Haberler

İyiliğin Örgütlü Gücü: Kızılay

Burcu Kösem

Burcu Kösem

KSM Medya CEO Türk Kızılay İstanbul İl Başkanı
18.02.2025 10:17

Hayatım boyunca birçok şeyin değiştiğine tanıklık ettim. Ama değişmeyen bir şey var ki, o da insanın insana olan ihtiyacıydı. Ben, Kızılay İstanbul İl Başkanı olarak yıllardır iyiliğin örgütlü gücüne şahitlik ediyorum. Kızılaycı olmak sadece bir unvan, bir görev değil; bu, kalpten gelen bir sorumluluk, vicdanın en saf haliyle hayata dokunmasıdır.

Kızılay'ın bir parçası olmak demek, yardıma ihtiyacı olan bir insana uzanan eli daha güçlü kılmak demektir. Afet zamanlarında, kriz anlarında, hatta gündelik hayatın akışında bile Kızılay, insanlığın en büyük değerlerinden birini yaşatıyor: Dayanışma. Ben de bu dayanışmanın bir neferi olarak, her gün yeniden iyiliğin içinde olmanın ne kadar kıymetli olduğunu görüyorum.

Bugün dünyanın dört bir yanında yaşanan savaşlar, doğal afetler ve ekonomik krizler, milyonlarca insanı yardıma muhtaç hale getiriyor. Kızılaycı olmak, bir çocuğun aç kalmamasını sağlamak, bir hastaya şifa olacak kanı temin etmek ya da afetzedelere umut olmak demek. Kendi ellerinizle bir insanın hayatına dokunabilmek, tarifsiz bir duygu.

Akılcı Bir Tercih: Kızılaycı Olmak

İyilik sadece duygusal bir mesele değil, aynı zamanda akılcı bir tercihtir. Kriz anlarında etkili ve sistemli bir müdahale için büyük bir organizasyonun parçası olmak gerekir. Bireysel olarak yapabileceklerimiz sınırlıdır, ancak Kızılay çatısı altında birlikte hareket ettiğimizde, gerçek bir fark yaratabiliriz. İşte bu yüzden Kızılaycı olmak, yalnızca yardımseverlik değil, aynı zamanda bilinçli bir tercih, bir insanlık görevidir.

Ben Kızılaycı olduğumda şunu anladım: Yalnızca maddi yardımlar değil, bir insana zaman ayırmak, bir afetzedenin elini sıkmak, bir çocuğun yüzüne tebessüm olmak da büyük bir iyiliktir. Ve bu iyiliği yaşamak, insanın ruhunu besleyen en değerli şeylerden biridir.

Duygusal Bir Sorumluluk: İnsanı İnsana Emanet Bırakmak

Bir gün hepimiz yardıma muhtaç hale gelebiliriz. Belki bir afetin ortasında kalacağız, belki bir yakınımız için acil kana ihtiyaç duyacağız ya da ekonomik zorluklarla mücadele etmek zorunda olacağız. İşte o an, Kızılay'ın varlığına duyduğumuz güvenin ne kadar kıymetli olduğunu anlayacağız.

Ancak bu güvenin daim olabilmesi, bizim çabalarımıza bağlı. Kızılaycı olmak, gelecekte ihtiyacımız olduğunda da yardım kapısının açık kalmasını sağlamak demek. Kendi elimizle bu iyilik hareketini büyütmek, insanlığa olan borcumuzun bir parçası diye düşünüyorum.

Kızılay, Ortak Bir Vicdan Hareketi

Benim için Kızılay, sadece bir kurum değil, bir yaşam biçimi. Yardımlaşmanın dini, dili, ırkı yoktur. Kimimiz için Kızılay, inancımızın bir gereği, kimimiz için ise, insan olmanın en temel sorumluluğudur. Ancak hepimiz için ortak olan bir şey var: İyiliğin tarafında olmak.

Bugün Kızılaycı olmak, yarına daha güvenle bakmamızı sağlar. Bugün başkalarına yardım eli uzatmak, bir gün biz de ihtiyaç duyduğumuzda bize uzanacak ellerin çoğalmasını sağlar. O yüzden Kızılaycı olmak sadece bir görev değil, bir yaşam biçimi olmalıdır. Çünkü Kızılay, insanın insana güvenini yaşatan, umutları çoğaltan ve dünyayı daha yaşanır hale getiren bir iyilik hareketidir.

Ben Kızılaycı olduğum için mutluyum, gururluyum. Ve size de söylüyorum:

Bugün değilse ne zaman?

Sen değilsen kim?

Haydi, iyiliği örgütleyen bu büyük aileye katılın. Çünkü iyilik, paylaştıkça çoğaldığı gibi dertlerimiz de ancak paylaştıkça azalacak…

title