Seçmen Tercihini Çözüm Süreci ve İstikrardan Yana Kullandı
Ağırlıklı iki parti arasında geçen seçim yarışına sahne olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde AK Parti'nin oy oranı kısmen yükselirken, BDP'nin oy oranında artış görüldü Parti yetkilileri seçim sonunda oluşan tabloyu analiz etmeye hazırlanırken, uzmanlar seçmenin çözüm sürecinden ve ülkenin istikrarından.
SEMA KAPLAN - Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 30 Mart 2014 Mahalli İdareler Seçiminde seçmen tercihini çözüm süreci ve ülkenin istikrarından yana kullandı.
Ağırlıklı iki parti arasında geçen seçim yarışına sahne olan bölgede AK Parti'nin oy oranı kısmen yükselirken, BDP'nin oy oranında büyük bir artış görüldü. Parti yetkilileri seçim sonunda oluşan tabloyu parti kurullarında analiz etmeye hazırlanırken, uzmanlar seçmenin çözüm sürecinden ve ülkenin istikrarından yana seçimini yaptığı, seçim sonucunda AK Parti'nin yaşananlar karşısında sergilediği duruşun da etkili olduğu görüşünde.
Dicle Üniversitesi (DÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan, AA muhabirine, seçimde bölgede BDP ve AK Parti'nin etkili olmasının çözüm sürecinin bundan sonra da başarılı olması yolunda önemli olduğunu ifade ederek, AK Parti'nin bölgede kaybettiği belediyeler olduğunu ancak oy oranında artış sağladığını, BDP'nin de kısmen bazı illerde oy kaybetmesine rağmen 3 ilde yeni belediyeler kazandığını belirtti.
- "İki parti Türkiye'de kazanan durumunda"
"Çözüm sürecinin aktörü olan iki parti aynı zamanda da bölge ve Türkiye'de kazanan durumunda. Çözüm sürecinin bundan sonra daha güçlü devam edeceği görülüyor" diyen Erkan, bu seçimlerin milletvekili seçimlerini anımsattığını kaydetti.
Erkan, başbakanın çözüm sürecinden önceki seçimlerde hizmet üzerinden seçim kampanyası yürütürken, bu seçimde ise Kürt sorununu barışçıl çözümü konusunda bir dil kullandığını, bu nedenle çözüm süreci, Kürt kimliğinin tanınması ve ekonomik hizmetler yönünden başbakanın elinin daha güçlü olduğunu vurgulayarak, "AK Parti'nin bölgedeki oy artışında çözüm süreci ve ekonomik faaliyetler etkili oldu" dedi.
"Başbakanın elini güçlendiren bir sonuç"
Erkan, seçimde BDP'nin bölgede bazı kentlerde belirleyici güç olduğunu ancak bölgede tek söz sahibi olmadığını da gösterdiğine dikkati çekerek, "Önemli olan çözüm sürecinin barışçıl yürümesidir. Yakın gelecekte böyle devam edecek gibi. Bu seçim Cumhurbaşkanlığı seçiminde bölgenin AK Partili bir aday veya Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığını destekleyebileceğini gösteriyor. Dolayısıyla bu seçim Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı için elini güçlendiren bir sonuç çıkardı" diye konuştu.
Erkan, güvenlik toplantısının illegal dinlenmesinin kimsenin savunamayacağı, tasvip edemeyeceği bir durum olduğunu anlatarak, "Bu daha önce çıkan kasetlerin de etkisini belli bir ölçüde etkisiz hale getirdi. AK Parti'nin oy artışında bir kaç puanda tapelerin de bir payı olduğunu düşünüyorum" dedi.
Hüda-Par'ın bundan sonra kalıcı olacak bir parti gibi görüldüğünü belirten Erkan, "Hüda-Par'ın geçmişindeki çizgiden gelip legal alanda siyaset yapan bir partiye dönüşmesi ve mecliste temsil edilmeyi hedeflemiş olması demokrasi açısından önemli bir kazanım" şeklinde konuştu.
"Çözüm sürecine yönelik çok güçlü bir destek var"
DÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun da seçim sonucunda seçmenin siyasetin, siyaset dışı yollarla dizayn edilmesine tepki gösterdiği ve çözüm sürecini desteklediğinin görüldüğünü söyledi.
"Seçim öncesinde bir takım kasetler, tapeler gündeme getirildi. Bunun sonucunda AK Parti hükümetinin yıkılacağına dair çeşitli söylemler oldu. Seçim sonucu oluşan tablo bunu boşa çıkardı. Bu seçim sonunda siyasetin ancak siyasi aktörler tarafından dizayn edileceğine dair bir irade ve çözüm sürecine yönelik çok güçlü bir destek var" ifadelerini kullanan Coşkun, şunları kaydetti:
"Seçimin gerçek galibi AK Parti. İktidara alternatif bir muhalefetin ortaya çıkmadığını da görüyoruz. CHP ve MHP açısından ciddi bir başarısızlık olduğu ortada. CHP ve MHP sadece sanal ortamdaki tapeler ve kasetler üzerinden bir muhalefet stratejisi izledi ancak bunun seçmen nezdinde bir karşılığı yok. BDP, hükmettiği alan bakımından genişleme göstererek belediye sayısını 8'den 11'e yükseltti. Belediye sayısında ciddi bir başarı var ama oy oranını yükseltme bakımından büyük bir başarı yok. Oy oranında beklenen artışı gösteremediler."
"Seçmen AK Parti'ye daha çok sarıldı"
Çözüm sürecinin AK Parti için etkili siyasi sonuçlar ürettiğini, insanların artık huzurlu bir ortamda yaşadığını, kimsenin evine ateş düşmediğini belirterek, bu tablonun bölgedeki AK Parti seçmenini tahkim eden bir sonuç ortaya çıkardığını dile getiren Coşkun, AK Parti'nin barış sürecinin mimarı olarak seçime girdiğini belirtti.
Coşkun, hükümet ve cemaat arasında yaşananların da BDP ve AK Parti arasında tercihte bulunacak bazı seçmenlerin AK Parti'ye yönelmesine sebebiyet verdiğini vurgulayarak, şunları dile getirdi:
"Seçmen bu süreçte hükümetin zayflayarak çıkması halinde çözüm sürecinin devam etmeyeceği düşüncesiyle AK Parti'ye daha çok sarıldı. Bu AK Parti'nin oylarını bir nevi konsolide ederken BDP'nin oylarının da beklendiği gibi artmamasına sebebiyet verdi. Ayrıca Kürt toplumunda cemaate hep kuşkuyla bakıldı. KCK operasyonları sırasında bu operasyonların cemaatin emniyet ve yargı içerisindeki mensupları tarafından gerçekleştirildiğine dair güçlü bir algı vardı. AK Parti ile cemaat arasında yaşananlar AK Parti tabanının daha fazla kenetlenmesini, kararsız seçmenin de AK Parti'ye oy vermesini sağladı."
Hüda-Par'ın seçime girmesinin siyasal açıdan normalleşme ile şeffaflık sağlaması bakımından önemli ve değerli olduğunu, ancak bu seçimde beklentilerini gerçekleştiremediklerini aktaran Coşkun, BDP ve HDP arasındaki ilişkinin bundan sonra nasıl gelişeceğine ilişkin, "HDP'nin BDP'nin oyunu artırma ya da onu Türkiyelileştirme açısından bir katkısının olmadığını gördük. Kişisel görüşüm BDP seçmeninin HDP projesini içselleştirmediği, benisemediği, kabul etmediğidir" dedi.
"Seçmen Türkiye'nin istikrarından yana tercihini yaptı"
Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi (IMPR) Danışmanı ve DÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu ise BDP'nin oylarında 2009 yılı seçimlerine göre düşüş, AK Parti'nin oylarında ise artış olduğunu belirtti.
Şeyhanlıoğlu, BDP'nin bu seçimde proje ve hizmet odaklı bir siyasetten ziyade kimlik siyaseti yaptığını, vatandaşın artık bunu benimsemediğini, BDP'nin iç hesaplaşmaya giderek, artık hizmet odaklı siyaset yapma ihtiyacını hissedeceğini kaydetti.
Çözüm sürecindeki ciddi ve samimi duruşu ile ekonomi politikalarının AK Parti'nin oylarını artırdığına işaret eden Şeyhanlıoğlu, "AK Parti cemaat kavgasında Kürt nüfusu AK Parti'yi destekledi. Kaset, tape, yolsuzluk iddialarına rağmen seçmen basiretli hareket ederek Türkiye'nin istikrarından yana tercihini yaptı. Kürt seçmenin bu desteği bu seçimde ciddi önem taşıyor" diye konuştu.
- "İnsanlar umudunu silahtan ziyade siyasete bağlamıştır"
AK Parti'ye yönelen oyların yüzde 50'sinin çözüm sürecinden dolayı ise ikinci nedenin ekonomik yatırımlar olduğuna işaret eden Şeyhanlıoğlu, hükümetin yaşananlar karşısında sergilediği duruşun ise önemli oranda sandığa yansıdığını vurguladı.
Başbakanın çözüm sürecindeki kararlılığını Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesut Barzani ile 38 yıl aradan sonra Şivan Perver'i Diyarbakır'a davet etmesi ile gösterdiğini anlatan Şeyhanlıoğlu, "Öcalan'ın da nevruz kutlamalarındaki, 'uluslararası vesayete, komplolara karşı barış sürecine destek verilmesi' yönündeki mesajı AK Parti'ye halkın teveccühünü artıran bir faktör oldu" dedi.
"AK Parti'nin cemaate karşı sergilediği duruş Kürtlerin AK Parti'yi tercih etmesinde önemli rol oynadı" diyen Şeyhanlıoğlu, şunları dile getirdi:
"İnsanlar umudunu silahtan ziyade siyasete bağlamıştır. AK Parti barış süreci adına çok önemli tarihi bir geçiti yerel seçim köprüsü ile aşmış oldu. Bu, Türkiye'nin hem iç siyasal yapısını hem de dış uluslararası siyasal duruşunu sağlama alacaktır." - Diyarbakır