Haberler

Dijital ulusların muasır iktisadi doktrini: blockchain

Adnan Ateş

Adnan Ateş

Gazeteci / Ekovizyon Dergi
15.08.2023 01:52

3 Ocak 2009'da Blockchain'in ilk halkası olan 'Genesis''i 'Enter' tuşuna basarak aktifleştiren Satoshi Nakamoto dünya finans otoritelerini tedirgin eden bir girişimi başlattı. O tarihten sonra tedavülde ki paraların üretimi ve dolaşımı tartışmaya açıldı.

Finans otoritelerinin 'Anarşist bir girişim' gibi nitelendirerek ötekileştirmeye ve yasadışı forma sokmaya çalıştığı bu girişimin sahip olduğu ağın düğümleri günden güne büyüdü. Para & finans otoriteler müdahale edemiyordu. Merkezi bir konumda olan herhangi bir hosting işletmesi değildi. Dünyanın her hangi bir yerinde aynı anda binlerce kopyaları olan bu verileri kontrol etmek oldukça çok zor idi. Binlerce dağınık noktadan bahsediyoruz. Bu ağın düğümleri ve verileri aynı anda binlerce bilgisayarda saklanabiliyordu. Bu ağda hizmet verenlere de 'Madenciler' (Mining) deniliyordu. Yani dijital kazıcılar.

İstanbul'da bir muhasebecinin ofisinde ki mining makinasında saklı olan bilginin aynısı Paris'in Pantin mahallesinde ikamet eden Senegal'li bir öğrencinin mining makinasında olabiliyor. İstanbul-Paris örneğinin binlercesini hayal edebilirsiniz. Bu korkunç ürkütücü ve kontrolü çok zor bir ağ. Hızla büyümeye devam ediyor.

Bu kazıcılar ürettikleri ve sisteme sağladıkları dijital güç kadar 'Kripto Para' kazanıyorlardı. İlk başlarda bir cep telefonunun CPU gücü bile yeterliyken sistem büyüdükçe daha güçlü maden (Mining) makinalarına ihtiyaç duyuldu. Günümüzde ise bu iş artık endüstriyel bir forma girdi ve artık bireysel olarak madencilik yapmak çok zorlaştı.

'Running Bitcoin'

Nakamoto, Cyberpunk adlı forum sitesinde sistemi anlatırken birçok eleştiri almış ve birçok kişi yapmaya çalıştığı işi nihayetinde ölçeklendiremeyeceği için girişimi hafife almışlardı. 2008'de makalesini yayınladıktan sonra eleştiriler artmış ve moral bozucu yorumlarda artış göstermişti. Nakamoto inandığı ve tekniğini bildiği sisteme start vermekte gecikmedi. 3 Ocak 2009'da zincirin ilk halkası olan 'Genesis'i aktif hale getirmişti. Tahminimce 10 Ocak tarihinde ilk test amaçlı Bitcoin'i Kriptoloji Uzmanı Hall Finney'in cüzdanına gönderdi. Finney'de Twitter hesabında 'Running Bitcoin' diye paylaşım yaparak bu transferi doğrulamakla kalmadı aynı zamanda destekledi.

'Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System (Bitcoin: Eşten-Eşe Elektronik Nakit Ödeme Sistemi)

Blockchain ve Bitcoin'in mucidi Satoshi Nakamoto'nun 3 Ocak 2009'da Bitcoin'i tedavüle sokmadan önce yani Kriptoloji Bilimcisi Hall Finney'e deneme maksatlı bir adet Bitcoin'i göndermeden aylar önce 2008'de yazdığı 'Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System (Bitcoin: Eşten-Eşe Elektronik Nakit Ödeme Sistemi) başlıklı makalesinde sistem hakkında yapılması muhtemel eleştirilere aslında cevap vermişti. Kripto endüstrisinde 'White Paper' denilen bir tür ön bilgilendirme metinleri bahse konu Kripto Para hakkında madenci ve en çokta kullanıcıyı bilgilendirme maksatlıydı. Sistem nasıl işler türünde bilgilerin olduğu bir tür 'Prospektüs' diyebiliriz.

Makaleden aylar sonra para tedavüle sokuldu ve eşsiz bir yapı olan 'Blockchain' ağı hızla büyüdü. Paranın üretimi ve dağıtımı artık 'Demokratikleşti' diyenler oldu. Para otoriteleri insanlığı sömürmek için Kriptoloji temelli dijital bir teknik buldular diyenlerde oldu. Bu tartışmalar halende devam ediyor.

O zamanlar bu tartışmalar şimdi ki gibi hararetli değildi. Ama yer yer yasaklamalarda yok değildi. Nepal'de bireysel Kripto borsacılık yapan biri tutuklanmış, kimi devletlerde yasak kararı almışlardı. Bitcoin'i itibarsızlaştırmak için birbirlerinden bağımsız ama adeta örgütlü bir şekilde kampanyalar yapılıyordu.

Kripto Para ilk başlarda yoksullar yararına idi

2017'nin Aralık ayında Bitcoin'in birim fiyatı 20.000 doları test edince yani grafikler 19.800 doları gösterince tartışma alevlenmişti. Tehlike büyümüş ve bazı otoriteler için strateji geliştirme zamanı da artık gelmişti. Yani yavaş yavaş pozisyon değişikliğine gittiler. Saf değiştirdiler. Kimisi açık açık kimisi de gizliden.

Şüphesiz Kripto Para ilk başlarda yoksullar yararına idi. Yoksullarda para üretip arada banka veya finans kuruluşları olmadan para göndermeleri için tasarlanmıştı. Bu paraya ilgi duymanın veya duymamanın temelinde aslında eğitim vardı. Bazı kitleler konunun 'Helal-Haram' tarafını tartıştılar. Halende tartışmaya devam ediyorlar. 2012'de Malezya merkezli İslami bir vakıf 'Blockchain' tabanlı 'Zekât ve 'Fitre' gibi ayni ve nakdi yardım toplamak için proje geliştirmişti. Çokta mantıklıydı. Kaybolmayan güvene dayalı veriler ve asla izi silinmeyecek bir data oluşturuyorlardı. Kimse datalara müdahale edemiyor ve her şey şeffaf.

İlk Kripto Para olan Bitcoin'in birim fiyatı tedavüle girerken 0.06 cent idi. Sonra 1 doları buldu. Sonra bu artış devam etti. 32 $'dan 2$'a indi. Bu o zamanlar çok eleştirildi. Oluşan güveni biraz sarstı. Ancak sonraki yıllarda da bu ani ve sert inişler sürekli yaşandı. Halende devam ediyor. Şöyle ki, 67.000 $ olan bu para güncel olarak son 2 yıldır 30.000 $'ın etrafında seyir ediyor. Birim fiyat ne kadar olursa olsun devletsiz ve devletlerin kontrolünde olmayan bir para çıkmıştı. Bu para/lar ile mal ve hizmetler satın alına biliniyor. Trampa ekonomisinden bugüne para son şeklini almıştı artık.

Wall Street'te ki boğa çok kızgın

Otoriteler paraya erişimi demokratikleştiren bu yapıya savaş açmakta gecikmediler. Onların 'İtibari Paralar'ı vardı. Bu parayı ve yapıyı itibarsızlaştırmaları gerekiyordu. Bin yıllardır finansal işler böyle dönüyordu. Wall Street'te ki boğa çok kızgındı.

Paraya erişimin demokratik olmaması için çabalayan otoriteler maalesef başarılı olamadılar. Bu sistemden ne kadar pay alırız ve Blockchain ağından yer almanın yollarını aradılar.

Genesis halkasının harekete geçmesiyle birlikte devletlerin üretip dağıttığı fiziki paraların varlığı da bu tartışmalara paralel olarak masaya yatırıldı. 'Senyoraj Hakkı' insanlar tarafından sorgulanmaya başlandı. Senyörlerin müdahale edemediği bir platforma 'Altına hücum' dönemine benzer bir dönem start aldı. Senyörler bu yeni teknolojiyi önce itibarsız göstermeye çalıştılar. Bazıları kontrollerinde ki bankalara 'Şu paradan biraz alın' talimatı vermeyi ihmal etmediler.

JP Morgan

Finans otoritelerinin spekülasyon ve itibarsızlaştırmaları hiç bitmedi. 2017'de bu parayı Hollanda 'Lale Balonu'na benzeten ABD ve dünyanın en büyük bankalarından JP Morgan, açıklamayı yaptığı günün akşamı 170 küsur adet Bitcoin'i dijital varlık olarak cüzdanına göndermeyi de ihmal etmemişti.

Kimisinin Ahmet Altan, çoğunluğun ve şahsımın da Halil Cibran'ın şiiri dediği 'Ey Kavmim' şiirinde ki şu satırlar gerçekleşmiş oldu: 'Ey Kavmim… Gündüz Magdelalı Maria'yı taşlarsın, gece ………' JP Morgan'nın yaptığı da tamda buydu. Söz konusu para olunca para otoritelerinden 'Ahlakçı' bir anlayış beklemek bence saflık. Bu sistemi yani Blockchain ve onun ürünü olan Kripto Paraya savunucularına çok eziyetler yapıldı bu otoriteler tarafından ama satın alıp dijital varlık kasalarına koymayı da ihmal etmiyorlardı.

Merkeziyetsiz ve güvenilir

Bu parayı çıkaran kişi ya da kişiler aslında sistemi bahse konu olan bu para (Bitcoin) için yapmamışlardı. Güvene dayalı bir veri ağı idi söz konusu olan. Adı da 'Blockchain' (Blokzincir). Bir tür hosting ama hosting sistemleri güvensiz yapılar oldukları için hosting tekniğinden daha güvenilir ve mükemmel bir ağdan bahsediyoruz: Blokchain! Her şey şeffaf, güvenilir, silinemiyor, delillerde yok edilemiyor, bilgi ve karar mekanizması bir gücün elinde değil. Yani Merkeziyetsiz. Her şeyi başkentten kontrol eden devletler için bu sistem kendi içerisinde çok tehditler barındırıyor gibi görünse de iktisadi faaliyetlerini bu sistem üzerinden yürüten şirket ve/veya devletlerin ne kadar kazançlı olalacaklarını tahmin bile edemezler. Neden mi? Bir lojistik şirketini düşünün. Limanda alınan konteynerin alıcıya gidene kadar ki sürecinin tahrif edilemeyen bir sistem ile yola çıkması. Evrakta kimse sahtekârlık yapamıyor. Şirket bundan kazançlı çıkıyor devlet vergisinin kontrol ve tahsilinde kazançlı çıkıyor. Şirketlere verdiği Navlun teşviğinin nereye nasıl harcandığını da izleyebiliyor. Hem de en şeffaf haliyle. İzlenmeyen ve ölçeklendirilmeyen her ticari hareket zarar verir.

İktisadi faaliyetlerini Blockchain üzerinde yapan veya yapacak olan şirket veya devletler gelecekte kendi mecralarında söz sahibi olacaklar. Diyeceksiniz ki 'Hosting' tüm bunları zaten yapabiliyor. Evet, yapabiliyor ama hosting üzerinde hareket eden ve barındırılan hiçbir bilgi güvende değil. Yıkılmayan Frewall henüz icat edilmedi. Hacker sitenize giriyor. Dökümanı alıyor kendi masaüstüne. Yazıyor yazacağını. Ctrl+S yapıp tekrar sitenize monte edebiliyor. Bunun farkına varamıyorsunuz. Hosting hizmeti veren çözüm ortağınızda fark etmiyor. Ama hali hazırda bu tür bir işlem Blockchain'da yapmak oldukça zor. Nakamoto, sistemi kurarken 'Double Spending'e fırsat vermedi. Engelledi. Giren veri doğrulanmışsa peşinden gelecek olan veri sahtedir. Ctrl+S ile iş bitmiyor. Zaten ticari faaliyetinizde dürüstseniz 'Blockchain' tam size göre. Devletler de yönetimlerinde şeffaf ve demokrasiyi amaçlıyorlarsa bu sistem zaten uygun. Delilleri karartmayı alışkanlık etmiş ve yönetimde demir yumruk olan devletler için bu sistem oldukça gereksiz.

e-dünya

Bir üniversite diploması düşünün. A ülkesinden C ülkesine giden bu diploma çok eziyetler çekiyor. Karşılıklı 2 dilli tercümeler, konsolosluk işlemleri gibi. Ama A ülkesinde ki üniversite ve C ülkesinde ki üniversitelerin Blockchain ağı üzerinde bu işlemleri yapmaları halinde tüm bunlara zaten hiç gerek kalmazdı. A ülkesinin kurumu C ülkesinin kurumuna güvenmek için bazı resmi belgelere ihtiyacı yok. Ortak mecra güvene dayalı eşsiz sistem var: Blockchain.Kimse kimseye güvenmek zorunda değil. Kimse kimse hakkında güvenli mi güvensiz mi sorgulama zahmetine girmiyor. Bu ağa katılan herkes güvenli olmak zorunda. Yoksa ağ güvensiz kişi veya şirketler için zaten uygun bir platform değil. Bu tür işlerde Blockchain Türkiye'de aktif olan bir tür e-devlet işlevi görecek diye tahmin ediyorum. Dünyayı birbirine bağlayacak olan bir e-dünya.

Blockchain bir bulut ise Kripto Paralarda yağmur damlalarıdır

Blockchain'i buluta benzetebiliriz. Bitcoin başta olmak üzere bilumum tüm Kripto Paraları da yağmura benzetirsek hiçte abartmış olmayız. Neden mi? Tüm Kripto Paralar bu ağ üzerinde hareket eder. Üretimi ve dağıtımı bu ağ sayesinde gerçekleşir. Veriler bu ağda saklanır. Free Wall'ları güçsüz olan hosting yapısıgibi dayanıksız, savunmasız ve güçsüz değildir. Evet, Blockchain sistemini ele geçirmenin hatta sistemi bitirmenin bir yolu var. Teknik olarak izahı çok basit olsa da teknik olarak gerçekleşmesi de mümkün değil. Toplam ağ gücünün yüzde 51'ine sahip olabilirseniz ve biraz değil çok kötü niyetliyseniz dükkân sizin. Devlet gücü bile olsa hiçbir devlet yanaşmaz. Çünkü Blockchain devletlerin ticari etkileşimlerini, hacimlerini, potansiyellerini, iktisadi pazar paylarını hayal edemeyecekleri kadar büyütecek mükemmel bir ağ. Bireyler içinde mükemmel kolaylıklar sağlayan bir ağ. Geleceğin dijital ulusu olmak isteyen uluslar için eşsiz iktisadi bir girişimcilik. Bu sektörün hem para tarafını hem de 'Blockchain'in faydalarından istifade etmesini bilen devletler geleceğe şekil veren devletler olacağı gözü ile bakılıyor. Dijitalin faydalarını daha ileriye taşımak isteyen devletler Blockchain ile sistemlerini mükemmel bir forma sokabilirler. Etik bir Kripto endüstrisine saygı duyan ve bu yapıdan varlık sürdürenlerin gelecekte söz sahibi olacakları muhtemeldir. Bireyler arasında hızla büyüyen, finans şirketlerinin de dâhil olduğu bir endüstriden bahsediyoruz. Bu karşı koymanın kimseye bir faydası olmayacak. İnternet ile ilk tanıştığımız yılları düşünelim? mIRC'ta sohbet odalarında gezinmek mi iyi yoksa bir domain alıp altını doldurmak mı?

title