Kriz Tellallığı Yapmanın Anlamı Yok"
AK Parti Gaziantep Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Selahattin Bekmez Türkiye ekonomisini değerlendirerek, “Kriz tellallığı yapmanın anlamı yok” dedi.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Selahattin Bekmez Türkiye ekonomisini değerlendirerek, "Kriz tellallığı yapmanın anlamı yok" dedi.
Bekmez "Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Şubat ayı enflasyon rakamları açıklamasıyla birlikte, kriz tellallığı yapanların sayısı da artmış oldu. Her ne kadar enflasyon rakamları beklentiler doğrultusunda ve gelişmekte olan ülke ekonomileri için yadırganmayacak bir düzeyde gerçekleşmiş olsa da, kriz tellalları piyasalarda sansasyonel dalgalanmalar yaşanması için sahalara inmiş ve düzeysiz yorumlarına başlamış durumdalar.Halbuki, dünya ekonomisi doğru incelense, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülke ekonomilerinin ne kadar kırılgan olduğunu ve Türkiye ekonomisinin nispi gücünü görmüş olacaklardır. Zira dünya ekonomisinde yaşanan 2008 krizinin yaraları hala sarılmış değil. ABD'nin ve Avrupa Birliğinin ekonomik kangreni önleme adına uygulamış oldukları politikaların ise sadece geçici tedaviler olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Yani dünyada krizin etkileri hala devam ediyor, Türkiye ise bu durumu çok iyi yönetiyor" diye konuştu.
Türkiye'nin bir çok küresel krizden başarıyla çıktığını da hatırlatan AK Parti Gaziantep Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Selahattin Bekmez yaptığı değerlendirmede, şunları söyledi:
"Jeopolitik konumu ve içinde bulunduğu siyasi durumun nispeten daha az kırılganlık arz ediyor olması hasebiyle bölgesel bir güç haline gelmiş olan Türkiye, pekala bu olumsuzlukları lehine çevirebilir. Öncelikle, en son Orta Vadeli Programda Türkiye tarihinde ilk kez gündeme getirilmiş olan Yapısal Dönüşüm Programlarının (YDP) ciddiyetle takip edilmesi gerekiyor. Zira bu YDP'ler, verimlilikten istihdama, kamu gelirlerinden, kamu harcamalarına, yerli kaynaklara dayalı enerji üretiminden, enerji tasarrufuna kadar çok geniş yelpazeli birçok yapısal dönüşüm ağından bahsediyor. Yeterli gayretin gösterilmesi durumunda, Türkiye bürokrasisine ve ekonomisine devasa katkılar sağlayacak olan bu programların hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye ekonomisinde ciddi verimlilik artışları gözlenecektir. Bunun sonucu olarak da, ekonomileri hantallaşmış olduğundan yapısal dönüşümde zorlanan birçok gelişmiş ülkenin aksine, Türkiye krizleri fırsata çevirme konusunda bir adım öne çıkmış olacaktır. Türkiye'nin bir diğer avantajı da küresel sermayenin akış noktası olmasıdır. Durgunlukla boğuşan gelişmiş ülke kapitalistleri, getirisi bol ama aynı zamanda risk primi düşük olan ülkelere yöneliyorlar. Son yıllarda bazı olumsuzluklara rağmen, bu ülkelerin başında Türkiye'nin geldiği yabancı sermaye stoku verilerinden rahatlıkla okunabilir. Dolayısıyla, yabancı sermayedarların sıcak para şeklindeki varlıklarını Türkiye'de daha kalıcı yatırımlara dönüştürebilmeleri için psikolojik kriz tellallığından uzak durulması gerekiyor. Sonuç olarak, "her kriz bir fırsattır" ifadesi Türkiye için hala geçerlidir. Bunu yapmanın yolu ise, zamansal ve parasal kayıplara yol açan, etkinliğini yitirmiş, geleneksel politikalardan vazgeçmekle mümkündür. İşte Orta Vadeli Programda yer alan Yapısal dönüşüm programları bu yeni söylemi gerçekleştirecek güçte politikalar içeriyor. Kriz tellalları bu durumu bir görebilse." - GAZİANTEP