Ömrünü çömlekçiliğe adayan UNESCO ödüllü sanatkâr dünyaya usta yetiştiriyor
İzmir'in Menemen ilçesinde, asırlardır süren bir geleneği devam ettiren ve ömrünü çömlekçiliğe adayan Ahmet Taşhomcu, 46 yıldır aşkla, sevgiyle ve büyük bir titizlikle yaptığı mesleğinde dünyanın sayılı ustaları arasında yer alıyor.
İzmir'in Menemen ilçesinde, asırlardır süren bir geleneği devam ettiren ve ömrünü çömlekçiliğe adayan Ahmet Taşhomcu, 46 yıldır aşkla, sevgiyle ve büyük bir titizlikle yaptığı mesleğinde dünyanın sayılı ustaları arasında yer alıyor. Yok olmaya yüz tutan çömlekçiliği günümüze uyarlayarak bu anlamda yeniliğin öncüsü olan Ahmet usta, UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi Ödülü hakkında ise "Çok ödül aldım; ama bu ödül bambaşka" dedi.
Menemen ilçesi, "çömlekçilik" deyince akla ilk gelen yerlerden bir tanesi. İlçe, bu namını ise kısa sürede değil, asırlardır usta-çırak ilişkisiyle yetişen sanatkarlarından aldı. O ustalardan biride ömrünü çömlekçiliğe adayan Ahmet Taşhomcu. Ahmet usta, ilçede sanatıyla adını dünyaya duyuran isimlerin başında geliyor.
Hikayesi 12 yaşında başladı
58 yaşındaki emektar, çömlek ustası eniştesinin yanına 12 yaşında çırak olarak yerleştirildi ve hikayesi de böyle başladı.
O günden bugüne kadar yaklaşık yarım asırdır işine; aşkla, sevgiyle sahip çıkan ve çamura hayat veren Taşhomcu, yılmadı ve mesleğinde kendisini geliştirdi.
Çömlekçiliği günümüze uyarladı
Eskiye bağlı kalmayan sanatkar Ahmet usta, çömlekçiliği günümüze uyarlayarak mesleğin ayakta kalmasını sağlayabilecek en önemli adımlardan birini attı.
2019 yılında İtalya'da düzenlenen yarışmada dünya şampiyonu olan çömlek ustası Ahmet Taşhomcu, sık sık hem yurt içi hem de yurt dışından davetler alıyor. En son Rusya'ya giden Menemenli usta, burada da ustalar yetiştirdi.
UNESCO gururu
Ahmet Taşhomcu, son olarak geçtiğimiz günlerde UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi Ödülü'ne layık görüldü. Ömrünü çömlekçiliğe adayan ustaya ödülünü ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verdi.
Her gün atölyesine gelerek emek emek çamura şekil veren Taşhomcu'nun 4 evladı da çömlekçilikle uğraşıyor. 46 yıldır çömlek ustalığı yaptığını ifade eden Taşhomcu, "Menemen'de ve yurt dışında bir çok kez sempozyumlara katıldım, ustalar yetiştirdim. Yılda belki 3-4 kez yurt dışına gidiyorum. Orada da eğitimler verdim, jüri olarak katıldım ve yarışmacı olarak da gidiyorum. Mesleğimle alakalı bilgilerimi artırıyorum. Gördüklerimi de gelip burada uyguluyorum. Ağırlıklı olarak sanatsal ürünler yapıyorum, seri üretim yapmıyorum; daha çok galerilere farklı pişirim teknikleri uyguluyorum. Yurt dışında katıldığım sempozyumlardan edindiğim bilgileri burada paylaşıyorum herkesle. Mesela; bildiğimiz tarz vazolar var; ama daha farklı tasarımlar" dedi.
"Çok ödül aldım; ama bu ödül bambaşka"
UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi Ödülü'yle gururlandığını anlatan emektar usta, "Çok ödül aldım; ama bu ödül bambaşka" diye konuştu. Ahmet Taşhomcu, "İtalya'da, Rusya'da, Belçika'da, bir sürü ülke ve yurt içinden ödüller aldım; ama benim için en önemli onur verici ödül bu oldu. Mesleğimizin en üst seviyesinde, Cumhurbaşkanımızın elinden bu ödülü almak benim için onur oldu; Menemen çömlekçiliği içinde büyük bir onur oldu. Belki yeni yetişecek gençlerimize de bu ödül bir ilham kaynağı olacak" ifadelerine yer verdi.
Taşhomcu, çömlekçilik için çırak yetişmediğinden de dert yakındı. Taşhomcu, "Menemen, Türkiye'de baktığınız zaman çok önemli bir çömlekçilik merkezi, dünyada da öyle. Bu çapta, büyüklükte ürün yapan ülkeler yok. Bu anlamda Menemen çok önemli bir yerde" diye konuştu.
"Çömlek yapısına uygun topraklara yerleşim yeri yapıldı, 5-10 yıl sonra sorun olabilir"
Çömlekçiliğe daha çok ilgi gösterilmesi gerektiğini ifade eden ve "verilen değer yetersiz" diyen Ahmet Taşhomcu, son olarak şöyle devam etti:
"Ben yurt dışına gittiğim zaman kendimi özel hissediyorum, öyle hissettiriyorlar. Maalesef ülkemizde sanata ve sanatçıya değer verilmiyor. Çömlekçilikte kullanılan toprak ise Menemen'e has bir toprak. Her toprak çömlek olmaz. Menemen'de zaten bu işin binlerce yıl yaygınlaşmasının sebebi; toprağın çömlekçiliğe uygun yapısından kaynaklanıyor. Özel bir toprak ama; maalesef 5 ya da 10 yıl sonra toprakla ilgili çok büyük sorunlar olacak; çünkü toprak alanlarına yerleşim alanları yapıldı. Böyle bir sıkıntımız var." - İZMİR