İzmir Barosu: Avukatlar Ekonomik ve Fiziksel Şiddete Maruz Kalıyor
Yeni adli yılın başlaması dolayısıyla İzmir Adliyesi önünde açıklama yapan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, avukatların ekonomik şiddetin kurbanı olduğunu ve siyasi iktidara yakın şirketlerin vergi borçlarının silindiği bir ortamda avukatlara yönelik sıkı denetimlerin arttığını söyledi. Yılmaz, avukatların bağımsız bir yargı düzeninde yaşama özlemi ve mesleğin itibarsızlaştırılmasına karşı mücadele etmeye devam edeceklerini belirtti.
(İZMİR)- Yeni adli yılın başlaması nedeniyle avukatlar İzmir Adliyesi önünde açıklama yaptı. İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, avukatların ekonomik şiddetin de mağdurları olduğunu belirterek, "Siyasal iktidara yakın şirketlerin milyarlarca tutan vergi borçları silinirken, avukatlara yönelik denetimler sıkılaştırılıyor, meslektaşlarımızın kişisel ya da UYAP sistemine tanımlı banka hesaplarına, mal varlıklarına haciz işlemleri uygulanıyor" dedi.
Avukatlar, 2024-2025 adli yılının başlaması dolayısıyla İzmir Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Biz avukatlar, bugün yeni bir adli yılın başlangıcında, bağımsız ve tarafsız bir yargı düzeni içinde, avukatın hakkının, hukukunun korunduğu bir yargısal ve toplumsal zeminde mesleğimizi ifa etmenin özlemini yaşamayı sürdürüyoruz. Yıllara yayılan bir süreçte, mesleğimizin bilinçli şekilde ve belli bir amaca yönelik olarak itibarsızlaştırılması, avukatın hem yargı sürecinde hem de toplumsal yaşamda hak ettiği yerini değersizleştirdi, avukatın ve avukatlığın saygınlığını ağır bir şekilde zedeledi. Bir hakkın tespiti ve teslimi noktasında, adaletin sağlanması için yurttaşın sesi, sözcüsü olan savunmanın temsilcilerine yönelik fiili saldırılar giderek çoğaldı.
Biz avukatlar, giderek daha çok öldürme, yaralama, tehdit, hakaret gibi suçların mağduru oluyoruz. Geçtiğimiz adli yılda da çok sayıda meslektaşımız bu saldırılar sonucu yaşamını yitirdi, birçoğu yaralandı. Bu saldırıların failleri ve sorumluları, yalnızca davaların ve icra takiplerinin karşı tarafı ya da müvekkiller değil, avukatlığın kamu hizmeti olduğu gerçeğini yok sayan kurumlar, cezasızlık politikalarının ürünü kararlarla şiddetin devamına yol açan yargı mercileri ve mesleğimizi, meslek örgütlerimizi itibarsızlaştırmayı, güçsüzleştirmeyi amaçlayan siyasal iktidarın temsilcileridir. Yaratılan bu durum tamamen politik bir tercihtir. Avukata yönelik şiddet politiktir.
"Avukatın ekonomik yükünü arttıran yeni düzenlemelerle karşı karşıya kalıyoruz"
Biz avukatlar fiziki şiddetin yanında aynı zamanda ekonomik şiddetin de mağdurlarıyız. İzmir Barosu olarak yıllardır avukatlarının meslek tekelinin genişletilmesi, vergi oranlarının düşürülmesi, CMK ve Adli Yardım ücretlerinin zamanında ödenmesi, genç avukatlar için faizsiz ya da düşük faizli kredi imkanı sağlanması, stajyerlerin kamu tarafından sigortalı hale getirilmesi, kamu avukatlarına yönelik mobbingin ortadan kalkması ve özlük haklarının iyileştirilmesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin günümüz ekonomik koşullarına göre güncellenmesi, CMK Ücret Tarifesinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile eşitlenmesi için mücadele ederken, diğer tüm barolar ve Türkiye Barolar Birliği ile irtibatlı olarak idari başvurularda bulunup davalar açarken, avukatın ekonomik yükünü arttıran yeni düzenlemelerle karşı karşıya kalıyoruz. Avukatların tekelindeki işlerin başka meslek grupları tarafından da yapılması mümkün kılınıyor, vergi oranları arttırılıyor. Siyasal iktidara yakın şirketlerin milyarlarca tutan vergi borçları silinirken, avukatlara yönelik denetimler sıkılaştırılıyor, meslektaşlarımızın kişisel ya da UYAP sistemine tanımlı banka hesaplarına, mal varlıklarına haciz işlemleri uygulanıyor.
"Irkçılık ve milliyetçilik yükseliyor"
Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesi barolara, 'hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak' görevini hüküm altına almıştır. Ülkemizde yaşanan hak ihlalleri, özgürlükler - güvenlik ikileminde, hak ve özgürlüklerin kullanımına getirilen kısıtlamalar, toplumsal barışı da imkansız kılıyor. Militarizmin aşılandığı bu süreçte, ırkçılık ve milliyetçilik yükseliyor, ayrımcılık ve ötekileştirme politikaları ile toplumsal ilişkilerde hiyerarşi ve itaat dayatması yaratılıyor. Düşünce özgürlüğünü ve onun ayrılmaz bir parçası olan düşünceyi ifade etme özgürlüğünü yok sayan yürütmenin tahakkümündeki yargı kararları, eleştiri içeren söz ve sosyal medya paylaşımları ardından yaşanan gözaltı ve tutuklamalar, ceberrut bir devlet anlayışının hakim kılınması sonucunu doğuruyor. İnsanın gelişimi için bir toplumun, itaatkar yurttaşlara değil, her şeyi, bu arada kurulu düzeni sorgulamayı tercih eden onurlu bireylere ihtiyacı vardır. İzmir Barosu da bu gerçeğin izinde, yasanın kendisine verdiği görevin de bilincinde olarak, hakların ve özgürlüklerin korunması ve genişletilmesi mücadelesinden hiçbir zaman vazgeçmedi, vazgeçmeyecek. Yeni adli yılın başlangıcında, ısrarla ve kararlılıkla vurgulamak isteriz ki; avukatlık mesleğinin itibarsızlaştırılmasına, maruz kaldığımız ekonomik ve fiziksel şiddete, avukatların yoksullaştırılmasına asla boyun eğmeyeceğiz. Tarafsız ve bağımsız bir yargı ve özgür savunma için, haklar ve özgürlükler için, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti için, Cumhuriyet değerlerini savunmak için, üyelerimizle birlikte direnmeye devam edeceğiz."