Nazilli'de 'Türk Kimliğinin Oluşumu' Konuşuldu
Nazilli Türk Ocağı tarafından ‘Türk Kimliğinin Oluşumu’ konulu konferans düzenlendi.
Nazilli Türk Ocağı tarafından 'Türk Kimliğinin Oluşumu' konulu konferans düzenlendi.
Nazilli Belediyesi Mehmet Yüzügüler Kültür Merkezi Tiyatro Salonu'nda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Saadettin Gömeç'in konuşmacı olduğu konferansa Belediye Başkanı Haluk Alıcık, Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Akkaya, Belediye Meclis Üyesi Vahit Aysan, MHP İlçe Başkanı Kürşat Engin Özcan, Esnaf ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Dursun Öztunç, Türk Eğitim-Sen Başkanı Olgun Ergün, Nazilli Ülkü Ocağı Başkanı Şükrü Irgat ve çok sayıda Türk Ocağı üyesi vatandaş katıldı. Sunuculuğunu Türk Ocağı sekreteri Ali Yavaş'ın yaptığı konferansın açılış konuşmasında Nazilli Türk Ocağı Başkanı Ahmet Çekim yaptı. Çekim konuşmasında dernek hakkında bilgiler verirken, Dernek Olağan Genel Kurulun 29 Ocak 2014 günü yapılacağını ve çoğunluk sağlanamama durumunda ise 8 Şubat 2014 Cumartesi günü saat 15.00'de dernek binasında yapılacağını ifade etti.
Dünya üzerinde iki yüz milyon civarında 'Türk' ismiyle anılan bir insan topluluğunun yaşadığını söyleyen konuşmacı Prof. Dr. Saadettin Gömeç ; "Bu muazzam canlı kütlesini ifade eden adın ne manaya ve nereden geldiği konusu bir yana, zaman zaman Türkiye'deki siyasi atmosferlere bağlı bir şekilde tarihte Türk diye bir millet var mıydı ya da yok muydu diye sun'i gündemler yaratılarak, birilerinin Türkiye üzerinde oynamak istedikleri senaryolara zemin hazırladıklarına da şahit olmaktayız. Tabii ki bunlara bizim ilmi cevaplarımız her zaman bulunmaktadır. Ama gerçek ilim adamlarının sözlerine mi veya ilim adamı sıfatıyla ortaya çıkan şarlatanların söylediklerine mi itibar edildiği konusunda tereddütteyiz."
BELGELERLE 'TÜRK'
Her devrin adamlarının dediklerini bir kenara bırakacak olursak, tarihçiler ve diğer sosyal bilimcilerinin çoğunun yakından bildiği gibi, Türk ismi hususunda bugüne kadar çeşitli iddialar ve görüşler ortaya atılmıştır diyen Saadettin Gömeç ; "Bununla birlikte bu adı Kök Türkler çağmda hem tek, hem de iki heceli biçimde görmek mümkündür. Türk tarihinin ve kültürünün temel kaynaklarından olan, Orkun Kitabelerinde adımız Türk ve Türük şekillerinde kaydedilmiştir. Buna rağmen birileri çıkıyor, tarihte Türk diye bir kavim yok diyor. Bakın, 8. asra ait Kök Türk yazıtlarını belge saymıyorlar. "Bundan başka var mı" diye güya sizi zorlamaya çalışıyorlar. O vakit Çin kaynaklarını delil gösteriyorsunuz. "Pekçok Çin yıllığında Türk milletine ait bölümler olduğunu, Türk denen kavmin Hunlardan geldiğini" söylemenize rağmen bunu da kabul etmiyorlar. Tabi maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olunca, sahtekarların önüne ne kadar vesika yığarsanız, yığın bir şey yapamazsınız."
DİVAN-I LUGAT-İT TÜRK VE TÜRK
Türk halkı diye bir şey yok diyenlere de cevap veren Gömeç; "Birileri tarihte Türk denen bir halk yok diye avazı çıktığı kadar bağırsa da, bu asil milletin sözlüğünü yazan ve adını da Divanü Lügat-it-Türk veren Kaşgarlı Mahmud bu muhteşem kavim için şöyle diyor: "Türklerde güzellik, sevimlilik, tatlılık, edep, büyükleri ağırlamak, sözünü yerine getirmek, sadelik, öğünmemek, yiğitlik, mertlik gibi sayısız iyilikler görülmektedir". Kaşgarlı Mahmud'un dışında da pek çok Türk ve yabancı bu milletin sözlüğünü yazmıştır ki, bunların arasında; 14. asrın ilk yarılarına ait Ebu Hayyan'ın "Kitabü'l-idrak Li Lisanü'l-Etrak"ım, yine 14. yüzyılın ilk çeyreklerinde kaleme alındığı sanılan ve yazarı belli olmayan "Kitab-ı Mecmü-i Tercüman-ı Türki ve Acemi ve Mugali" adlı sözlüğü, 15. asrın ilk yarılarında Cemaleddin Ebu Muhammed Abdullah et-Türki'nin "Kitabü Bulgati'l-Müştak Fi Lugati't- Türk ve'l-Kıfçak"ım, yine aynı vakitlerde yazılan, ama naşiri belli olmayan "Et- Tuhfetü'z-Zekiyye Fi'l-lugati't-Türkiyye" gibi eserleri sayabiliriz. Herhalde onlar durup-dururken böyle bir zahmete girişmiş olamazlar. Diğer taraftan dokuzuncu asırda Türklerin faziletlerini anlatan El- Cahiz'in: "daima sözünde duran, hile bilmeyen, aldatmayı sadece savaşta yapan, ancak bu duruma bile üzülen bir millet" dediği Türklerin maalesef bütün bu güzel hasletlerinden uzaklaştırılarak önüne türlü türlü tuzakların çıkarıldığını biliyoruz."
EL CAHİZ VE TÜRKLER
Saadettin Gömeç ; "9. asırda Türklerin faziletlerini anlatan Arap yazar El Cahiz, Türklerle alakalı şu tespitlerde de bulunuyor: "Türk'e karşı hiçbir şey duramaz. Hiçbir kimse onu yutulacak bir lokma olarak göremez. Türk ancak korkulması gerekenden korkar, ümitsiz bir şeyden medet ummaz. İçi de, dışı da birdir. Yaltaklanma, münafıklık, riya, kibir, arkadaşlarına karşı fenalık, sahtekarlıkla başkalarının malını helal saymazlar." Bütün bunlar günümüz itibariyle Türk isminin belirli bir topluluğa mahsus etnik bir ad değil, kendilerini aynı köken ve kültürde birleştiren insanlara ait siyasi bir isim olduğunu ortaya koymaktadır. Kök Türk Kağanlığının kuruluşundan itibaren önce Börülü sülalesinin, daha sonra kağanlığa bağlı, kendi özel isimleriyle anılan diğer Türklerin ortak ismi olmuş, zamanla Türk soyuna mensup bütün toplulukları ifade etmek için milli ad seviyesine yükselmiştir. "Türk milleti yok olmasın, yitmesin diyen Tanrı'm" sözüne rağmen bugün, bu asil milleti sessizleştirmek, elini-kolunu bağlamak, yeryüzünden silmek, adını unutturmak için çeşit çeşit entrikalar yapılmaktadır. Onun Anadolu yarımadasındaki mevcudiyetinden bile rahatsızlık duyulmakta, her şeyi ile inkar olunmaya çalışılmaktadır. Tanrı'nın adaletini yaymak amacıyla yaratılmış bu kavim, bütün dünyaya karşı yüzlerce yıldır varlık ve yokluk savaşı vermektedir. İşte bu yüzden Türk olmak zordur" dedi.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Saadettin Gömeç konuşmasının ardından izleyicilerin sorularını cevaplayarak, kitaplarını imzaladı. Konferansın sonunda ise günün anısına kendisine Nazilli Ülkü Ocağı Başkanı Şükrü Irgat tarafından çiçek takdim edildi. - AYDIN