Hak uğruna kenetlenmiş yüzbinler olarak dünyaya seslendik
Burcu Kösem
Bir asırı aşkın süredir devam eden haksızlıklarla dolu Filistin davasının 7 Ekim sonrasında adeta bir soykırıma evrilmesi, Batının sözde demokrasi ve insan hakları iddiasının temelden sarsılmasını da beraberinde getirdi.
Batının sözde insanlık değerlerinin kökten sarsılmasında ABD, başat aktördü
İnsan haklarının kurumlar ve devletler nezdinde temelden sarsılmasının en belirgin göstergesi Biden hükümetinin bunca masumun öldürülmesi için İsrail'e silah yardımı yapmasının yanı sıra kendi halkı tarafından bile destek görmeyen kriminal Netenyahu'nun ABD kongresine konuşmacı olarak davet edilmesiydi.
Burada Almanya başta olmak üzere Avrupa hükümetlerinin çoğunun bu soykırıma sessiz kalan tavrı, yine Avrupa halklarının ve İsrail yanlısı ABD hükümetine rağmen çeşitli aydın ve öğrenci gruplarının protestosuyla anlam kazanmıştı.
Rusya Ukrayna Savaşı nedeniyle savaş suçlusu ilan edilen Putin'e kıyasla açıkça bir soykırımı kongrede kavramsallaştırarak, kendine gerekçeler üretmeye çalışan kriminal bir başkanın suçlu ilan edilmesi ise G. Afrika ve Türkiye gibi ülkelerin zorlu çabalarının sonucunda olacaktı.
Masumun masuma zulmettiği bir dünyaya tanıklık ediyoruz….
Emperyal güçlerin en önemli silahı, yüzlerce yıldır zayıf kalmış toplumları birbirine kırdırarak, güç kazanmaktır. Ortadoğu'da bunca yıldır akan kanın Osmanlı'dan sonraki döneme denk gelmesi belki de bu durumu izah edecek en önemli göstergedir.
Türkiye, işte bu tarihi kodlardan hareketle her zaman ve her coğrafyada mazlumun ezilenin yanında olma tavrını göstermiştir ki; dün gerçekleştirilen organizasyon da tam bu hak arayışının bir parçasıydı diyebilirim.
Galata'da yüzbinlerin kenetlenmesi bir hak arayışıdır
Milli İrade Platformu çatısı altında bir araya gelen 400'e yakın sivil toplum kuruluşunun (STK) katılımıyla Filistin'de devam eden zulme karşı dünyaya mesaj vermek için 1 Ocak sabahı ikinci kez Türkiye'den çağrıda bulunuldu. Aile olarak bizim de parçası olmaktan gurur duyduğumuz bu eylem, bana göre kenetlenmiş önemli bir hak arayışı idi…
Türkiye Gençlik Vakfının (TÜGVA) öncülüğünde, "Dünyayı uyandırıyoruz", "Dün Ayasofya, bugün Emevi, yarın Aksa" ve "Bir güneş doğuyor" sloganlarıyla yapılan eylem için Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, Sultanahmet, Eminönü Yeni, Fatih ve Süleymaniye camilerinin önlerinde toplanan katılımcılar, kortejlerle Galata Köprüsü'ne yürüdü.
İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, "Kimse sanmasın ki dünyanın uyuduğu bu sabahta Müslümanlar da uyuyor. Gazze yalnız değil, Filistin kimsesiz değil, Suriye tek başına değil." dedi.
Bu söz esasında Türkiye'nin islam coğrafyasındaki birleştirici gücüne atıfta bulunması nedeniyle de çok önemlidir. Filistin ya da Suriye veyahut Miyanmar…
Çocuklara ve mazlumlara kalkan her elin karşısında bir kalkan olabilmek ise yine Hak'tan alınan güçle mümkün değil mi? Emperyalizme, Batının içi boşaltılmış insanlık değerlerine karşı durmak ancak dün sabah olduğu gibi kenetlenerek mümkün olacaktır. Ve dün yine gördük ki; haksızlığa Hak'tan aldığımız güçle karşılık vermek bizim kodlarımızda var… Aynen merhum Akif'in dizelerinde olduğu gibi zulmü alkışlayamaz ve zalimi asla sevemeyiz..
"Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu..."