"Göç, Kültür ve Ekonomi" Paneli
Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen "Göç Sempozyumu" kapsamında, "Göç, Kültür ve Ekonomi" konulu panel düzenlendi.
Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen "Göç Sempozyumu" kapsamında, "Göç, Kültür ve Ekonomi" konulu panel düzenlendi.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Akif Kireççi başkanlığında gerçekleştirilen panele, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Salih Öztürk, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Şükrü Aslan, Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Suat Kolukırık, Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Mahmut Çınar, Yarmouk Üniversitesi Öğretim Üyesi Mohammed Abdel Karem Al - Hourani konuşmacı olarak katıldı.
Göçün fonksiyonel olduğuna dikkat çeken Yarmouk Üniversitesi Öğretim Üyesi Mohammed Abdel Karem Al - Hourani, sosyolojik teorilere bakıldığı zaman göçün bir problemmiş gibi algılandığını söyledi. Göçmenler ve o ülkenin içinde yaşayan insanlar arasında göçün negatif sonuçlar doğurduğuna dikkat çeken Al - Hourani, göçün hareketlilik, çaba ve konumlandırma olduğunu anlattı. Göçün anlamlı bir politik aksiyon olduğunu belirten Al -Hourani, Arap devriminin yeniden düşünmek için eşsiz bir bağlam sağladığını vurguladı.
Gaziantep'teki mevcut göç analizine dikkat çeken Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Salih Öztürk, "Gaziantep, Türkiye'nin en önemli sanayi, ticaret ve kültür şehirlerinden birisi. 1990'lı yıllardan bu yana yoğun göç almış, bu göç günümüze kadar katlanarak sürmüştür. Gaziantep'in göç alması şehirde gecekondulaşma, yeterli seviyelerde gerçekleştirilemeyen mahalli hizmetler gibi birtakım problemlere yol açıyor. Son yıllarda gerek merkezi, gerek mahalli idareler bu problemleri çözmek için son yıllarda çalışmalar yapıyor. Fakat şehirde nüfus çok fazla olduğu için bu çalışmalar pek fazla yeterli gelmiyor" dedi.
Türkiye'nin kültür açısından zengin olduğunu ifade eden Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Şükrü Aslan, şöyle konuştu: "Türkiye'nin kültürel haritası dediğimiz zaman gözünüzün önüne şöyle bir şey gelebilir. Her etnik grubu, her inançsal grubu, her dilsel grubu bir renge boyarsak karşımıza rengarenk bir harita çıkacaktır. Bu genel olarak kültürel zenginlik olarak tarif edilir. İnsanlar göç ederken sadece bedenleriyle göçü gerçekleştirmiyorlar. Onlarla birlikte gelenekleri, görenekleri, hayalleri, rüyaları da gidiyor."
İnsanların çevresinde olan kimlik değişimlerini ve dönüşümlerini bazen fark edemediğini söyleyen Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Suat Kolukırık, sözlerine şöyle devam etti: "İçinde yaşadığımız ortamın sosyal çevrenin, fiziki çevrenin ciddi şekilde bizden farklı olabildiğini, psikolojik ve sosyal sınırlarla ayrılabildiğini görebiliyoruz. Göç değil, yerleşiklik tutsaktır. Göç acıyı iletmez, acıyı ileten yerleşikliğin kendisidir. Bu kişilerin göçü algılamasına göre değişir. Değişmeyen tek şey değişimin kendisiyse, insanın hareket etmesinden, yer değiştirmesinden daha farklı bir şey olabilir mi"
İnsanlığın ortak atası Hz. Adem'den itibaren Kur'an da adı geçen bütün peygamberlerin hayatlarında göçün bir ya da birkaç kere meydana geldiğini belirten Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mahmut Çınar, şunları söyledi: "Çoğu zaman peygamberlerin hayatlarında meydana gelen bu göçün sebebi içerisinde yaşanılan ortam ve çevrenin onlara özgürce yaşama hakkı tanımamasıdır. Baskılara maruz kalan peygamberler ve etrafındaki insanlar vazifelerini daha rahat icra edebilmek için başka yerler aramışlardır." - GAZİANTEP