Son dakika haberleri: Muğla'da Çimento Şirketinin Şikayet Ettiği Köylüler: "Yaşam Alanlarına Sahip Çıkmak Ne Zamandan Beri Suç?"
Son dakika haberler: Muğla’da kurulmak istenen çimento fabrikasının yetkilileri, iş makinelerinin önünü kestiği iddia edilen köylüler hakkında suç duyurusunda bulundu. Çevrecilerden yapılan açıklamada, "Havasına, suyuna, toprağına, bağına, bahçesine, zeytin ağacına, ormanına yani yaşam alanlarına sahip çıkmak ne zamandan beri suç olmuştur? Yaşam alanlarına sahip çıkmak en temel insan hakkıdır" denildi.
ESMA TURAN
Muğla'da kurulmak istenen çimento fabrikasının yetkilileri, iş makinelerinin önünü kestiği iddia edilen köylüler hakkında suç duyurusunda bulundu. Çevrecilerden yapılan açıklamada, "Havasına, suyuna, toprağına, bağına, bahçesine, zeytin ağacına, ormanına yani yaşam alanlarına sahip çıkmak ne zamandan beri suç olmuştur? Yaşam alanlarına sahip çıkmak en temel insan hakkıdır" denildi.
Muğla'nın Menteşe İlçesine bağlı Bayır Mahallesi ile Yatağan'a bağlı Deştin Mahallesi sınırlarında yapımına başlanan ve entegre çimento fabrikasına tepkiler sürüyor. Fabrikaya karşı bölge halkının hukuk mücadelesi ve 13 Nisan'da kurdukları çadırdaki direnişi de sürerken şirket, 9 Mayıs günü iş makinelerinin önünü kestiği ve bölgeye girişine izin vermediğini iddia ettiği köylülerden şikayetçi oldu. Bayır Jandarma Karakolu'ndan aranan 11 köylü dün ifade verdi.
"EN TEMEL İNSAN HAKKIMIZ"
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Meclisi, Deştin Çevre Platformu, Bayır Çevre Komitesi de köylüleri karakol önünde yalnız bırakmadı. Köylüler ifade verdikten sonra meydanda konuya ilişkin basın açıklaması yapıldı. Grup adına açıklamayı okuyan Haluk Özsoy şunları söyledi:
"Çimentocu firma yaşam alanlarına sahip çıkan köylüleri, çevrecileri, ekolojistleri, yeşilleri birer terörist gibi gösterip avukatları Aytaç Cenk Özen, Zülfiye İzbek, Ayşe Gizem Atabay (Özen Hukuk Bürosu) aracılığıyla Yatağan Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştur. 'Bir çevre eylemi yaptıkları iddiası ile müvekkiline ait inşaat sahası giden yolu araçları ile geçişe kapatarak, müvekkile ait şantiye sahasına geçecek araç ve insanları fiilen engellemiş ve geçişlerine izin vermemişlerdir' iddiasında bulunmuşlardır. Havasına, suyuna, toprağına, bağına, bahçesine, zeytin ağacına, ormanına yani yaşam alanlarına sahip çıkmak ne zamandan beri suç olmuştur? Yaşam alanlarına sahip çıkmak en temel insan hakkıdır.
"SAHİP ÇIKMA SUÇUNU HEP BERABER İŞLEDİK"
Şikayetçi avukatlar şikayete konu olan suçu işleyen şahısların isimlerini tam olarak tespit edilememiştir demektedirler. Buradan ihbarda bulunuyoruz bizler, MUÇEP Menteşe Meclisi, Deştin Çevre Platformu ve Bayır Çevre Komitesi üyelerinin tamamı olarak Çimento Yıkım Projesine karşıyız ve yaşam alanlarımıza sahip çıkma 'suçunu' hep birlikte işledik ve bu 'suçu' işlemeye devam edeceğiz.
"ÇED OLUMLU RAPORUNUZ SAHTEDİR"
Bizler de ocak ayından bu yana Çimento Yıkım Projesini gerçekleştirmek için var gücü ile uğraşan çimentocu şirket hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. ÇED olumlu raporunuz sahtedir iptal edilmesi için dava açtık. Bu davaya Menteşe Belediyesi de Muğla Büyükşehir Belediyesi de bizlerin yanında davacı olmuştur. İmar planları ve yapı ruhsatı bu sahte ÇED nedeniyle onaylanmıştır ama iptal olmaları çok uzak değildir. Şirketin faaliyeti anayasanın 56. Maddesi, zeytincilik kanunu, suların korunması konunu, tarım ve ormancılıkla ilgili birçok kanuna aykırıdır. Çimento Yıkım Projenizi bir an önce durdurun. Ormanı, zeytinlikleri, arıcılığımızı, bağımızı, bahçemizi, göledimizi, barajımızı, su kaynaklarımızı sahte ÇED'e dayalı izinlere yok edemezsiniz. Buna izin vermeyeceğiz.
"DİRENİŞ ÇADIRIMIZ YAŞAM ALANLARINA SAHİP ÇIKILMANIN GÜZEL BİR ÖRNEĞİ"
Bayır'da yaşayan ve 30 yıldır havasını, suyunu, toprağını korumak için çimento yıkım projelerine karşı mücadele etmekte olan Bekir Kaymak arkadaşımız çimentocu şirketin avukatları tarafından kendi zeytinlik alanında direniş çadırı kurulmasına izin verdiği için 'yasadışı eylemlerin lojistik üssü olarak kullandırmakla' suçlanarak hedef gösterilmiştir. Direniş çadırımız yasadışı eylemlerin lojistik üssü değil yasa dışı çimento yıkım projesinin önlenmesi için gece-gündüz yedi yirmi dört direnmenin, yaşam alanlarına sahip çıkılmanın güzel bir örneğidir.
"MUĞLA CENNET KALACAKTIR"
Eylemlerimiz nedeniyle çimentocular korkuyorlarsa korkmaya devam etsinler. Havasını, suyunu, toprağını zehirleyip yok edecek ve 12 köyü ve binlerce insanı yerinden yurdundan edip göç etmek zorunda bırakacak olan bu yıkım projesi nedeniyle binlerce insan zaten yıllardır kaygı içinde yaşamaktadır. Korkma ve kaygı duyma sırası onlarda. Buradan haykırıyoruz binlerce insanı mağdur edecek bu yıkım projesini sizlere yaptırtmayacağız. Çimentoya inat, yaşasın hayat. Destin çayı özgür akacak, Muğla cennet kalacaktır."
"YAPILMASINI İSTEMİYORUM"
Ali Turbalıoğlu, 9 Mayıs günü orada olmamasına rağmen isminin verildiğini belirterek, "Ben zaten o gün orada yoktum. Daha sonra avukatımız aracılığıyla haberim oldu. Orada bir eylem olduğunu söyleyip şikayette bulunmuşlar ama ben orada yoktum. Adımı da kimin verdiğini bilmiyorum. Ben Çimento Fabrikası'na başından beri karşıyım. Bu bölgede yaşayan, çiftçilik yapan biriyim. Burada içinde 13 tane maden arama ruhsatı olan fabrikanın buraya zarar vermeme imkanı var mı? O yüzden ben karşıyım, yapılmasını istemiyorum. Umarım yetkililer de sesimizi duyacaktır" diye konuştu.
Köylülerin avukatı Nuray Şahbudak ise, "Soyut beyanlarla ve haksız ispatlar temel amaca, bu mücadeleye gönül veren, destek veren ve hukuka aykırılığını haykıran vatandaşın sesini kısmak olan bu çimentocu şirketin, hukuk sürecinde kaybedeceği kesindir. Temel olan yaşam hakkıdır. Yaşam hakkının korunması amacıyla mücadele veren insanların sesi asla kısılamaz. Doğanın, yaşamın sesini kısmanız mümkün değildir" dedi.