi, felsefi, vicdani kanaat farklılıklarına kadar bütün unsurları çatışmaya dahil etmek istiyorlar. Bir yandan Türkiye kendi içindeki etnik sorunları çözmeye çalışırken bir yandan da mezhebi sorunlar ortaya çıkmaya başlıyor."

IŞİD'in Ortadoğu'daki krize etkilerinden de bahseden Dilipak, bunun sadece IŞİD'le başlayıp biten, onunla sınırlı bir hadise olmadığını söyledi. Arap aşiretlerinin bir isyanının söz konusu olduğunu vurgulayan Dilipak, şöyle devam etti:

"Özellikle Şii'lerin Bağdat üzerinden Sünni topluluklara yönelik baskısı özellikle İran'ın ve Hizbullah'ın Suriye'deki taraftarlığına karşı, Sünni kesimin biriken büyük bir öfkesi, tepkisi vardı. IŞİD'le bu Arap aşiretlerinin Sünni aşiretlerinin ortak hareketiyle bu sonuç ortaya çıktı. Ama bundan sonra nasıl gelişecek onu bilmiyoruz çünkü kontrol kaybolmak üzere. Hem etnik, dini, ideolojik, politik, siyasi hem de uluslararası hesaplaşmalar hem de İran'ın, Amerika'nın, İngiltere'nin ve Suudi Arabistan'ın da içinde olduğu uluslararası bir hesaplaşma arenasına dönebilir bölge. Sınırların kalkması gerekiyor, biz ayrı halklar değiliz. Sınırları biz çizmedik. Rejimleri de biz tayin etmedik. Bu iktidarları da biz seçmedik. Biz bir arada barış içinde yaşayabiliriz eğer yabancılar bu bölgeden çekilecek ya da biz onları dışarı atacak olursak."

Dilipak, yeni bir Türkiye, yeni bir İslam dünyası ve bir dünyanın oluşumu için Hazreti Muhammed'in Medine'de kurduğu düzenin örnek alınarak, haksızlığa, zulme ve sömürüye karşı durmak gerektiğini belirtti. Ortadoğu'da her inançtan insanın bulunduğunu ifade eden Dilipak, "Türkiye ya da İslam ümmeti kendi başına kurtulmaktan söz edemez. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz, yeryüzünde adaletin, barışın ve hürriyetin bekçisi olmamız gerekiyor" diye konuştu.

Dünyada sadece İslam coğrafyasının karışıkmış gibi gösterilmesinin yanlış olduğuna da dikkati çeken Dilipak, şunları kaydetti:

"Bu 300 yıllık bir hikaye. Daha öncesinde neler yaşandığını anlattık. Kızılderilileri yok ettiler, kara derilileri köleleştirdiler, sarı ırkı sömürdüler. Hep bize İslam coğrafyası karışıkmış gibi gösteriliyor. Oysa Suriye'de bu rejim devam ederken, çatışmalar başlamadan da zindanlarda her gün yüze yakın insan öldürülüyor, faili meçhul cinayetlere kurban gidiyor, işkencelerde insanlar hayatlarını kaybediyorlardı. Kimse görmüyordu. 19 yıl önce Ruanda'da da Hutu Tutsi katliamında 3 ayda bir milyon insan öldü. Orada Müslümanlar yüzde 10 bile değildi. Bunun arkasında batılılar vardı ve dünya bunu duymadı. Suriye'de günde 100 kişi ölse ayda 3 bin, yılda 36 bin, 10 yılda 360 bin, 30 yılda bir milyon insan ölür. Ama Ruanda'da da sadece 3 ayda bir milyon insanı öldürdüler. Bunu kimseye göstermediler. Hep bizi kan ve gözyaşı içinde gösteriyorlar ve bunun asıl sebebinin de kim olduğunu biliyoruz. Tony Blair kime danışman oldu sonunda, Sisi'ye. Sisi kimin sesi, kimin adamı, Türkiye'de darbe yapan o beyaz Türkler dediğiniz kimler? ya da Esed kimin adamı? Saddam kimin adamıydı? Başımıza bela ettikleri birtakım mafya babaları veya siyaset mafyalarının kan bedellerini ödüyoruz." - Bursa

Kaynak: AA / Yerel

Amerika Birleşik Devletleri Türkiye Suriye Yerel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title