Haberler

İstanbul’da ki kütüphaneler birçok insan için sosyal barınak oldu

Adnan Ateş

Adnan Ateş

Gazeteci / Ekovizyon Dergi
08.02.2025 05:48

Ekonomi bilimi, makro ve mikro düzeydeki analizlerle bireylerin ve toplumun refah seviyelerini inceler. Enflasyon oranları, faiz düzeyleri, işsizlik oranları ve kamu harcamaları gibi temel ekonomik göstergeler, ekonomik refahın ölçülmesinde kritik rol oynar. Ancak, ekonomik sıkıntıların bireysel yaşamlar üzerindeki etkisini anlamak için sadece bu rakamlara odaklanmak yetersizdir.

Bu yazımda, son dönemde büyüyen ekonomik krizle birlikte ortaya çıkan sosyal dayanışma mekanizmalarını ve yerel yönetimlerin bu konudaki rollerini ele almak istedim. Özellikle büyükşehirlerde gündeme gelen barınma ve gıdaya erişim sorunlarının, kamu hizmetlerinin fonksiyonlarını yeniden tanımladığını gözledim.

Dünya Bankası ve OECD gibi uluslararası kuruluşların raporları, 2024 yılı itibariyle Türkiye'deki enflasyon oranlarının yüksek seviyelerde seyrettiğini ortaya koymaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın verilerine göre, 2023 sonu itibariyle enflasyon oranı %64,77 seviyesine ulaşmıştı (TCMB, 2023). Bu durum, tüketici fiyatları endeksinin (TÜFE) özellikle gıda ve barınma alanlarında ciddi artışlar göstermesine de neden oldu.

Bununla birlikte, yükselen kiralar ve artan enerji maliyetleri nedeniyle, bireylerin özellikle kış aylarında ısınma ve barınma olanaklarına erişiminde önemli kısıtlamalar oluştuğunu da gözlemleye biliyoruz. Çok değil 2 yıl öncesine gitmemiz yeterli. OECD 2023 raporlarına göre, konut maliyetleri gelir seviyesine oranla tarihsel olarak en yüksek seviyelere ulaşmıştı ki durum halende devam etmektedir.

Kütüphanelerin yeni fonksiyonu: Sosyal barınak alanları

Yerel yönetimlerin sunduğu kamu hizmetleri, ekonomik daralma dönemlerinde sosyal dayanışma mekanizmaları olarak öne çıkmakta. İstanbul'daki belediyeler tarafından sunulan kütüphane hizmetleri, son yıllarda sadece bilgiye erişim merkezi olmaktan çıkarak, ekonomik zorluklarla mücadele eden bireyler için barınma ve sosyal destek noktaları haline geldi.

Soğukların bastırması ile birlikte özellikle evsizler ve evlerinde ısınma sorunu olan (doğalgazı, sobayı ya da elektrikli sobaları açamayanlar, evde ısıtılan tek odadan hariç soğuk odalarda çalışmak zorunda kalan öğrenciler) kişiler kütüphaneleri yaygın bir şekilde kullananlar olarak fark etmekte gecikmedim. Mola aralarında kendileri ile yaptığım sohbetlere kütüphanelerin ısıtma sorunları olmadığı için tercih edenlerin sayısı oldukça fazla.

Birde sokakta yaşayanlar var. Gün içerisinde kütüphaneleri kullanan bu insanlar öğle aralarında ve akşamüstü verilen çorba zamanlarına denk gelmek gibi bir çaba içerisinde olduklarını da fark ettim. Eline bir kitap alıp masada uyuyanlar veya kitabı alıp okuyanlar. Özellikle 24 saat açık olan kütüphaneler barındıkları ortamlarda ısınma sorunu yaşayanların en çok tercih ettikleri kütüphaneler. Belediyeler belki de farkında olmadan bir soruna çözüm getirmişler bilmiyorum ama metropoller de kütüphaneler soğukların bastırması ile sorun yaşayanlar için adeta bir barınak. Belediyelerin bu tür hizmet noktalarını arttırmaları ve hizmet kalitesini daha yükseklere çıkarmaları kesinlikle sosyal yaşama destek veren harika bir faaliyet olacağı kanaatindeyim. İstanbul'da ki ilçe belediyelerinin birçoğunun bu konuda yarış halinde olmaları güzel bir yerel hizmet. Daralan ekonomi ile birlikte sosyal politikaların geliştirilmesi ve alternatif projelerin geliştirilmesi kesinlikle gerekmektedir.

İstanbul'da şahit olduğum kütüphane ortamlarından örnekler verdim. Ama Anadolu'da birçok şehirde ve kasabada aynı durumun cereyan ettiğini de rahatlıkla söyleyebilirim. Hem hükümetin hem de muhalefetin yönetimin de ki belediyelerin sosyal politikalar geliştirmeleri ve yaşama dokunmaları çok anlamlıdır.

Geçmiş yıllarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, özellikle 24 saat açık olan kütüphanelerde gün içinde uzun süre vakit geçiren bireylerin oranı %30 artmıştı. Bu oranın 2025 itibarı ile yükseleceğini tahmin ediyorum. Bu bireylerin bir kısmını evinde ısınma sorunu yaşayan öğrenciler, düşük gelir grubuna mensup çalışanlar ve evsiz bireylerden oluşturmaktaydı

Yerel yönetimlerin sosyal politika alanındaki rolü

Yerel yönetimler, ekonomik kriz dönemlerinde kamu hizmetlerinin yeniden şekillendirilmesi konusunda kritik bir role sahipler. İBB'nin "Kent Lokantaları" projesi gibi uygulamalar, ekonomik dar boğazdan geçen bireylerin düşük maliyetle temel gıdaya erişmesini sağlayan önemli sosyal destek projeleri arasında yer almakta. Benzer şekilde, Fatih Belediyesi'nin özellikle cuma namazı sonrasında kütüphanelerde ikram ettiği sıcak yemek dağıtımı da toplumsal dayanışmanın bir göstergesi olarak dikkat çekmekte. Ayrıca, sosyal yardım programlarının sadece belirli gruplara değil, özellikle barınma ve ısınma sıkıntısı çeken kesimlere yönelik olarak genişletilmesi gerektiğine de inanıyorum. OECD ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) gibi uluslararası kuruluşlar, yerel yönetimlerin ekonomik daralma dönemlerinde sosyal politikaları etkin bir şekilde kullanmalarını da önermekte (UNDP).

Ekonomik kriz dönemlerinde kamu hizmetlerinin sosyal dayanışma mekanizmalarına dönüşmesi, yerel yönetimlerin adaptasyon yeteneğini göstermekte. İstanbul ve diğer metropoller de görülen kütüphane kullanımındaki artış, ekonomik dar boğazdan geçen bireylerin temel yaşam alanlarını yeniden şekillendirdiğini göstermekte.

Belediyelerin sosyal hizmet projelerini arttırması ve bunları ihtiyaç sahiplerine ulaştıracak mekanizmalar geliştirmesi artık kritik bir gereklilik haline geldi.

Kaynaklar:

• TCMB (2023). Türkiye Enflasyon Verileri.

• OECD (2023). Housing Affordability Report.

• UNDP (2023). Local Governance and Social Policy.

Adnan Ateş

title