İzmir Barosu, Tehlike Altında Avukatlar Günü İçin Basın Açıklaması Yaptı
İzmir Barosu, 24 Ocak Tehlike Altında Avukatlar Günü dolayısıyla basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, avukatlara yönelik şiddetin ve tehlikenin devam ettiği vurgulandı. İran'daki avukatlar da bu yılki etkinliklerin odak noktası oldu. Baro, tüm iktidarlara avukatları müvekkilleriyle ve davalarıyla özdeşleştirmemeleri çağrısında bulundu.
SULTAN EYLEM KELEŞ
İzmir Barosu'nun 24 Ocak Tehlike Altında Avukatlar Günü için düzenlediği basın açıklamasında, "Bizleri tehlike altında bırakan tüm iktidarlara çağrımızdır; avukatları müvekkillleriyle ve davalarıyla özdeşleştirmeyi bırakın! Herkesin adalete, adaletin de avukata ihtiyacı var! Avukatlara dokunmayın!" denildi.
İzmir Barosu Başkanlığı, 24 Ocak Tehlike Altında Avukatlar Günü dolayısıyla bugün İzmir Barosu Özgür Kürsü önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Baro Başkanı Sefa Yılmaz ve avukatların katıldığı açıklamada, "Avukata şiddete son", "Avukat yaşarsa adalet yaşar", "Avukat güvende değilse yurttaş tehlikede" dövizleri taşındı.
"BU TEHLİKE VE ŞİDDET AVUKATLARI DURDUKLARI YERDEN KOPARMAYACAK"
Basın açıklamasından önce söz alan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, şöyle konuştu:
"Bugün 24 Ocak 2024, Tehlikedeki Avukatlar Günü nedeniyle bugün buradayız. 14 yıl önce başlayan ve hemen 2. yılın akabinde, yani 2012 yılında Türkiye'deki avukatlara atfedilen günün anmasında bir aradayız. Bu 14 yıllık süreç içerisinde ne yazık ki Türkiye, 2019 yılında bir kez daha Tehlikedeki Avukatlar Günü'ne ithaf edilen bir ülke haline geldi. Evet, dünyanın birçok ülkesinde avukatlar tehlikede. Ama en çok tehlikede olan avukatlar ne yazık ki ülkemiz coğrafyasına çok yakın sınırları çerçevesinde olan ülkeler ve avukatlar. Avukatlar sadece sözel şiddetin değil, fiziksel şiddetin de tehdidi altında. Avukatlar sadece fiziksel şiddetin tehdidi altında kalmamakta, aynı zamanda ifade ettikleri, söyledikleri, savundukları, insan hakları mücadelesi çerçevesinde ifade ettikleri ve ortaya koydukları düşünceleri sebebiyle de müvekilleriyle özdeşleştirilmekte, davalarla özdeşleştirilmekte ve tutuklanmakta, gözaltına alınmakta ve işkence görmektedirler. 2017 yılında meslektaşlarımızdan Ebru Timtik tutuklanmıştı, Eylül ayında. 2020 yılı Ağustos ayında da, 27 Ağustos'ta da kendisinin ölüm haberini aldık. Kendisine ve 18 meslektaşına uygulanan haksız yargılamanın adaletli bir biçime dönüştürülmesi için başlatmış olduğu ölüm orucundan yaklaşık 240 gün sonra vefat haberini almıştık ve bu mücadele içerisinde 18 avukat için toplam 159 yıl hapis cezası kararı verilmişti. Evet, bu yıl da Tehlikedeki Avukatlar Günü İran'daki avukat arkadaşlarımız için atfedildi. Bundan 2 yıl önce başörtüsünü usulüne uygun takmadığı için gözaltına alınıp işkenceyle öldürülen bir kadın avukata ve onun savunmasını üstlenen avukatlara yönelik şiddetin varlığı, bugünün İran'daki avukatlara atfedilmesi için yeterli oldu. Biz, salı günü Filistin Barosu Başkanı ile 1 saatlik bir online görüşme yaptık ve orada İsrail'in başlatmış olduğu saldırılarda yaklaşık 100 gün içerisinde 42 avukatın katledildiğini söyledi bize. Gerçek veriler oradaydı, onlardan aldığımız bilgi aslında en doğru bilgilerdi. İşte hak mücadelesi, hukuk mücadelesi, hukukun üstünlüğü mücadelesi, insan hakları mücadelesi veren her alanda, her ülkede ne yazık ki avukatlar bu şiddete maruz kalıyor ve tehlike altında yaşamaya mahkum edilmeye çalışıyor. Ancak hiçbir zaman bu tehditler, bu tehlike, bu şiddet avukatları durdukları yerden koparmayacak. Yani hak mücadelesi, hukuk mücadelesi, insan hakları mücadelesi, hukukun üstünlüğü mücadelesi hiçbir zaman, hiçbir şekilde terkedilmeksizin hayata geçirilmeye çalışılacaktır"
Basın açıklamasını okuyan İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Gamze Şimşek, şunları söyledi:
"Bugün 14. Yılına girdiğimiz 24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü. Uluslararası hukukta adaletten bahsedebilmek için avukatın olmazsa olmaz olduğu ve toplumdaki önemli rolünün kabulü sonucu ortaya çıkan bu gün; 2010 yılından itibaren avukatların tehlike altında yaşadıkları ülkelere ithaf edilmektedir. Aynı zamanda 24 Ocak tarihinin belirlenmesiyle de; Atocha Katliamı'nın anılması sağlanmıştır. 1977'nin 24 Ocak gününde Madrid'te gerçekleşen ve işçi avukatlarına yönelik saldırıda 5 avukat yaşamını yitirmişti.
Bu 'uluslararası gün' 2012'de, henüz 3. yılında, avukatların çalışmalarının engellendiği ve fiziksel tehlike altında oldukları kabul edilen Türkiye'ye ithaf edilmişti. Ne yazık ki daha sonra 2019 yılında da ikinci kez Türkiye'ye odaklanılması gerekti. Yani dünya, tekrar gözlerini bize çevirdi. O yıl Demokrasi İçin Avrupalı Avukatlar Birliğinin (ELDH) Tahir Elçi anmasıyla başlayan 'Tehlikedeki Avukatlar 2019' başlıklı raporunda insan hakları savunuculuğu yaptıkları için tehlike altında olan, tutuklu birçok avukatın ismi yer almıştı. İçlerinden biri de Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi Avukat Ebru Timtik'ti. Yıl henüz 2019'du. Dostumuz, meslektaşımız Ebru hala aramızdaydı. Ne acı ki bir buçuk yıl sonra Ebru'yu aramızdan aynı tehlike kopardı.
"TÜRKİYE'DE BİZİM İÇİN TEHLİKE HENÜZ GEÇMEDİ"
Türkiye'de bizim için tehlike henüz geçmedi biz sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Bu yıl ise meslektaşlarımızın tehlike altında yaşadığı ülkelerden biri daha var ki Tehlikedeki Avukatlar Günü, bir kez daha bu sebeplerle İran'a odaklanıyor. 2022 yılında 'uygunsuz şekilde başörtüsü taktığı' iddiasıyla tutuklanarak polis nezaretinde öldürülen Jina Mahsa Amini'nin ardından gerçekleşen protestolar ve 'jin, jiyan, azadi' yani 'kadın, yaşam, özgürlük' hareketi insan hakları savunucuları ve avukatlar üzerindeki baskıyı artırdı. Amini'nin ölüm nedenine ilişkin adli tıp raporuna itiraz etmesi, ailesine danışmanlık yapması ve davayla ilgili röportaj vermesi Avukat Saleh Nikbakht'in 'rejim karşıtı propaganda' yapmaktan suçlanması için yeterliydi. Eylül 2022'den bu yana en az 66 avukat tutuklanarak gözaltına alındı ve bu avukatlardan 11'i ceza aldı, 47 avukat ise kefaletle serbest bırakıldı.
"İRAN HÜKÜMETİ DAHA SERT UYGULAMAYA GEÇTİ"
Meslektaşlarımız, avukatlık mesleği gereği yaptıkları herhangi bir işlem nedeniyle sistematik olarak tutuklanma tehlikesi altındalar. İran'da avukatlar müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilmektedirler. İran hükümeti, avukatlara baskı ve müdahalelerini bu süreçte daha sert uygulamaya geçti. Bugün İran'da avukatların meslek örgütlerinin bağımsızlığından bahsedebilmek mümkün değil. Müdahale daha ilk başta avukatlık mesleğine girişte başlamaktadır. Avukat lisanslarının verilmesini engelleyen kısıtlayıcı prosedürler ve hükümete avukatların özgeçmişlerini kontrol etme olanağı tanınması, hukuk mesleğinin bağımsızlığı zayıflatmaktadır. Kişinin kendi avukatını seçme ve danışma hakkı da İran yasaları ile kısıtlandığı gibi avukat-müvekkil gizliliği ilkesi de uygulanmamaktadır.
"BAKTIĞIMIZ DAVALARLA ÖZDEŞLEŞTİRİLİYOR, DÜŞMANLAŞTIRILIYORUZ"
Bu söylediklerimiz bize hiç yabancı değil; aynı tehditler altında mesleğimizi yapmaya insan haklarını savunmaya çalışıyoruz ve bunu yaparken haksız yere gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, cezalandırılıyoruz hatta öldürülüyoruz. Avukat olarak bizler müvekkillerimiz ve baktığımız davalarla özdeşleştiriliyor, toplumun gözünde de düşmanlaştırılıyoruz. Henüz daha iki hafta önce mesleğinin başında stajyer avukat meslektaşımız sırf görevini yerine getirmeye çalıştığı için Urfa'da icra dosyasının borçlusu tarafından yaşamı tehlikeye girecek şekilde saldırıya uğradı. Avukata yönelik fiziksel saldırılar münferit olaylar değil, iktidarın avukatı hukuk düzeninde yok saymaya yönelik sistematik politikalarının bir sonucudur. Bugün CMK gereği yapılan avukat görevlendirmelerinde asgari ücret tarifesinin çok altında belirlenen ücretler de aynı politikanın uygulamalarıdır.
"HERKESİN ADALETE, ADALETİN DE AVUKATA İHTİYACI VAR"
Bizler bugün İran'daki meslektaşlarımız ile dayanışmak için buradayız. Bizler bugün tehlike altındaki tüm meslektaşlarımız için buradayız. Bizler bugün hala tehlikedeyiz diye seslenirken aramızda olan meslektaşlarımızın bir sonraki 24 Ocak'ta aramızda güvenle olmasının sağlanması için buradayız. İzmir Barosu olarak İran hükümetinin uluslararası hukuku yok sayan, avukatı tehlikeye atan tüm politika ve uygulamalarından derhal vazgeçmesini, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle tehdit altında olan meslektaşlarımızın güvenliğini sağlamasını ve uluslararası mesleki dayanışmanın parçası olduğumuzu bildiriyoruz. Bizleri tehlike altında bırakan tüm iktidarlara çağrımızdır; avukatları müvekkillleriyle ve davalarıyla özdeşleştirmeyi bırakın! Herkesin adalete, adaletin de avukata ihtiyacı var! Avukatlara dokunmayın!"