Kılçık, 2013 Yılını Değerlendirdi
MÜSİAD Gaziantep Şube Başkanı Kurt Ali Kılçık, 2013 yılına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Büyüme konusunda MÜSİAD öngörülerinde haklı çıktı” dedi.
MÜSİAD Gaziantep Şube Başkanı Kurt Ali Kılçık, 2013 yılına ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Büyüme konusunda MÜSİAD öngörülerinde haklı çıktı" dedi.
MÜSİAD Gaziantep Şube Başkanı Kılçık, "Hamd olsun, ekonomimiz birilerinin kötümser senaryolarına rağmen büyümesine devam ediyor. 2013 yılı 3. çeyrek büyüme oranları yüzde 4,4 olarak geçenlerde açıklandı ve MÜSİAD'ın görüşlerinin ne kadar öngörülü olduğuna kamuoyu şahit oldu. Gerçekten birileri ısrarlı bir şekilde ve öyle olmadığını bildikleri halde kötümser senaryolar yazıyorlardı. Biz ise 3. çeyrek büyümenin de 2. çeyrek büyüme oranına benzer seviyelerde gerçekleşeceğini belirtiyorduk. Aynı durum 2. çeyrek beklentilerinde de yaşanmıştı. Orada da ekonomimiz bu 'kötümserci ekibin' beklentilerinin üzerinde ama bize göre beklenen oranda, yüzde 4,5 büyümüştü" diye konuştu.
Kılçık, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Burada büyümenin kompozisyonunda özel sektör yatırımları lehine bir gelişme olması oldukça önemli. Büyümeyi son 6 çeyrektir negatif yönde etkileyen özel sektör yatırımları 3. çeyrekte yüzde 5,2 arttı. Sonuç olarak 3.çeyrek büyüme ile birlikte, 2013 yılı için öngördüğümüz ortalama yüzde 4'lük büyümeye doğru gittiğimizi söyleyebiliriz. 2013 yılında küresel ekonomik krizin etkilerinden tutun, Gezi Olayları'na, Mısır'daki darbeden, Suriye'deki çatışmalara kadar politik ve ekonomik istikrarı olumsuz yönde etkileyebilecek olaylara şahit olduk. Ekonomimizin bu konjonktüre rağmen büyümesini sürdürmesi anlamlıdır. İçinde yaşadığımız çağda ekonomik ve ticari faaliyetler çok büyük bir dönüşüm geçiriyor. Artık yaptığımız her işi, attığımız her adımı mutlaka küresel boyutta düşünüp, daha sonra içinde bulunduğumuz ortamı ve yerel unsurları dikkate alıp uygulama yapmamız gerekiyor. Artık fikirlerin, bilginin, ürünlerin, insanların çok kolayca dünyada yer değiştirebildiği, hareketlilik sağladığı bir dönemde gerçekten iş yapma şekilleri de son derece değişmiş durumda. Bilişim, haberleşme, ulaştırma alanındaki olağanüstü hızlı bir dönüşüm gerçekten girişimciliğin, ticaretin, üretimin ve iş yapmanın modalitesini önemli ölçüde dünyada değiştirmiş durumda. Dünya ekonomisi özellikle son 5-6 yıldır oldukça zor dönemlerden geçti. Son 5-6 yıllık bu krizin etkisiyle de gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin rolleri hızla değişiyor. Bu son krizin en önemli yan etkilerinden biride işsizlik oldu. Bugün özellikle uzun dönemde işsizlik rakamları gelişmiş ekonomilerde çok arttı, yani 6 ay, 1 yıl gibi işsiz olanların sayısı çok arttı ve 6 ay, 1 yıl gibi iş dünyasının dışında kalıp tekrar iş bulmak da son derece zorlaşıyor. Yani o süre uzarsa uzun süre işsizlik olursa, o uzun süreden sonra tekrar iş dünyasına dönmek de son derece güçleşiyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde özellikle gelişmiş ekonomilerde bunun sosyal yansımaları da çok büyük olacaktır.
'Bir ülkenin ekonomik başarısında en önemli konu nedir' diye sorulacak olursa; bu tabi ki güven ortamıdır. Güven ortamı olduğu zaman o ekonomi büyümeye devam eder, ama bir güven bunalımı başlarsa o ülkenin ekonomisinde büyüme çok çok zorlaşır. Güven olduğu zaman halk normal alışverişine devam eder, güven olduğu zaman şirketler yatırımlarına devam eder, güven olduğu zaman finans sektörü, bankalar kredi vermeye devam eder ve bunlar olduğu sürece de büyüme olur. Ama güven ortamı yoksa halk gelecekten korktuğu için alışverişini durdurur, ne olur ne olmaz ben geleceği göremiyorum diye şirketler yatırımlarını durdurur, bankalar ben bu krediyi verirsem nasıl tahsil edeceğim diye korkmaya başlar. Halk durunca, sanayici durunca, bankalar durunca da o ekonomi durur. Şu anda gelişmiş ekonomilerin pek çoğunda yaşanan tablo işte budur.
Hükümetimizin Türkiye'de uyguladığı politikalara baktığımızda, biz çok şükür büyümeyle beraber enflasyonu düşürdük, büyümeyle beraber kamu borcunu düşürdük. Yani şu anda Türkiye'nin kamu borcunun milli gelire oranı geçen sene itibariyle yüzde 36 olarak açıklandı. Avrupa ortalamaları yüzde 100 civarında, Amerika yüzde 100'ü geçti. Yani gelişmiş ülkelerin tam 3'te biri kadar bir kamu borcumuz var milli gelire oran olarak.
Bankacılık sistemimiz çok şükür zamanında hükümetimizin attığı adımlar sebebiyle çok sağlam. Türkiye'de son krizde dahi düzgün bir düzenleme ve denetleme çerçevemizle bankacılık sektörünün sağlam bünyesini ülke olarak korumuş olduk.
İşadamları olarak, ülkemizin geleceğine daha fazla yatırım yapabilmemiz için temel beklentimiz; büyük bedeller ödeyerek elde ettiğimiz huzur, güven ve istikrar ortamımızın devamı, daha hızlı ve adil işleyen bir yargı sistemi ve bireysel hak ve özgürlükleri daha da gelişmiş bir Türkiye'de yaşamaktır. Bu çerçevede, Gezi Parkı olaylarından başlayarak, sonuçlarıyla ekonomimize olumsuz yansımaları olan gelişmeleri de yakinen izliyoruz. Son olarak, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sebebiyle 17 Aralık'ta başlatılan soruşturmayla oluşan ortamı da adli boyutunu ayrı tutmak kaydıyla ülke ekonomimize ve güven ortamına verdiği ve vereceği zararlar bakımından tüm kamuoyu ile birlikte endişeyle takip ediyoruz.
Belirtmek isterim ki nerede ve kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin, muhtevası ve muhataplarına bakılmaksızın, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sonuna kadar araştırılması hepimizin ortak arzusudur.
Yerel Seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler sürecine girdiğimiz bugünlerde bu soruşturma sebebiyle yaşananların ekonomimiz dahil olmak üzere beklenmedik yansımaları, doğuracağı muhtemel etkiler bakımından kamuoyunda, siyasal alana yönelik ciddi bir çalışma olarak algılanmaktadır. Buna izin verilmemelidir."
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Gaziantep Şube Başkanı Kurt Ali Kılçık, 2013 yılı değerlendirmesi için yaptığı açıklamada birlik ve beraberlik vurgusu yaparak, "Ülkemizin aydınlık geleceğine hep birlikte sahip çıkalım" ifadesini kullandı.
Kurt Ali Kılçık, açıklamasının devamında şunları söyledi:
"Öncelikle 2008 krizinin etkilerinden kurtulamayan AB ülkeleri ile dünyanın önde gelen ekonomilerinin büyümekte zorlandıkları bir dönemde, Türkiye'nin büyümesini sürdürmesini oldukça anlamlıdır. Nitekim ilk çeyrekte yüzde 3 büyüyen ekonomimiz, ikinci çeyrekte kötümserlik yaklaşımı geliştirenlerin beklentilerinin üzerinde ama bize göre beklenen oranda yüzde 4,5 büyümüştü. Son iki aydır dile getirdiğimiz gibi 3. çeyrek büyüme de bazılarının kötümser beklentilerinin aksine 2. çeyrek büyüme ile benzer seviyelerde yüzde 4,4 olarak gerçekleşti.
İşte bütün bunlar pek çok gelişmekte olan ülkeler için önemli kavramlar. Tabi ki istihdamı da pek çok ekonomik politikanın nihai hedefinde görüyoruz. Şu anda Türkiye'de istihdam artışı KOBİ'ler eliyle ve yeni girişimlerin eliyle oluyor. Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşuna baktığımızda 10 sene önceye göre bugün daha az adam çalıştırıyorlar. Yani en büyük 500 sanayi kuruluşunun istihdamda fazla bir artışı yok, tam tersine gerileme var. Çünkü büyüdükçe teknoloji diyor, verimlilik diyor, makine alıyor, her aldığı makine belki 100 işçi az kullanmasını beraberinde getiriyor. Ama KOBİ'ler, girişimcilik istihdamının asıl arttığı yerdir. İhracatımızın yüzde 61'ini KOBİ'ler yapıyor, TÜİK bunu son 2 yıldır araştırmaya başladı. Bizim o hani ihracat şirketlerimiz var ya, pek çok şirket malını getiriyor, tek bir şirket üzerinden ihraç ediyor. Dolayısıyla orada eskiden göremiyorduk, ancak derinlemesine inince baktık ki yüzde 61 ihracat KOBİ'lerde.
Diğer taraftan, yılın ilk 9 ayında ülke olarak maalesef cari açığımız 51,9 milyar dolar oldu. Tam burada, bir noktaya işaret etmek istiyoruz. Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99'unu KOBİ'ler oluşturmaktadır. 2012 yılında ihracatımızın yüzde 62,6'sını ve ithalatımızın yüzde 38,5'ini KOBİ'ler gerçekleştirmiştir. İronik bir ifadeyle KOBİ'ler, büyük işletmelerin 'cari açığını' kapatmışlardır. Benzer durum İSO 2012 verilerinde de geçerlidir. İSO ilk 500'ün ihracatı yalnızca yüzde 0,6 artmışken, ikinci 500 ihracatını yüzde 4,6 arttırmıştır. Bu da KOBİ'lerin neler yapabildiğinin bir göstergesidir. Dolayısıyla cari açık meselesinin çözümünde, ihracat ve büyümenin lokomotifi olan KOBİ'lerin kaliteli finansmana erişiminin önündeki engellerin aşılması çok önemlidir.
Burada yeniden belirtmek isteriz ki ülkemizde hangi koşullar altında ve hangi bedelleri ödeyerek huzur, güven ve istikrar ortamını oluşturduğumuzu unutmamalıyız. Bunun için çalışan kesimlere, başta Hükümetimiz olmak üzere yürekten teşekkür ediyoruz."
Son olarak Gaziantep İçin 2013 yıl sonu ihracat rakamlarını değerlendiren Kılçık, şu ifadeleri kullandı:
"Gaziantep'te kurulu bulunan Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri verilerine göre 2013 yılında, 2012 yılına oranla yüzde 14,2'lik artışla toplam 9 milyar 364 milyon 853 bin dolarlık ihracat kayda alınarak tarihe altın bir sayfa açılmıştır.
Bölgemiz ihracatında Orta Doğu Ülkeleri yüzde 62,3 pay ile ilk sırada yer almakta, AB Ülkeleri yüzde 13,8 pay ile ikinci ve Afrika Ülkeleri yüzde 9,3 pay ile üçüncü sırada bulunmaktadır. Toplam 190 ülkeye ihracat gerçekleştirilmiş olup bu ülkelerden Irak, Suriye, S.Arabistan, Libya, ABD, İtalya, Almanya, İngiltere, Rusya Federasyonu ve Mısır bölgemiz ihracatında ilk sıralarda yer alan ülkelerdir.
Ayrıca, halı, demir-çelik mamulleri, iplikler, kumaşlar, pastacılık ürünleri, bitkisel yağlar, plastikler ve mamulleri, değirmencilik ürünleri, dış giyim ile kağıt ve karton bölgemizden en çok ihracatını gerçekleştirdiği ürünler olmuştur.
Bölgemizin lokomotif ili olan Gaziantep, 2013 yılında 6 milyar 472 milyon 870 bin dolar ihracat ile Türkiye'nin en çok ihracat yapan altıncı ili olmuştur. Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri, halı, tekstil ve hammaddeleri, kimyevi maddeler ile demir, demir dışı metaller ilimizin ihracatında önde gelen sektörleri arasında yer almıştır.
2013 yılında ulaştığımız bu başarının 2014 yılında da artarak devam etmesi ümidiyle üretime ve ülke ekonomisine katkıda bulunan tüm kesimlere teşekkürü bir borç bilir saygılar sunarız." - GAZİANTEP