Haberler

"Hz. İbrahim'i; Nemrut'la, Firavun'la Karıştırırlar!"

Güncelleme:
Abone Ol

Mehmet Göktaş, Hz. İbrahim'in Yahudi ve Hristiyanların da peygamberiymiş gibi gösterildiğini iddia ederek tepki gösterdi

Şanlıurfa'da Hz. İbrahim Peygamber için devletin düzenlediği Halil İbrahim Buluşmaları etkinliklerinin dışında Peygamber Sevdalıları Platformu da aynı konuya ilişkin bir konferans düzenlendi. Kuran'da bahsedilen Peygamberlerin atası Hz. İbrahim'in daha iyi anlaşılması için Zilhicce ayında birçok yerde Hz. İbrahim'i Anlama Konferansları düzenleyen platform, Şanlıurfa'daki konferansına konuşmacı olarak araştırmacı-Yazar Mehmet Göktaş'ı davet etti.

GÜNEŞ: İBRAHİM YOLU KÂBE'YE ÇIKAR

Belediye Konferans Salonu'nda düzenlenen "Hz. İbrahim'i Anlama Konferansı", Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Sinevizyon ve ilahilerle devam eden programda, platform adına Mehmet Emin Baytar'ın yaptığı selamlama konuşmasının ardından Emin Güneş de salondakilere hitap etti. "Hz. İbrahim ne bir Yahudi ne de bir Hristiyandı. O, hanif bir Müslümandı. Ve o müşriklerden değildi" şeklindeki ayeti kerimeyi hatırlatarak, devlet tarafından düzenlenen Halil İbrahim Buluşmaları'na gönderme yapan Güneş, "Biz Allah'ın düşmanları ile asla dost veya kardeş olamayız. İbrahimî yol bu değildir. İbrahim yolu Kâbe'yi Muazzamada biter. Biz buna inanıyoruz. Bu yol için geçmişte olduğu gibi yine bedel ödemeye hazırız" dedi.

GÖKTAŞ: HZ. İBRAHİM MÜŞRİK DEĞİLDİ

Araştırmacı-Yazar Mehmet Göktaş da Hz. İbrahim Peygamberin müşrik olmadığına vurgu yapan ayeti kerimeyi hatırlatarak, Kur'an'da adı geçen hiçbir peygamber hakkında böyle bir vurgu yapılmazken, Hz. İbrahim hakkında özellikle "O müşriklerden değildi" şeklinde ayet olduğunu belirtti. Hz. İbrahim Peygamber hakkında düzenlenen etkinliklere gönderme yapan Göktaş, "İlginçtir dün öyle olduğu gibi bugün de böyle. Bu çok ilginçtir. Hz. İbrahim Aleyhisselam etrafında epeyce bir halka vardır. Biz de İbrahim'deniz diyenler, aynen dünkü gibi çoklar. İnşallah çoğalsınlar. Seviniriz. Eğer Hz. İbrahim'in yoluna insanlar çokça gelirlerse bu bizim için bayramdır, sevinçtir. Ama bu işin içinde aynen dünkü gibi biz yine ayetleri okuyoruz. Hayır o sizin gibi müşrik değildi diye bugün biz bunu tekrar etmek durumundayız. Yoksa bir kıskançlıkla Hz. İbrahim sadece Müslümanların demiyoruz. Herkes gelsin, herkes onun hattında, onun çizgisinde yer alsın. Biz bundan dolayı seviniriz. Ama söylediğimiz gibi bu işin içinde bir hinlik vardır." diye konuştu.

'SIKINTI ANINDA PEYGAMBERLER YALNIZ KALDI'

Peygamberlerin sıkıntı çektiği dönemleri anlatarak o dönemlerde yanlarında kimsenin olmadığını kaydeden Göktaş, özetle şöyle konuştu: "Bütün peygamberlerin bir günü vardır, bir dönemi vardır. O dönemde o peygamberle kimse olmak istemez. Mekke'yi fetheden Muhammed Aleyhisselam'la herkes beraber olmak ister. Niye? 10 bin kişilik orduyla giden, kendisini kovan, kendisini hicrete zorlayan, kendisini öldürmek için pusular, oyunlar kuran Mekke'yi fethediyor. Herkes geliyor Ya Resulallah biz sendeniz. Biz sana iman ediyoruz; ama önemli olan peygamberin adeta kırmızı bültenle arandığı günlerde beraber olmaktı. Önemli olan o günlerde beraber olmaktı. Muhterem kardeşlerim öyle net ve berrak bir ayettir ki, kavminin ileri gelen kodamanları dediler ki, kim Şuayp'la beraber olursa onun işi bitmiştir. O hüsrana uğramıştır. İşte o an Şuayp Aleyhisselam'la olmak ümmet olmaktır. Peygamber Efendimiz de böyle, bütün peygamberler böyle. Hz. İsa dağlar dolusu insanlara vaaz ediyordu. Gerçekten Hz. İsa'nın İncil'deki vaazlarına bir bakın. Binlerce insan Hz. İsa'ya selam ediyor. Ama ne zamanki yakalanma kararı çıkarıldı, ne zamanki çarmıha germe kararı alındı kimse kalmadı yanında. Sadece 12 kişi kaldı. Hatta o 12 kişiden bir tanesi de fire verdi. Önemli olan işte bir peygamberle böyle günlerinde beraber olmaktır. İlginçtir Hz. İbrahim'in hayatı hep böyle. O put kırma olayını bir oyuncakçı dükkanına girip oyuncakları kırma gibi zannetmeyin. Bir ülkenin mabedine giriyor. Hükümdarın bulunduğu yere giriyor. Zaten Allah'û Teala bütün peygamberleri başşehre gönderiyor. Başşehre gönderilmeyen bir peygamber yok. Kassas Suresi'nde Allah'û Teala buyuruyor ki, 'Senin rabbin hiçbir ülkeyi helak etmedi. Ta ki o ülkenin ana meydanına bir resul gönderdi. Bir ülkenin meydanına bir peygamber gönderip hakkı haykırmadığı müddetçe o milleti helak etmemiştir' buyruluyor. Bütün peygamberler başşehirlere gönderilmiştir. Kıytırık mahallelere gönderilmemiştir. Bunun anlamı nedir? O peygamber o ülkedeki siyasilere, askerlere yani o ülkeyi çekip çevirenlere gönderilmiştir. Mısır'da gavur yok mu, illa Firavun'a. Allah peygamberlerini Nemrutlara, Firavunlara, Ebu Cehillere gönderir. O sadece putları kıran adam değil. Hani o gelip putlarının kırıldığını gördüklerinde dediler ki, bu putları kimin kırdığını görmedik; ama biz biliyoruz ki, bizim dinimizden olmayan bir genç var. Sürekli putlarımızı diline dolayan onlara, dil uzatan İbrahim denilen bir delikanlı var.

'DUALARDA EVLATLARIN FAKÜLTE KAZANMASI İSTENİYOR'

Hz. İbrahim, Ey benim rabbim! Beni ve evlatlarımı putlara kul olmaktan muhafaza buyur demişti. Biz buradan anlıyoruz ki, Hz. İbrahim'in ve bütün peygamberlerin en büyük kaygısı, kendisi ve evlatlarının putlara kul olma kaygısı ve sancısıdır. Hz. İbrahim'in bundan başka korktuğu, endişe ettiği bir durum yoktur. Ama bugün Müslüman olarak babaların ağzına bakıyorum, anaların ağızlarına bakıyorum. Evlatları için nasıl dua ettiklerine bakıyorum. Çoğu zaman onların duaları Hz. İbrahim'in dualarına hiç benzemiyor. Analar kızlarına hayırlı yazgılar yazılmasını istiyor. Babalar oğlunun fakülte kazanmasını istiyor. Güzel bir işe girmesini istiyor. Evet arada bazı güzel şeyler de istiyor; ama Hz. İbrahim sadece beni ve evlatlarımı putlara tapmaktan koru Allah'ım diyor. Ve bu bir defaya mahsus değil. Açın Bakara Suresini bakın. Bizim de en büyük kaygımız, en büyük paniğimiz, en büyük korkumuz bu olmalıdır. Acaba benim evladım kimin kulu olacak? Materyalizmin mi kulu olacak, Kemalizm'in mi kulu olacak, Marksizm'in mi kulu olacak? Bunun korkusuyla yaşamalıyız. Anneler ve babalar çocuklarının üzerinde tir titremelidirler. Üzerlerindeki kiri, çamuru temizledikleri gibi, otur kızım bugün ne yaptın okulda, demelidir. Bu paniğimizi, bu korkumuzu göstermeliyiz. Ona bir şirk bulaşmışsa onu orada temizlemeliyiz.

'ÖĞRETMENLER ÇOCUĞUN KİME TAPACAĞINA KARIŞAMAZ'

Senin yolunda gideceğin Muhammed'dir, İbrahim'dir, Musa Aleyhisselam'dır. Sen bir sarhoşun peşinden gidemezsin. Bunları her gün evlatlarımıza söylemeliyiz. Bu da yetmez, okuluna gitmeliyiz. Okula gidip öğretmene, sen kimyayı, fiziği öğret ama bu çocuğun kime tapacağına, hangi ideolojiye sahip olacağına sen karışma diyeceğiz. Bunu cumhurbaşkanına da, başbakana da, valiye de, kaymakama da bunu söylemeliyiz. Bu çocuklar bizimdir. Bunlar İbrahim'in yolunda giden kişilerin yapması gereken şeyler. Kimseye hakaret etmiyorum. Bu çocukların rabbinin Allah olduğunu söylüyoruz. Devlete şuna buna taptıramazsınız benim yavrumu. Bu İbrahim'in yolunda giden Urfalı bir Müslümanın yapması gereken şeyler bu. Müslümanlık budur. Ateşe atılma olayını basit olarak görmeyin. Hele hele oğlunu kurban etmek istemesi. Bugün cemaatin içerisinde oğlunu savaşa gönderip, Mısır'a gönderip, Afganistan'a gönderip şehit edenler var.

'HZ. İBRAHİM URFA MERKEZLİ OLARAK YAYILMALIDIR'

Allah'ım benim adımı kıyamet gününe kadar, dili doğru, kulağı doğru olan insanları ağzına yerleştir. İnşallah biz onlardan biri olmak için çırpınıyoruz. Onun yoksa ne övünmeye ne de anlatılmaya ihtiyacı vardır. Biz sadece Kabe'de Allah'ın hani sen demiştin ya İbrahim sadakat timsali olarak anılacak. Biz de o sadıklardan biriyiz inşallah. Biz onun için çırpınıyoruz. Bizim istirhamımız Hz. İbrahim Urfa merkezli olarak yayılmalıdır. Bunu yaymaya çalışıyoruz. Birçok yerde Hz. İbrahim'i anlama etkinliği yapıyoruz. Ama kafamızda hesap ettiğimiz, gönlümüzdeki gibi yapamadık başka sebeplerden dolayı. Buna siz çok yardımcı olmalısınız. Burada yeryüzünün en önemli peygamberlerden bir peygamberin yaşadığını, göstermek, ispat etmek zorundayız. Aksi taktirde birileri bunu sizin elinizden alır. Nemrut'la, Firavun'la birbirine karıştırır sonra çekemesiniz birbirinden. İnanınız ki, turizm adına, kültür adına, bilmem ne adına elimizden alırlar ve karıştırırlar. Başka yerde anarlar; ama en güzel yeri buradır. Allah'û Teala bu görevi bize hakkıyla yerine getirmeyi nasip eylesin."

Konuşmanın ardından konferans sona ererken, çıkışta herkese Mehmet Göktaş'ın yazdığı "Kema Salleyte" isimli kitap hediye edildi.

(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci / Yerel

Mekke Yerel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title