Silvan’ın "sevgi" caddesi’ne ihtiyacı var
Adnan Ateş
Gazi Caddesi ve neredeyse Silvan'ın (Suriçi) tüm cadde ve sokakları 1200'lü yılların insan ve yük hayvanları trafiğine göre tasarlandığı için günümüzde oldukça yetersiz ve işlevsiz bir hale gelmiş durumda. Silvan çok yaşlı bir şehir. Şehir planı yüzyıllara dayanıyor. Artık radikal revizelere ihtiyacı var. Trafiğe dair problemlerin olduğu lokasyonlar için kentsel dönüşüm dâhil tüm planlar ele alınmalı. Kimi yerlerde çift yön park (Selahattin'i Eyyubi Cami önü ve karşısı) kimi yerlerde de tek yön parkların (Şeyh Halil Mezarlığı önü gibi) yapıldığı caddede ulaşım günün her saatinde problemli.
Eski Belediye Başkanı Fikret Kaya döneminde yapılan katlı otopark maalesef kimi 'Daimi Semt Pazarı' esnafı tarafından depo olarak kullanılıyor. Bu otopark hiçbir zaman işlevini yerine getirmedi. Sürücülerin tercih etmemesi ve gelip giden belediye yönetimlerinin zamanla otoparkı atıl duruma getirip ilgilenmemeleri dönemin ihtiyacına göre yapılan bu güzel hizmeti metruk bir bina haline getirdi.
Gazi caddesinde insan trafiğinin en yoğun olduğu lokasyon; PTT köşesi ile Selahattin'i Eyyubi Cami'sinin köşesine kadar olan alandır. Bu lokasyonda trafiği aksatan etkenlerden biri ve şehir dışından gelen 'Vergisiz' satış yapan satıcılar.
Zabıtaların asli görevlerinden biri de şehir trafiğini düzenlemek. Kayıt dışı satıcılara engel olmak ve kayıt içi satış yapan, mali yükleri oldukça fazla olan, kirasını veren esnafı korumak. Olması gereken medeni uygulamalar Silvan'da maalesef hiç bir zaman oluşmadı. Gazi Caddesi için Belediye ve Kaymakamlık radikal ve acil eylem planını devreye sokmalıdırlar. İlçe Trafik Komisyonunun vazifelerinden biri de 'Kendi görev alanına giren konularla ilgili yasal düzenlemeden kaynaklanan eksiklikleri belirlemek' Belediye zabıtalarının trafik ile ilgili görevleri nelerdir? 'Trafik zabıtalarının görevlerinden biri de, trafik hizmetlerini yürütmektir'
Gazi Caddesi dünyada çok örneği olan 'Sevgi Caddesi' konsepti ile dizayn edilebilir. Gün içerisinde yayaların hizmetinde olan bu caddeler mesai sonrası cadde üzerinde faal olan esnafların mal indirme veya yükleme yapmaları için tek yönlü olarak tekrar açılırlar ve cep parklar ile işlerin aksamaması için cadde esnaf için tekrar açılır.
Bu caddelerin bir diğer adları da 'Yaşayan caddeler'. Çocukların güvenli ve yasal bir şekilde oynamasına ve insan ölçeğinde sosyal etkileşimleri teşvik etmesine olanak tanıyan sosyal alanlar olarak da işlev görürler Yaşayan caddeler tüm yayaları dikkate alarak yaşlılara ve engellilere eşit erişim sağlar. Bu caddeler kısmen de olsa (lüzumu halinde tek yön) motorlu araçlar tarafından kullanılabilir: ancak tasarımları hem motorlu taşımacılığın hızını hem de hâkimiyetini azaltmayı amaçlandığını da unutmamak lazım.
Yaşayan caddeler insani yaşam alanları olarak kullanılmayı hedeflerler. Araç trafiği ile yayalar arasındaki sınırlamaları azaltmak, farklı ulaşım modlarını ayırmadan bütünleşik bir alan yaratırlar. Araç park yeri ayrıca belirlenmiş bölmelerle sınırlandırılabilir. Dünya'da bunun ilk örneği 1970'lerde Hollanda'da yapılıyor.
Yaşayan caddeler ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan sürdürülebilirdir. Hem sunulan farklı aktif ulaşım modları aracılığıyla halk sağlığını hem de tüm kullanıcılar için yaşanıla bilirliği artırarak sosyal eşitliği teşvik edebilirler. Yaşayan caddelerin tasarımları tüm kullanıcılara hizmet etmeyi amaçlamalıdır. Yayalar (ebeveyn gözetimi olmadan bile oynayan çocuklar dâhil) tüm caddeyi kullanabilir ve tam geçiş hakkına sahiptirler, ancak yayalar bir aracın geçmesini de engellememelidir. Yaşayan caddelerin hem başlangıçları hem de bitişleri işaretlenmeli. Yaşayan caddeler bu tasarımları ile açık hava AVM'leri görevi de görüyorlar. Esnaflar içinde oldukça elverişli caddeler olarak hizmet verirler.
Uygulamanın pratiği küçük yerleşim birimlerinde ve hele Silvan'da oldukça zor olduğu düşünülebilir ama her değişim ve dönüşüme karşı aykırı sesler ve münferit karşı çıkışlar her zaman olmuştur. Paris'te bulunan dünyanın 'Aşk Mabedi' olarak bilinen Eyfel Kulesi bir fuar zamanında Fransa çeliğinin gücünü dünyaya göstermek için Fransızlar tarafından yapıldığını ve daha sonra muhteşem bir yapı olduğu için kaldırılmadığını ve dönemin mahalle sakinlerinin bu yapıya karşı çıktıklarını, saçma bulduklarını ve o dönemde çok tartışmaların yaşandığını da hatırlatmakta fayda var.