Rize haberleri: Rize İkizdere, İskencedere Vadisi'ndeki Taş Ocağı Projesi'nin İptali Talebiyle Açılan Dava…. Avukat Okumuşoğlu: "Sermaye Doğayı Çöp Haline Getiriyor"
Rize haber: Rize’nin İkizdere ilçesi İskencedere Vadisi’nde Cengiz İnşaat’ın yapımına devam ettiği taş ocağı projesinin iptali talebiyle açılan davanın duruşmasında avukatlar yürütmenin durdurulması taleplerini yineledi. Şirket avukatları ise “doğaya zarar vermediklerini” öne sürdü. Avukat Yakup Okumuşoğlu, “Doğa ne ise biz de oyuz. O şekilde mücadele edebiliyoruz ama sermaye doğayı eviriyor, çeviriyor, dönüştürüyor; onu yıkıyor, parçalıyor ve çöp haline getiriyor ve hukuku da çöp haline getirdiler” dedi.
GENÇAĞA KARAFAZLI
Rize'nin İkizdere ilçesi İskencedere Vadisi'nde Cengiz İnşaat'ın yapımına devam ettiği taş ocağı projesinin iptali talebiyle açılan davanın duruşmasında avukatlar yürütmenin durdurulması taleplerini yineledi. Şirket avukatları ise "doğaya zarar vermediklerini" öne sürdü. Avukat Yakup Okumuşoğlu, "Doğa ne ise biz de oyuz. O şekilde mücadele edebiliyoruz ama sermaye doğayı eviriyor, çeviriyor, dönüştürüyor; onu yıkıyor, parçalıyor ve çöp haline getiriyor ve hukuku da çöp haline getirdiler" dedi.
Rize'nin İkizdere ilçesi İskencedere Vadisi'nde Cengiz İnşaat'ın yapımına devam ettiği taş ocağı projesinin iptali talebiyle açılan davanın duruşması Rize İdare Mahkemesi'nde yapıldı.
Duruşmanın sonlarına doğru, savunma avukatı ve davayı takip eden yurttaşlar, mahkeme başkanının kendilerine gülmesine tepki gösterdi. Ayşe ve Meryem Baş ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Rize Temsilcisi Günay Karafazlı'nın, eleştirilerinin ardından mahkeme başkanı "Salondan çıkın" dedi. Bunun üzerine kadınlar, "Bu mahkeme salonları sizin değil çıkmıyoruz" diyerek salonu terk etmedi.
Bugün yapılan ve tarafların dinlendiği, savunmaların yapıldığı duruşmanın kararı 15 gün sonra açıklanacak.
Çeşitli ilerden gelen yaşam savunucuları, İkizdere köylüleri, bazı STK temsilcileri ile Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Cervatoğlu, CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz, ESP, EMEP, SOL Parti yanı sıra İHD Rize Temsilciliği; İkizdere direnişçilerine destek vermek için sabah saat 10: 00'da davanın yapılacağı Rize Adliyesi önünde bir araya geldi.
"MAHKEME BİLİRKİŞİLERE BASKI YAPTI"
Saat 10: 00 da başlayan duruşmada davanın avukatlarından Yakup Okumuşoğlu savunmasında, şirketin dava dosyasına ek raporlar sunduğunu ancak kendilerine bu raporların verilmediğini, mahkemenin şirketlerden yana mı yoksa halkın yaşamından yana mı karar vermesi gerektiğini söyledi. Avukat İbrahim Demirci ise savunmasında mahkemenin taraflı davrandığını bilirkişiler üzerine baskı kurduğunu öne sürerek mahkeme heyetini hukuka sahip çıkmaya çağırdı.
Çevre Mühendisleri Odası adına davaya katılan Av. Hülya Yıldırım, davada alınacak kararların da çevre suçu kapsamına gireceğini, bu nedenle hukuka aykırı karar verilmesi durumunda kararı alanların da yargılanması gerekeceğini ve davanın takipçisi olacaklarını ifade etti.
Şirket avukatları ise, İkizdere'de yapılan taş ocağı çalışmaları esnasında doğaya zarar vermediklerini, ayrıca davanın Cengiz İnşaat ile ilişkisinin olmadığını bu nedenle davanın reddedilmesini istedi.
"BURADAKİ DAVA HUKUKUN TARTIŞILDIĞI BİR DAVA DEĞİLDİ. NE YAZIK Kİ ONUN ALTINDAN SULAR AKTI"
Avukat Yakup Okumuşoğlu, mahkeme ye güvenmediklerinin duruşmanın başından sonuna kadar şirkettin sözcüleri gibi bir tutum sergilediklerini ifade ederek şunları söyledi:
"2021'in mart ayında açmış olduğumuz davanın bugün duruşmasına ancak gelebildik. Yaklaşık 15 ay sonra yürütmeyi durdurma talebini reddeden bir mahkemede ve aynı zamanda önce bir bilirkişi raporu verildi ve o rapor bizlerin lehine iken o raporun tersine bir rapor haline getirilmesi için müdahillerin, davalı idarenin hep beraber çalışıp birtakım raporlar hazırlayıp o raporların üzerinden tekrar ek rapor aldırmak üzere, o raporu tersine çevirme şeklinde yürüyen ve hepimizin gözü önünde mahkemenin bilgisi dahilinde yürüyen bir süreci hep beraber yaşadık. Buradaki dava hukukun tartışıldığı bir dava değildi. Ne yazık ki onun altından sular aktı. Bu dava hukukla paralel yürüyen bir dava olmadı bizim açımızdan. Biz bu durumu izah etmeye çalıştık. Zaten mahkemeyi de heyet olarak reddettik. O ret talebimizi de Bölge İdare Mahkemesi yine reddetti. Ne yazık ki; bizlerin, doğanın, çevrenin, ekolojinin korunması için mücadele edenler bir tarafta, diğer tarafta doğal kaynakları kendi sermayelerini arttırmak için kullanan güçler bir tarafta. Bunun çatışması yaşanıyor. Doğa ne ise biz de oyuz. O şekilde mücadele edebiliyoruz ama sermaye başka türlü doğayı eviriyor, çeviriyor, dönüştürüyor onu yıkıyor, parçalıyor ve çöp haline getiriyor ve hukuku da çöp haline getirdiler. Bizim değerlendirmemiz bu bunu da izah etmeye çalıştık.
"BİR ÇEVRE KANUNU VARSA O TAŞ OCAĞI ORADA FAALİYET YÜRÜTEMEZ"
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir çevre kanunu varsa o taş ocağı orada faaliyet yürütemez. Eğer o taş ocağı çevreye zarar vermiyor, her şeyi tam takım, hiçbir dereye sağa sola çöp dökülmüyor, hafriyat dökülmüyor, ağaç kesilmiyor, oradaki yaşam alanları zarar görmüyor deniyorsa herkesi İkizdere'de gidip o taş ocağını görmeye davet ediyorum. Kim giderse gitsin herkesin söyleyeceği şey şudur 'Buraya ne yapılmış' öyle bir vahşi çalışmanın devam ettiği bir taş ocağı faaliyeti orada devam ediyor. Ama burada raporlarda bu iyidir bundan bir sıkıntı olmaz denilen raporlar var. Bu gerçeklik değil, oradaki gerçeklik oradaki ağaçlardır, oradaki canlı yaşamıdır. Artık orada canlı yok anayasanın 56. Maddesi varsa, bir çevre kanunu varsa, uluslararası sözleşmeler varsa, hukuk varsa o taş ocağı orada faaliyet gösteremez."
"MAHKEMEYE GÜVENMİYORUM"
"Mahkemeye güvenmiyor musunuz" sorusuna ise Okumuşoğlu, "Güvenmiyorum ne yazık ki. Çünkü ilk defa ben hayatımda bir bilirkişi raporu verildikten sonra üç buçuk ay kadar bekleyip bu arada idarelerin, o kök bilirkişi raporundaki eksikleri gidermesi için onlara süre tanımayı, arkasından o raporlar geldikten sonra 'Ey bilirkişi, sen böyle demiştin ama bu gelen, hazırlatan raporlara bakarak bir kez daha değerlendir, sübjektif birtakım değerlendirmelerin var, onları da kesinleştir' diyen bir mahkeme görmedim. Mahkeme bilirkişiye teknik ve uzmanlık isteyen bir alanı olduğu için gider. Bilirkişilerden, onların uzmanlıklarından yararlanmak için gider. Bir mahkeme kalkıp teknik ve uzmanlık isteyen bir alanda burası eksik kalmış, burası sübjektif olmuş gibi bir değerlendirme yapamaz" dedi.
"BEŞ TANE BİLİM İNSANI TARAFINDAN HAZIRLANMIŞ BİR RAPOR, KIRK ELLİ SAYFALIK BİR RAPOR, MAHKEME BU RAPORU BEĞENMİYOR"
Avukat İbrahim Demirci ise şunları söyledi:
"Mahkemede hakim, kendi mesleki bilgisi dışındaki sorunlarla ilgili bilirkişi atamak zorundadır. Konu ağaç ise bir ziraatçı atar onunla ilgili bir uzman görüşü almak zorundadır. Uzman görüşü alındıktan sonra mahkeme, inisiyatif kullanıp hayır senin görüşün yanlıştır, senin görüşün sübjektiftir, senin görüşün nesnel değil deme lüksüne sahip değil. Burada mahkemenin önüne bir bilirkişi raporu konuluyor, beş tane bilim insanı tarafından hazırlanmış bir rapor, teferruatlı kırk elli sayfalık bir rapor, mahkeme bu raporu beğenmiyor. Mahkemeye tarafsızlığınızı ve bağımsızlığınızı yitirdiklerini söyledik verdikleri kararlar itibarıyla. Çok büyük bir yıkım var İkizdere'de. Bu yıkımı bir an önce durdurmaları gerekiyordu çünkü hukuka aykırı bir durum var ortada telafisi imkansız olan zararlar ortaya çıkıyor. Burada esas temelli olan şey yürütmeyi durdurma kararı verilmesidir ama vermedi. Vermediği gibi üç ay bekletti üç ay sürecinde davalı idare ve Cengiz alicengiz oyunlarıyla raporlar hazırladılar o raporları mahkemeye sundular mahkeme o yazıları gördü bunları tekrar bilirkişiye göndereyim bilirkişi bunları da değerlendirsin bana bir rapor versin dedi, zaten süreç de öyle işledi. Ek bilirkişi raporunda önceki verdikleri raporu inkar edip döndüler, mahkemenin ret gerekçesini oluşturabilmek için. Dolayısıyla mahkeme tarafsız değildir, bağımsız değildir. Birilerinin davranışıyla o karar veriliyor."
"PROJE TANITIM DOSYASINDAKİ EKSİK TAAHHÜTLERE DAHİ UYMAYAN BİR SÜREÇ İŞLETİLİYOR. ÇÜNKÜ O TAAHHÜTLERE UYSALAR İSTEDİKLERİ KARI ELDE EDEMEZLER"
Avukat Hülya Yıldırım da "Mahkeme heyetine olan eleştirimiz şahısların kendi üzerinden bir eleştiri değil. Yürütmeyi durdurma kararını bu dosya açıldığı zaman verebileceği yeterli hukuki donelere sahipti, vermedi. Aradan bilirkişi raporu aldırdı sonra ek bilirkişi raporu aldırdı. Bu süreçte yürütmeyi durdurma kararı alması için çok sebebi vardı bunları saydık. Buna rağmen bu karar çıkmıyorsa bu kararda tarafsızlığınızı yitirdiğiniz duygusunun uyandığını belirttik heyetin reddine ilişkin bir süreçte işletmiştik ve burada bir sorumlulukları olduğunu, bunun bir çevre suçu olduğunu belirttik. Oradaki yıkımı herkes görüyor, sadece orada değil Türkiye'nin birçok yerinde ÇED raporlarını proje tanıtım dosyasındaki eksik taahhütlere dahi uymayan bir süreç işletiliyor. Çünkü o taahhütlere uysalar istedikleri karı elde edemezler. O yüzden böyle bir çevre yıkımı olmadığı iddiası doğru değil" dedi.
"BUGÜN HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE HUKUKU YARGILAYANLAR YARIN KENDİLERİNİN DE YARGILANACAKLARINI BİLMELERİ GEREKİYOR"
CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz konuyla ilgili, "Hukukun hukuku yargıladığı bir dönemi yaşıyoruz. Çevreyi ve yaşam alanlarını korumak için yapmış oldukları mücadelede her zaman yanlarındaydık bundan sonra da yanlarında olmaya devam edeceğiz. Bugün hukuksuz bir şekilde hukuku yargılayanlar yarın kendilerinin de yargılanacaklarını bilmeleri gerekiyor. Bugün burada bu insanları yargılayanlar yarın kendi yargılanmalarının önünü açıyorlar. Çünkü yaşam alanlarını savunmak ve korumak anayasal bir görevdir. İnsanları çevreyi savundukları için, anayasal görevlerini yerine getirdikleri için yargılayanlar yarın çevre hukukunun egemen olduğu, gerçek hukukun egemen olduğu bir sistemde kendileri yargılanacaktır. Bugün Çevre Bakanlığı'nda bulunan arkadaşlar hiçbir projeye imza atmasınlar. Çevreyi yağma ve talan edecek hiçbir projenin altına imza atmasınlar. Bunların hesabı yarın gerçek hukukun egemen olduğu zaman bu arkadaşlardan sorulacak" diye konuştu.
İHD Rize Temsilcisi Günay Karafazlı da "Kadınlarımızın direnişini destekliyorum. Gerçekten ilk günden beri oruçlu halleriyle bile direndiler saygı duyuyorum. Şu anda güneşin altında duruyoruz bir tane yeşilimiz yok bize gölge eden hiçbir şey yok. Yarın hiç gölge bulamayacağız bu çevre hepimizin, bu yaşam alanları hepimizin herkese bunu buradan duyurmak istiyorum lütfen el ele verelim ve birlikte hareket edelim" dedi.
EVLERİMİZDEN YERLERİMİZDEN DE VAZGEÇTİK BİZ ŞİMDİ CANIMIZI KURTARAMIYORUZ"
İkizdereli Ayşe Baş şunları söyledi:
"Bu kadar baskı yapıyorlar bize, bu kadar sorumsuzluk. Biz gene mücadeleye devam edeceğiz. Evlerimizden yerlerimizden de vazgeçtik biz şimdi canımızı kurtaramıyoruz. Öyle yerlerde yatıyoruz ki dinamit atılacak kaçmaya zaman bulamıyoruz taşlar düşüyor dağlardan başımıza. Üç kere kazadan Allah kurtardı bizi. Bizim orası hep kaza olan bir yer ama gel de anlat bunlara. Ben içeride dedim heyetin başkanına gel de gör bak bizi de izle, gördüm diyor ama sen benim yaşantımı gördün mü orada? Öyle yaşamak mı olur? Biz ölelim yeter ki orası açılsın diye mi istiyorsun dedim."
İkizdereli Meryem Baş da "Başkanın kendi çoluk çocuğu orada olsa aynı şeyi söyler miydi? Bizim yaşam alanımızı kısıtladılar. Tozdan dumandan boğazım halen daha ağrıyor, sesim kısıldı. Bize bu kadar zulmetmeye gerek var mıydı? Bizi mahvettiler, perişan ettiler sonuna kadar bir ağaç kalana kadar devam edeceğiz" dedi.
"BİZE GÖLGE ETMESİNLER BAŞKA İHSAN İSTEMİYORUZ"
CHP Rize Kadın Kolları Başkanı Nurdan Ardal ise "İkizdereli çevreci bir kadın olarak kadın arkadaşlarım, ablalarım ve kız kardeşlerime kadın dayanışmasını örgütleyebilmek için aslında bugün bende buradayım. Her şeyden önce çevreciyiz, kadınız. Kadın anaç zaten, Anadolu anaç insanlarız biz. Üreteniz biz, yaşatanız biz, doğaya katkı getireniz biz, hayatı sunan biziz. Bu süreçte de kadınlarımızın dayanışması müthiş bu süreci ayakta tuttular, Pervin'in Ayşe Abla'nın ve diğerlerinin hakkı ödenmez. Dediğim gibi bize gölge etmesinler başka ihsan istemiyoruz" diye konuştu.
"BİZE DEDELERİMİZDEN MİRAS KALDI ORASI"
İkizdereli bir vatandaş da "Bize dedelerimizden miras kaldı orası. Mademki satılıp para edilecekti dedelerimiz satıp yerdi orayı. Çoluğu çocuğuna miras bırakmazdı orayı. Ama mirası herhalde Cengiz'e bıraktılar. Bize bırakmadı. Eskince darphane olmuş. Bizim darphanemiz yok bizim vardı iki evimiz, iki taşımız, iki ağacımız. Onları da yıktı geçtiler. Bizi perişan ettiler" dedi.
İkizdereli bir başka vatandaş ise, "Biz çekiyoruz cefasını cengiz sürüyor sefasını. Biz taşların arasında tarla ediyoruz ki yemek yiyelim. Cengiz paraları şıp şıp alıyor, kamyonlarını dikmiş oraya bir depo yap bize dedik onu bile yapmıyor. Evde çamaşır, bulaşık makinalarımız hep tıkandı, şofbenlerimiz hep bozuldu bizim çektiğimiz cefayı kimse görmüyor" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Avukat Yakup Okumuşoğlu
Avukat İbrahim Demirci
Avukat Hülya Yıldırım
CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz
İHD Rize Temsilcisi Günay Karafazlı
CHP Rize Kadın Kolları Başkanı Nurdan Ardal
İkizdereli Ayşe Baş
İkizdereli Meryem Baş
İkizdereli bir vatandaş
İkizdereli bir vatandaş