Yörükler Geleneklerin Unutulmasından Şikayetçi Oldu
Aydın’ın Yenipazar İlçesi’nde bu yıl 10.’su gerçekleştirilen geleneksel Karaçakal Yörükleri Kaynaşma etkinliğinde Yörükler unutulan gelenekler ve kaybolan manevi değerlerden dert yandı.
Aydın'ın Yenipazar İlçesi'nde bu yıl 10.'su gerçekleştirilen geleneksel Karaçakal Yörükleri Kaynaşma etkinliğinde Yörükler unutulan gelenekler ve kaybolan manevi değerlerden dert yandı.
Gelişen teknoloji ve sahip olunan ekonomik imkanların milli ve manevi değerleri zedelemeye başladığını belirten Aydın Karaçakal Yörükleri Derneği Başkanı Duran Teke, şenlikte yaptığı konuşmada "Bizler buralarda yaşarken paramız yoktu fakirdik ama gönlümüz zengindi. Bir elin parmakları gibiydik. Kesemiz müşterekti, malımız ortaktı, çocuklarımız kardeşti, kadınlar hepimizin annesi, ablası, erkekler babası, amcası gençler de ağabeyi idi. Devir değişti, devran döndü paranın her şeyin önüne geçmesi ile fitne baş oldu." dedi.
Değişik illerden ve yurtdışından özel gelen misafirlerle birlikte binlerce Yörük torunun bir araya geldiği Yörük Şenliği'nde Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Aydın Valisi Erol Ayyıldız, Aydın Milletvekilleri Bülent Tezcan, Mehmet Erdem, Ali Gültekin Kılınç ve milletvekili adaylarının da katılım sağladığı etkinliğin açılışında konuşan Karaçakal Yörükleri Derneği Başkanı Duran Teke, hem Yörüklere hem de yetkililere önemli mesajlar verdi.
Halk arasındaki adı 93 Harbi olarak bilinen 1876 Osmanlı Rus savaşından sonra 6 oymak halinde devletin zorunlu iskan politikası doğrultusunda Karaçakal Yörüklerinin bugün Karaçakal Köyü tüzel kişiliği adı altında bulunan topraklara iskanlarına izin verildiğini belirten Başkan Duran Teke, "Onlar bir asır kıl çadırın içinde yediler, içtiler, misafir ağırladılar, dokuma dokudular, çocuk büyüttüler, düğün ettiler, cenazelerini kaldırdılar. Bizlere de: Komşuluğun, paylaşmanın, iyi geçinmenin, hoşgörünün, yardımlaşmanın, iş bitirmenin, toprağın yani çevrenin kıymet ve değerini atalarımızdan öğrendik. Bunun yanında insanın üç şeyinin elinin, gönlünün ve kapısının daima açık olması gerektiğinin, hepsinden önemlisi de vatana, millete sahip çıkmanın ne kadar değerli olduğunu bizlere öğrettiler. Bizler buralarda yaşarken paramız yoktu fakirdik ama gönlümüz zengindi. Bir elin parmakları gibiydik. Kesemiz müşterekti, malımız ortaktı, çocuklarımız kardeşti, kadınlar hepimizin annesi, ablası, erkekler babası, amcası gençler de ağabeyi idi. Devir değişti, devran döndü paranın her şeyin önüne geçmesi ile fitne baş oldu, keçilerimizi, koyunlarımızı, develerimizi sattık, çadırlarımızı yıktık, ikinci bir hayata geçtik, şehre göçtük. Bizler okulla tanıştık, annelerimiz elektriğe, şebeke suyuna kavuştu bisiklet, traktör, araba kullanmayı öğrendik ama bu arada yavaş yavaş birbirimize yabancılaştık, çözüldük kısacası cemaat olmaktan çıktık hırslarımızın peşine takıldık. Sonuçta ne olduğumuzu, nereden geldiğimizi unuttuk. Çocuklarımıza dedelerimizden devraldığımız kültür değerlerimizi öğretemedik. Öyle olunca da sütümüz kesildi, ayranımız ekşidi" " diyerek mutlu bir hayat için tüm Yörüklerin geleneklerini unutmamasını istedi. - AYDIN