Uzmanlar 15 Temmuz'u Bilimsel Olarak Neü'de Masaya Yatırdı
Uzmanlar 15 Temmuz'u bilimsel olarak NEÜ'de masaya yatırdıKONYA - Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıldönümünde önemli bir bilimsel etkinlik gerçekleştirildi.
Uzmanlar 15 Temmuz'u bilimsel olarak NEÜ'de masaya yatırdı
KONYA - Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıldönümünde önemli bir bilimsel etkinlik gerçekleştirildi.
Siyasal Bilgiler Fakültesi tarafından düzenlenen "15 Temmuz Öncesi ve Sonrası Analizi, Yaşananların Geleceğe Etkileri" konulu panele Konya Valisi Yakup Canbolat, Konya Milletvekili Uğur Kaleli, NEÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ve üyeleriyle, üniversitenin akademik ve idari personelinin yanından çok sayıda vatandaş katıldı.
Programın başında şehit yakını Mehmet Kiremitçi ve 15 Temmuz Gazisi Halil Şener'e plaket takdim edildi.
Moderatör Ekrem Kızıltaş, panelin başında yaptığı konuşmada; 15 Temmuz darbe girişiminin tarihte pek benzerine rastlanılmamış şekilde gerçekleştirildiğini söyleyerek, "Karınca incitmez zannettiğimiz, alnı secdeye değiyor dediğimiz insanların 15 Temmuz gecesi nasıl birer kanlı katile döndüğünü gördük. Kurbağa hikayesinden bilindiği üzere, kurbağayı kaynar suya atarsan sıçrar ve kaçar ama bulunduğu suyu ısıtmaya başlarsan haşlanana kadar farkında olmaz ve orayı terketmez. Muhtemelen bu örgüte mensup insanlar kurbağa misali haşlandılar" dedi.
Kızıltaş, "Tasavvuf yoluna giden insanlara verilen tavsiye şudur: 'Ardına takılacağın kişi, gözlerinin önünde havalanıp uçsa bile, sen onun uçmasına değil, o kişinin şer-i şerifine bak.' Bu FETÖ örgütüne mensup kişiler o kişinin şer-i şerifine bakmaksızın peşinden gittiler" şeklinde konuştu.
"Bizim çocuklarımız bize yabancılaştı"
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Alkan, 15 Temmuz'un diğer darbelere benzemediğini belirterek, askeri darbelerde ordunun özerk bir güç olarak sisteme müdahale ettiğini ama bu darbe teşebbüsünde ordunun dışında bir güç merkezinin söz konusu olduğunu söyledi.
Örgütün merkezinde yer alan eğitim kuruluşlarına değinen Alkan, "Parasız yatılı veya düşük ücretli yurt imkanı sunma bunlarda çok önemli. Bunlar bizim değerlerimizi seslendiriyor gibi gözüküyor ama bizim çocuklarımızı bizden alıp bize yabancılaştırıyor" dedi.
Osmanlıdan bu yana kullandığımız devşirme geleneğini hatırlatan Alkan, modernleşme dönemimizde yabancılaştırmacı devşirmecilik dediğimiz anlayışın bu ülkenin yerli insanı üzerinden gerçekleştirilmeye çalışıldığını söyledi. Enstitüler, yatılı okullar, yurt dışı bursları ile bu ülkenin insanlarının kendi değerlerine yabancılaştırılıp bürokratik kadroların özerk müdahalesiyle sosyal hayatı değiştiren ajanlara dönüştürüldüğünü ifade eden Alkan FETÖ'nün bu mekanizmayı çok iyi kullandığını belirtti.
"FETÖ ve mensupları Guru Grubuna bezniyor"
İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla ise 15 Temmuz darbesinin püskürtülmesinde siyasi direnişin, toplumsal direnişin, devlet içinden gelen asker ve polisin direnişinin ve medyanın önemli rol oynadığını ifade etti.
15 Temmuz'un Türkiye tarihinin en önemli olayı olmaya aday olduğunu kaydeden Yayla, bu hadisenin önemlilik bakımından 1776 Amerikan Devrimi ve 1789 Fransız Devrimi ile karşılaştırılabileceğini söyledi. FETÖ ve mensuplarını "Guru Grubu"na benzeten Atilla Yayla, "Guru gruplarında, insanlar bir çeşit çocukluk çağını yeniden yaşamaya başlıyorlar. Çocuğu ilkokuldan alıyorsunuz, hangi okula gideceğini belirliyor, imtihanları kazanmasını sağlıyorsunuz. Okulu bitirince, bir mesleğe sokuyorsunuz ve yükselmesini sağlıyorsunuz. Bu kişiyi evlendiriyorsunuz. Öyle bir kuşatıyorsunuz ki bütün ihtiyaçlarını guru grubu karşılıyor. Böyle bir kimsenin aklını tatile göndererek, guruya ölümüne bir bağlılık göstermesi şaşırtıcı değil" dedi.
Türkiye'de tekrar darbe yapmanın çok zor olduğunu dile getiren Yayla, halkın artık kan görmüş kurda döndüğünü, bundan sonraki bir darbede halkın çok daha büyük bir kararlılıkla sokağa çıkacağını vurguladı.
"Darbe girişiminin arkasında CIA var"
Konuşmasının başında 2008 yılında kaleme aldığı "ABD'nin Müslüman Savaşçıları" yazısından dolayı çok eleştiri aldığını hatırlatan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şahin, bu yazıda kastettiği kişilerin FETÖ mensubu olduklarını dile getirdi. Bu kişileri "Tipi bizden olup da çipi bizden olmayanlar" olarak nitelendirdiğini söyleyen Şahin, darbecilerin amaçlarına değindi. 15 Temmuz'da darbeyi yapanların amacının milli iradeyi gasp etmek olduğunu belirten Şahin: "Milli iradeyi halka vermek istemiyorlar. Siz seçin, biz yönetelim diyorlar. Ayrıca bu ülkenin kaynaklarını da bölgenin insanlarına vermek istemiyorlar" dedi.
Bu darbenin bir CIA darbesi olduğunu söyleyen Şahin, "Bu darbe, ABD'nin Türkiye'nin gittiği yolu kendi çıkarına ters gördüğü için kendi yetiştirdiği kişiler üzerinden yaptığı bir darbedir" dedi. Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkemizdeki bu darbe girişiminin Orta Doğu'daki darbelerden bir farkı var. Doğrudan işgal Anadolu topraklarında işlemiyor. Doğrudan işgale kalktığınızda bu topraklar o işgali geri kusuyor. Topraklarımızı doğrudan işgal edemeyeceklerini bildikleri için zihin işgali ile işgal etmeye kalktılar. Bunu da siyaset gibi geçici değil, kalıcı olan bürokraside var olarak yapmaya çalıştılar. 15 Temmuz gecesi vatan sevgisinin birçok örneğine şahit olduk. 'Ev kira ama vatan bizim' pankartından anlaşılacağı üzere bu halk bu toprakları kimseye vermez."
"FETÖ küresel bir proje"
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kudret Bülbül de FETÖ terör örgütünün en gizli ve en sinsi ihanet şebekesi olduğunu söyleyerek arkalarında küresel şer odaklarının bulunduğuna dikkat çekti. FETÖ'nün küresel bir proje olduğu belirten Bülbül, "Türkiye, medeniyetler tarihi açısından ötekisi olmayan bir medeniyettir. Varlığını bir öteki devlete borçlu olmayan bir ülkedir. Türkiye küresel şer odakları tarafından vesayetsiz bırakılmayacak bir ülkedir" dedi.
Bu konunun din adamları, psikologlar, siyaset bilimcileri, sosyologlar ve özellikle din adamları tarafından çok net bir şekilde ortaya konması gerektiğini ifade eden Bülbül, "Bu zehir nasıl çözülür? Bu zehrin panzehri nasıl üretilir? Bunlara net bir şekilde cevap veremediğimiz için FETÖ'den hala toplumsal bir kopuş yok. Bu, toplum olarak hepimizin vebalidir." şeklinde konuştu.
Program panelistlere ödül takdimi ve fotoğraf çekilmesinin ardından sona erdi.