Paralel'de "Abi" Karar Verecek İddiası
25 Aralık operasyonda görev alan polislerin kendi aralarındaki yazışmalarında "Savcı değil, "Abi" karar verecek" ifadeleri dikkat çekti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan takipsizlik kararında, 25 Aralık operasyonunda görev alan polislerin kendi aralarında yaptıkları yazışmalara yer verildi. Bu yazışmalarda görevli bir polis, "Nefes aldırmayacağız onlara, kabineyi toparlayacağız burada" şeklinde başka bir polisle yazıştığının tespit edildiği belirtilerek, "Kabineyi toplayacağız burada" şeklinde yazışmanın dosyanın içeriği ile uyumlu olduğunu ve yapılan incelemede bütün kabine üyelerinin yasal olmayan yöntemlerle dinlendikleri vurgulandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 141 sayfalık takipsizlik kararında, mali şube bilgisayarlarında yapılan incelemede elde edilen veriler arasında, dinlemeyi yapan polislerin kendi aralarında yazışmak için kullandıkları "spark" programından elde edilen görüşmelerinde, iki polisin kendi arasında "şef-amir" diye bahsedilen bir şahsın Türkiye'ye ne zaman geleceği konusunda konuşmaların yapıldığı belirlendi.
-Savcı değil, "abi" karar verecek iddiası
Yazışmalarda geçtiği şekliyle bir "abinin" 6-7 gün içinde Türkiye'ye gelmesinin ardından muhtemel bir tarihte operasyonun başlatılmaya çalışıldığı anlatılan kararda, bu yazışmanın 9 Aralık 2013'te yapıldığı dosyanın fezlekesinin 15 Aralık'ta hazırlandığının tespit edildiği kaydedildi.
Polislerin kendi aralarında yaptıkları bu yazışmada, polislerin tarihsiz fezleke düzenleyerek savcıya sunacakları ifade edilen kararda, "Bu konuşmalardan anlaşılacağı üzere soruşturmanın ne zaman sonlandırılacağı cumhuriyet savcısı dışında yurt dışından gelecek abi denilen bir kişinin karar verdiği anlaşılmıştır" denildi.
Kararda, polislerin kendi arasındaki başka bir yazışmada ise THY Marka Müdürü Serdar Özer Öztürk'ün Gülen'e hakaret ettiğini öne süren polisler kendi aralarında, "Gülen'e hakaret ha..." diyerek hakaretler savurduğunun tespit edildiği vurgulandı.
Yine 16 Aralık 2013 günü yapıldığı tespit edilen bir yazışmada da Hakan Şükür'ün AK Parti milletvekilliğinden istifa etmesini konuşan polis memurlarının, bu duruma çok sevindiklerini belirttiği konuşmaların yer aldığı ifade edildi.
-"Kabineyi burada toplayacağız"
Takipsizlik kararında, yine 11 Aralık'ta ise aynı program üzerinden polislerin kendi aralarında yaptığı yazışmada, "Nefes aldırmayacağız onlara, kabineyi toparlayacağız burada" şeklinde yazdığının tespit edildiği belirtilerek, "Kabineyi toplayacağız burada" şeklinde yazışmanın dosyanın içeriği ile uyumlu olduğunu ve yapılan incelemede bütün kabine üyelerinin yasal olmayan yöntemlerle dinlendikleri tespit edildiği kaydedildi.
Bu kapsamda, Recep Tayyip Erdoğan, Taner Yıldız, Muammer Güler, Beşir Atalay, Faruk Çelik, Erdoğan Bayraktar, Binali Yıldırım, Ömer Çelik, İdris Naim Şahin, Hüseyin Çelik, Mehmet Müezzinoğlu, Hayati Yazıcı, Egemen Bağış, Ahmet Davutoğlu, Veysel Eroğlu, Zafer Çağlayan, Ali Babacan, Sadullah Ergin ve Ömer Dinçer'in haklarında hiçbir dinleme kararı olmadığı halde 3. kişiler üzerinden iletişimlerinin tespit edildiği, konuşmalarının suç olmamasına rağmen tape haline getirildiği kaydedilen takipsizlik kararında, ayrıca Mustafa Elitaş, Mehmet Metiner, Sabri Varan, Yalçın Akdoğan, Mahir Ünal, İdris Güllüce, Nurettin Canikli, Gürsel Tekin ve Kamer Genç'in haklarında hiçbir dinleme kararı olmadan yine 3. kişiler üzerinden dinlendiği vurgulandı.
-Anayasa ve Meclis İç Tüzüğüne aykırı
Takipsizlik kararında, Anayasanın 100. ve TBMM'nin İç Tüzüğünün 107. maddesine göre Başbakan ve Bakanlar hakkında soruşturma yetkisi TBMM'ye ait olduğundan Cumhuriyet Başsavcılığınca bu sıfata sahip kişiler hakkında soruşturma kovuşturma yetkisi olmadığı, ayrıca ilgiller hakkında dosyada yasal olarak elde edilmiş bir delil bulunmamakla kavuşturmaya yer olmadığına karar verildiği bildirildi.
- İstanbul