Nefret Söylemi Toplumda Yaygınlaşıyor
İnsan Hakları Uzmanı Çağlar Karakış, nefret söyleminin son dönemde toplumda oldukça yaygınlık kazanmaya başladığını söyledi.
İnsan Hakları Araştırma Derneği (İHAD) nefret söylemi ve nefret söyleminin ortaya çıkarttığı linçle ilgili toplantı gerçekleştirdi. "Nefret söylemiyle ilgili en temel mevzu insanların birisinin cinsiyetine ya da engellilik durumuna, herhangi bir farklılığına karşı göstermiş olduğu tepkidir" ifadesinde bulunan İnsan Hakları Uzmanı Çağlar Karakış, "Ülkenin içinde bu gibi şeyler normalleşmiş durumda. Biz de diyoruz ki bunu illerde gazeteciler, aktivistler, avukatlarla konuşalım ve nefret söyleminin en son noktasını ortaya çıkaralım. Soykırımı da besleyen şeylerin en başında nefret söylemi olduğunu biliyoruz. İnsanlar kendisi gibi düşünmeyenlerin hem ortadan kaldırılması hem de bir şekilde susturmak için öncelikle nefret faktörüyle başlar daha sonra linç edilerek bu durum devam eder''dedi.
'GEÇMİŞTEN BUGÜNE NEFRET SÖYLEMİ SÜRE GELMİŞTİR'
Uzman Karakış, ''Bu linç meselesi Sabahattin Ali'den beri süre gelmiş bir olaydır. Çorum olaylarında, Maraş katliamında daha da yakına gelmek istersek Sivas olayları gibi birçok örnek verebiliriz. Türkiye de üç kişi bir araya geldiğinde birisini linç etmekle kendisini zorunlu hissediyor. Muğla'daki Atatürk büstünün öptürülmesi davasını takip ediyoruz. O dava da linç edilen kişiye hapis ve para cezası verildi. Linç eden kişilere de mahkeme takipsizlik verildi'' dedi.
HDP BİNALARININ YAKILMASIYLA İLGİLİ YAKALANAN YOK
Karakış, ''Kars'ta Ülkü Ocağı Başkanının Kars'ta Ermenilerle ilgili olarak söyledikleri davayı takip ediyoruz. HDP Milletvekili Garo Paylan'ın şikâyetçi olmasından sonra mahkeme Ülkü Ocağı Başkanına para ve hapis cezası verdi. HDP'ye birçok saldırı oldu o davaları takip ediyoruz bu davalar için tutuklanan yok. HDP'nin genel merkezi yakıldı o davada yakalananlar serbest bırakıldı'' dedi.
ŞORTLU KADIN VE 15 TEMMUZ DAVALARI
Karakış, "Şuan da şortlu kadın davasını takip ediyoruz dünya görüşüne uymayan başka birini darp etmeye yönelik olan bir şey bu. Projeye yakın bir zaman da 15 Temmuz kalkışmasında olan askerleri dahil edeceğiz. İnsanlar askerleri öldürdüler o da bir linç haliydi. Askerler nerde olduğunu bilmemelerine rağmen linç edilip önlerinde fotoğraf çektirdiler. Türkiye öyle bir halde ki bu konularda rahat. En son üçüncü köprü yapımında çalışan bir Kürt işçi yakılarak öldürüldü. Bunu kamuoyuna bir kadın meselesi olarak yansıttılar ama aslında öyle bir şey yoktu. Sosyal medya da artık bir linç hadisesi meydanı haline geldi. Bir kadın sanatçının bir gerillanın annesi rolünde oynamak istediğini söylemesi üzerine sosyal medyadan linç kampanyaları oluşturuldu'' dedi.
DÜNYANIN EN ÇOK MÜLTECİSİ URFA'DA
Suriye'de ilk savaş başladığında halk Suriyeliler için 'onlar bizim kardeşimiz gelsinler onlara bakarız, herkes bir kardeş aile edinir' gibi şeyler söyleniyordu diyen Çocuk Koruma Programı Uzmanları ise, ''Mülteciler geldikçe en alt tabakaya yerleştiler. Gün geçtikçe fazlalaşan mültecileri halk dışlamaya başladı kendisine ait olarak düşündüğü yaşam yerlerini paylaşmama isteği arttı. Kamplarla beraber Şanlıurfa dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan şehir konumunda. Şanlıurfa'da fuhuş, hırsızlık, çocuk işçiliği, uyuşturucu kullanımı gibi şeyler Suriyeliler geldikten sonra var oldu gibi bir ön yargılar var'' ifadelerinde bulunuldu.(Kaynak: Gazete İpekyol)