Van'dan "Demokratikleşme Paketi"Ne Destek
Van'daki sivil toplum örgütü temsilcileri, TBMM'de kabul edilen "Demokratikleşme Paketi"nin ülkenin geleceği için önemli bir adım olduğunu belirtti VATBO Başkanı Toprak: "Ayrımcılık, düşünce ve inanca yönelik her türlü karşı tutum ve davranış artık bu kapsamda değerlendirilecek ve insanlar geçmişte yaşadıkları.
Van'daki sivil toplum örgütü temsilcileri, TBMM'de kabul edilen "Demokratikleşme Paketi"nin ülkenin geleceği için önemli bir adım olduğunu belirtti.
TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'na, Van'da faaliyet gösteren bazı sivil toplum örgütü temsilcilerinden destek geldi.
Van Ticaret Borsası (VATBO) Başkanı Selman Toprak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Demokratikleşme Paketi'nin kabul edilmesiyle ileri demokrasi yolunda önemli bir adım atıldığını vurgulayarak, meşruiyetin kaynağının sadece millet olması gerektiğini, millete sırtı dönük kanunların, uygulamaların daha fazla varlığını sürdürmesinin düşünülemeyeceğini söyledi.
Dünyanın hızlı bir dönüşüm yaşadığını, bu kapsamda Türkiye'nin de bazı tabularını yıkmak zorunda olduğunu anlatan Toprak, şunları kaydetti:
"Anadilde eğitim bir insanın en doğal hakkıdır. Farklı dil ve lehçelerde propaganda ve demokratik çerçevede kendini ifade etme serbestliğinin demokrasimize büyük katkılar sağlayacağını umuyorum. Düşünce ve yaşam özgürlüğünün bu pakette daha fazla önemsendiğini görmek bizi mutlu etti. Ayrıca literatürümüze yeni kazandırılan nefret suçları kavramı bugüne dek yaşam tarzlarına müdahale edilen, aşağılanan, ötekileştirilen, bireysel ibadetleri ve kamudan yararlanmaları engellenmeye çalışılan büyük bir kesimin derdine deva olacaktır. Ayrımcılık, düşünce ve inanca yönelik her türlü karşı tutum ve davranış artık bu kapsamda değerlendirilecek, insanlar geçmişte yaşadıkları acı deneyimleri bir daha yaşamayacak."
Özel okullarda Kürtçe eğitim verilmesinin serbest hale gelmesinin çözüm sürecine büyük katkı sağlayacağına inandığını anlatan Toprak, yerleşim yerlerinin eski isimlerinin iadesinin ise bölge için önemli bir değişim olduğunu dile getirdi.
Toprak, ileri demokrasi ve daha fazla özgürlük için toplumun beklentilerini karşılayan daha kapsamlı yasaların çıkmasını beklediklerine değinerek, "Yatırım, istihdam alanlarının açılması ve müreffeh bir seviyeye ulaşmak için toplum huzurunun, yasal güvencelerin, ekonomik büyümenin tam olması gerekiyor. İlk paketin halkımıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.
Van Baro Başkanı Murat Timur ise insanların, çözüm sürecinden ciddi beklentilerinin olduğunu, özgürlük ve adaletin gerçekleşeceği bir ülke hayal ettiğini bildirerek, Demokratikleşme Paketi'nin, beklentilerin büyüklüğü karşısında insanlarda hayal kırıklığı yaşatabileceğini savundu.
İnsanların beklentilerine karşılık siyasi iktidarın daha cesur adımlar atması gerektiğine işaret eden Timur, şöyle konuştu:
"Bu paketten anladığımız, özgürlüklerin genişletilmesi yönünde gıdım gıdım adımlar atılıyor. Siyasi partilerin zaten fiilen uygulamış olduğu işlerin, kanuni karşılığının olması yine olumludur. Bir ülkede eğer eşit koşullarda siyasal örgütlenme sağlanamıyorsa demokrasinin gereği yerine getirilmiyor diye düşünülebilir. Bu anlamda barajın yüzde 3'e düşürülmesi olumlu. Aslında bunun çok daha makul seviyeye, yüzde 1 veya tamamıyla kaldırılması çok iyi olurdu. Basın üzerinden çok fazla nefret suçu işlendi. Mesela Hrant Dink, Akın Birdal, son dönem içerisinde çok tartışılan türbanlı yurttaşa karşı yapılan saldırı, aslında nefret söyleminin bir sonucudur. Dolayısıyla bu tür saldırılarla karşılaşmamak için bunun yasal bir zemine oturtulması gerekiyordu. Bu anlamda içerik açısından uygulamada neler olacağını söylemek erken olur. Ama nefret söyleminin artık suç olarak düzenlemesinin olumlu olacağını düşünüyoruz."
Türkiye'nin, 1970'li yıllardan itibaren dillerle ilgili yasal engellerden dolayı korkularının olduğunu ve bu korkuların kısmen devam ettiğini öne süren Timur, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin artık korkularından vazgeçmesi gerekiyor. Bir dilin ülkeye hiçbir zaman zararı olmaz. O Türkiye'nin zenginliği, renkliliğidir. O zenginliği koruduğumuz sürece ülke gelişir. İşte köy isimleri yasaklandığı zaman bu ülkede gelişim adına bir şey beklemek doğru değil. Cumhuriyet döneminden beri farklı dil ve kültürlerin ülkeyi böleceği şeklinde yaratılan bir korkuyla bu ülke aslında demokratik değerlerinden tamamen uzaklaştırıldı. Bu anlamda artık her dil ve kültürün kendi ismiyle kendisini yaşatması yönünde yapılan her düzenleme önemli. Bu anlamda köy isimlerinin resmi statüde iade edilmiş olması önemlidir. Halk zaten kendi dilinde kullanıyordu. Bunun artık resmi olarak da verilmiş olması, ülkenin kendi korkularından yavaş yavaş vazgeçmesi anlamına da geliyor. Aslında yavaş yavaş kendi geçmişiyle de yüzleşmesi anlamına geliyor. Fakat anadil eğitiminin sadece özel okullarda verilmesi de halen korkuların devam ettiğini gösteriyor. İlk aşama için aslında olumlu ancak anadilde eğitimin devlet okullarında da sağlanmasının zamanı geldi diye düşünüyorum." - Van