Haberler

Şeyh Abdurrahman Aktepe Düzenlenen Panelle Anıldı

Güncelleme:
Abone Ol

Çınar Belediyesi, "Aktepe'nin Kürt Kültüründeki Bilimsel, Tasavvufî ve Edebi Yeri ve Önemi" konulu düzenledi.

Diyarbakır'ın Çınar İlçe Belediyesi ve KURDÎ DER; Şeyh Abdurrahman Aktepeyî anma etkinlikleri kapsamında "Aktepe'nin Kürt Kültüründeki Bilimsel, Tasavvufî ve Edebi Yeri ve Önemi" konulu düzenledi.


Çınar Belediyes, KURDÎ DER; Şeyh Abdurranman Aktepeyî anma etkinlikleri kapsamında bir panel düzenledi. "Aktepe'nin Kürt Kültüründeki Bilimsel, Tasavvufî ve Edebi Yeri ve Önemi" konulu panelde, Şeyh Abdurrahman Aktepe'nin geride bıraktığı 13 eseri ve Kürtçe bıraktığı eserleri ele alındı. Çınar Belediyesi Konferans Salonu'nda yapılan panelin açılış konuşmasını Çınar Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Cengiz yaptı. Moderatörlüğünü Gazeteci-Yazar Fehim Işık'ın yaptığı panelde Araştırmacı Kerem Serhatlı, "Kürt Vakıf, Medrese ve Tekkeleri", Yazar Azad Zal, "Şeyh Muhammed Can Aktepe ve Layla ile Mecnun", Doç. Dr. Abdurrahman Adak, "Kürt Edebiyatında Aktepe Ekolünün Yeri ve Özellikleri" konusunda birer sunum yaptı.


Şeyh Abdurrahman'ın anısına yapılan saygı duruşunun ardından panelin açılış konuşmasını yapan Çınar Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Cengiz, bölgede yaşanan çatışmalı süreçten dolayı yapacakları etkinliklerin kapsamını dar tutuklarını ifade etti. Cengiz, Gelecek yıl yapılacak anma etkinliklerini panel, seminer, sempozyum ve müzik dinletisi şeklinde bir haftayı kapsayacak şekilde genişleteceklerini söyledi.


'Klasik Kürt Edebiyatı'nın ulusal yönü çok güçlüdür'


Şeyh Abdurrahman Aktepe'nin Klasik Kürt Edebiyatı'nın önemli bir temsilcisi olduğunu vurgulayan Cengiz, "Klasik Kürt Edebiyat geleneğinde önemli yeri olan bu edebiyat akımının asıl şekillendiği mekanlar ise Kürt medreselerdir. Klasik Kürt Edebiyatı geleneği; Melayî Cizîrî, Melayê Batê, Feqiyê Teyrân, Ehmedê Xanî'nin en önemli temsilcisi olduğu, Şeyh Abdurrahman Aktepe'ye kadar uzanan bir gelenek. Bu geleneğin en önemli özelliği eserlerinde Kürtçeyi kullanmalarıdır. Devlet geleneğine sahip ulusların dilinin edebiyat alanında hakim olduğu bir dönemde, Kürtçeyi kullanmak; bu Kürt edebiyat geleneğinin ulusal yönünün çok güçlü olduğunun göstergesidir" diye konuştu.


'Kürt Edebiyatı ideolojik bir tutumla çarpıtılıyor'


Klasik Kürt Edebiyatı'nı irdeleyen Türk aydınlarının bu akımın temsilcilerinin Kürt yönünü örterek sadece "tasavvufi" boyutunu ele aldığını kaydeden Cengiz, "Bilindiği gibi Klasik Kürt Edebiyatı üzerinde çalışma yapan egemen ulus aydınları, genelde bu edebiyatı ideolojik bir tutumla ele alıp sadece "tasavvuf" boyutunu önplana alıp irdeliyor. Bunu kendi amaçları doğrultusunda güttükleri bir gaye ile yapıyorlar. Böyle yaparak hem tartışmayı kendi ideolojik zeminlerinde sürmesini sağlamaya çalışıyorlar hem de Kürtlerin yükselen taleplerinin beslendiği ulusal kaynaklarını çarpıtmak ve üstünü örtmek için ciddi gayretler içerisine girerler. Burada Kürt aydınlarına ciddi görevler düşmektedir. Klasik Kürt Edebiyatı'nın anlaşılmaması için gayretkeş olan bu "sömürge" aydınlarıyla mücadele etmede en önemli görev aydınlarımıza, entelektüellerimize düşmektedir" diye belirtti


'Egemen iki aydın tipi: şapkalı ve takkeli'


Kürt kültürü ve edebiyatını tahrip etmek için taban tabana zıt dünya görüşüne sahip olan kesim aleni bir uzlaşı içine girdiğinin altını çizen Cengiz, "Bu sömürge aydınlarının iki tipolojisi vardır: Takkeli ve şapkalı Dünya görüşü olarak bir birine zıt olan bu iki sömürge aydını tipi, söz konusu Kürtler olunca zimmi değil; aleni bir ittifak içine girerler. Biri Saidî Kurdî'nin eserlerini tahrip eder, diğeri ise Kürt Cemalî'yi "Keşanlı Ali Destan'ı" diye piyasaya sürer. Biri Rustemê Zal'i Fars yapar, Diğeri Selahaddin'i Arap yapmayla meşgul olur" ifadelerini kullandı.
Cengiz, Kürt kültür ve edebiyatına karşı izlenen tahripkar politikalara karşı Kürt aydınlarına mücadele çağrısı yaparak konuşmasını sonlandırdı.


'Aktepe Kürt Edebiyatında bir ekoldür'


Doç. Dr. Abdurrahman Adak, yaptığı sunumda, Aktepe'nin Kürt edebiyatında bir ekol olduğunu vurguladı. Kürt edebiyatının daha önce "mirlikler" etrafında geliştiğini ifade eden Adak, daha sonra Kürt edebiyatı medreselerde gelişmeye başladığını söyledi. "Aktepe Kürt edebiyatında bir ekoldur" diyen Adak, Aktepe'nin beli noktalarda Kürt edebiyatından ayrıldığını söyledi. Şeyh Abdurrahman Aktepe'nin ailesinden aynı dönemde 5 kişinin edebiyatla uğraştığını ve eserler bıraktığını ifade eden Adak, bu durumun hem edebiyat dünyası için hem de Kürt edebiyatında bir istisna olduğunu vurguladı. Şehy Abdurrahman Aktepe'nin Klasik tasavvuf edebiyatçılarından farklı olarak ehlibeyt inancını Sünni bir bakış açısıyla sahiplendiğini ve bunun üzerine eserler verdiğini ifade etti.


'Ulusal hareketler Aktepe ailesini etkisi altına almıştır'

Ardından Yazar Azad Zal, "Şeyh Muhammed Can Aktepe ve Layla ile Mecnun" sunum yaptı. Zal, uluslaşma süreci için üç önemli öğe bulunduğunu belirterek, "Bunlar: toprak, devamlılık ve maneviyattır. Şeyh Abdurrahman'ın babası Aktepe'ye yerleşirken bunların bilincinde olarak yerleşti" dedi.


Aktepe edebiyat geleneğinde Kürtçe'nin başat rol oynadığını ve bunun her daim canlı ve dinamik bir şekilde devam ettiğini kaydeden Zal, "Peki neden Aktepe'de Kürtçe bu kadar canlı ve dinamik bir şekilde varlığını sürdürdü? Çünkü bu dönemde uluslaşma hareketleri büyük ivme kazanmıştır. Bu dönem aileyi de etkisini altına almıştır" sözlerine yer verdi.


'Anadolu'daki ilk vakfın kurucu Kürtlerdir'


Panelde, "Kürt Vakıf, Medrese ve Tekkeleri" konusunda sunum yapan Araştırmacı Kerem Serhatlı, resmi tarihte ilk vakıfların Anadolu'da Türkler tarafından iddia edildiğini belirterek, bu bilginin doğru olmadığını ifade etti. Türkiye'de ilk vakfın 1048'de kurulduğunu belirten Serhatlı, "Peki 1048'de Anadolu'da Türkler var mıydı? Hayır. Türkler Anadolu'ya 1071'de geldi. Peki bu vakfı kim kurdu. Anadolu'da ilk Anadolu'da ilk vakıfların Kürtler tarafından kurulduğunu söyledi. O dönemde Anadolu'nun bir kısmında Mervani Kürt devletinin hakim olduğunu ifade eden Serhatlı Anadolu'daki ilk vakfın Mervanilerin hakim olduğu topraklarda kurulduğunu belirtti. Osmanlı döneminde kurulan ilk vakfın Elazığ'da kurulduğunu kaydeden Serhatlı, bu vakfın Kürt Mele Kendi tarafından kurulduğunu ve yazışmalarının Kürtçe yapıldığını ifade etti.


Panel, Şair Şêx Mizbahê Ferqînê Şeyh Abdurrahman Aktepe'nin şiir ve kasidelerinden bir dinleti sunmasıyla son buldu.

Kaynak: Temsilci / Yerel

Diyarbakır Yerel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title