Tanıştırayım, Üretime Güç Veren Kadın: HDA Power YK Başkanı Duygu Akdemirbey
Burcu Kösem
13 Aralık 2024 tarihinde Hilton İstanbul Maslak Otelinde benim de Kurucu Eş Başkanı olduğum Roots Kadın İnisiyatifi'nin Zamansız Kadınlar Ödül Törenini gerçekleştirdik. Kendisini iş dünyasında kanıtlamış, hepsi birbirinden değerli girişimci ve profesyonel iş kadınlarını ödüllendiğimiz bu törende, ödülleri de Sayın Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat ile takdim etmenin gururunu yaşadık.
Bu ödül töreninde özellikle bir girişimci kadın vardı ki; girişim yolculuğu çok dikkatimi çekmiş ve kendisine "Tek başınıza nasıl bu kadar güçlü bir şekilde ayakta kaldınız?" diye sormuştum. Ama günün yoğunluğu ve heyecanı ile detaylarını öğrenemediğim hikayesinin ayrıntılarını bu hafta sonu kendisinden dinlendim. Ve öğrendiklerimi daha fazla geciktirmeden sizlerle de paylaşmak istedim. Ödül töreninde yaptığı konuşma ile kadınlara yılmamaları konusunda gerçek bir rol model olan ve "Türkiye'de Üretime Güç Veren Kadın Ödülü"ne layık görülen HDA Grup Yönetim Kurulu Başkanı Duygu Akdemirbey ile röportajımızın detayları aşağıda. Hepinize keyifli okumalar diliyorum…
Burcu Kösem: Girişimci olmak, birikim ve cesaret ister. Özellikle de erkeklerin dünyasındaysanız bu daha da zorlu bir yolculuk halini alır.O yüzden öncelikli olarak sizi tanımak ve girişimci olma tercihinizin nasıl şekillendiği konusunda okuyucularımıza ışık tutmak isteriz.
Duygu Akdemirbey: Hayatımızda anlar vardır, ben buna doğru okuma anları diyorum. Benim yolculuğumda böyle bir "okuma anı" ile başladı. Bu yolculuğuma başlamadan önce aslında çok net değildim. Girişimci mi olmalıyım? Yoksa profesyonel hayata mı devam etmeliyim? Önümde seçim yapmam için iki yol bulunuyordu. Ya kendi işim için çalışacak, inanacak, sabredecek ve risk alacaktım ya da geleni okumayıp profesyonel hayatıma devam edecektim. İşte o yol ayrımına 2009'da girdim. Ve girişimci olmaya karar verdim. İlk işimi aldığım firma bir lityum hücre fabrikasıydı. Şu an hala onlarla çalışıyoruz ve Türkiye temsilcisiyiz. Tam 1.5 yıl hiç para kazanmadım. Bu dönemi bulunduğum pazarı araştırarak, sektörü öğrenerek geçirdim. Bu noktada galiba sağlam bir psikolojik alt yapıya ihtiyaç var. Çünkü etrafınızdaki herkes kazanmadan geçen aylar için sizin adınıza endişelenmeye başlıyor. Hatta günler geçtikçe ve somut bir şey görmedikçe (karlılık) inancınızı kırıp bu yolculuktan vazgeçmenizi ve profesyonel olarak çalışmanız gerektiğini herkes tek ses halinde haykırıyor adeta. Ben ise, o dönemde inancımı kırmaya çalışan, gideceğim yolun önüne bir şekilde şüphe düşüren kişilerle ilişkimi kestim. Tamamen yapmam gerekene odaklandım ve çok çalıştım.
Sorunuz, girişimci olmak birikim ve cesaret ister diye başlıyor. Kısaca söylemem gerekirse maddi bir birikimim yoktu ama cesaretim, inancım, yapacağım iş hakkında fikrim ve gelecek hayallerim vardı. Hep savunduğum şeyi tekrar ifade etmem gerekirse: Fikir, inanç ve cesaret birikimden daha önemlidir. Maddi birikiminiz var ama yapmak istediğiniz iş ile ilgili fikriniz ve yetkinliğiniz yoksa elinizde olan birikiminizi de kaybedersiniz. Dolayısıyla girişimci olmanın temeli birikim değil, fikir sahibi olmaktır.
Burcu Kösem: İlk iş yolculuğunuza hikayenizden de anladığımız kadarıyla lityum pil başta olmak üzere geniş bir ürün yelpazesinin tedarikçisi olarak HDA Enerji firmasıyla başlıyorsunuz. Firmanızın yaklaşık on beş yılda geldiği yeri, pazar payı ve ürün gamının çeşitlenmesi açısından değerlendirmenizi rica etsem.
Duygu Akdemirbey: Evet, doğru. Bizim faaliyet alanımızın temelini lityum pillerin bütün türevleri oluşturuyor. Primary yani şarj edilemeyen lityum pilden, NMC, Polimer, LFP silindirik, Prizmatik bütün pilleri kapsıyor. 15 yıl önce elektrik, su ve ısı sayacının içinde kullanılan pillerle şirketimizin temelleri atıldı. Sonrasında bu sayaçların içinde kullanılan elektronik ve elektromekanik parçalar ürün gamımıza eklendi. Lityum hücrelerin çok farklı endüstrilerde kullanılması ile de bugün bir çok endüstriye hizmet veren bir tedarik zincirimiz kurulmuş oldu. Bu tedarik zincirine sahip olan şirketimize bir yenisini 2020 yılında ikinci şirketimiz HDA Power'ı kurarak eklemiş olduk. HDA Power ile üretime girdik ve bu sayede lityum hücrelerden batarya paketlerine kadar geniş bir ürün yelpazesi sunabilen, müşterilerimizin ihtiyaçlarına daha hızlı ve etkili çözümler sunabilen bir grup olduk. Üretim kabiliyetimiz sayesinde farklı endüstrilere özel tasarlanmış çözümler geliştirme lezzetini de almış olduk. Üretim, kanınıza ucundan da olsa girince bırakamıyorsunuz. Açık söylemem gerekirse, sadece tedarik kısmında kalıp, Türkiye'de oluşan arza yanıt verseydim işim daha kolay ve daha az stresli olur ve belki de daha çok kazanırdım. Bildiğiniz gibi üretime her giren, girdiğine pişman oluyor ama çık üretimden deseniz çıkmak da istemiyor. Bende onlardan biriyim işte. Şirketinizi çok emek vererek tıpkı çocuğunuz gibi büyütüyorsunuz. O büyürken siz de onunla beraber düşüyor/kalkıyorsunuz ve genelde tekrar tekrar düşüyorsunuz. Ama nasıl çocuğunuzdan vazgeçemezseniz, üretimden ve bu üretimden doğan ürünlerinizden de vazgeçemiyorsunuz. İşte böyle böyle bugün, hem tedarikçi hem de üretici olarak, lityum pil sektöründe ve elektronik komponent alanında faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
Ve ben bu işi daha fazla nasıl geliştirir ve sadece kendim için değil ülkem için de katma değerli hale getirebilirim diye 7/24 düşünmeye devam ediyorum.
Burcu Kösem: Teknolojinin hızla gelişimi üretim biçimlerinin de dünya tarihine göre çok kısa sayılabilecek bir süreçte dönüşümünü beraberinde getirdi. Siz bu dönüşüme yönelik farkındalığı olup da aksiyon alabilen sayılı girişimlerden birisiniz. Dolayısıyla çeşitli raporlamalardan farklı olarak, okuyucularımıza saha tecrübenizi ve sektördeki mevcut dinamikleri aktarabilirsiniz. Dünyada ve ülkemizde yeni nesil enerji çözümleri alanında hangi rotalar izleniyor ve sektörünüzde önümüzdeki on yılın en çok öne çıkacak ürünü/ürünleri sizce neler olacak?
Duygu Akdemirbey: Şimdi bu sorunun cevabını bir üniversite ödevi gibi anlatmak içimden gelse ödev ruhuna girmeden anlatmaya çalışayım…
Hepimizin bildiği gibi yeni nesil enerji çözümleri, dünya genelinde sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği hedefleri doğrultusunda hızla gelişiyor. Bu dönüşümde, yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu, enerji depolama sistemlerinin artan önemi ve elektrikli hareket eden cihazların , (bakın araçların demiyorum)yaygınlaşması kritik rol oynuyor.
Ancak bu dönüşüm, maalesef her zaman gerekli standartların ve denetim mekanizmalarının etkin bir şekilde işletilmesiyle ilerlemiyor. Saha deneyimlerimize dayanarak söyleyebilirim ki, batarya paketlerinin ne kadar ciddi bir iş olduğu yeterince anlaşılamamış durumda. Sektörde, bu teknolojiyi uygun bilgi ve altyapıya sahip olmadan, hatta iptidai koşullarda üretmeye çalışan birçok girişim görüyoruz. Bu durum yalnızca üreticileri değil, aynı zamanda son kullanıcıları da ciddi risklerle karşı karşıya bırakıyor.
Kaliteli ve güvenilir bir üretim süreci için yetkin insan kaynağı ve nitelikli iş gücü kritik bir rol oynuyor. Ancak sektörün karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan biri de bu altyapının eksikliği. Teknolojinin yalnızca trendleri takip ederek gelir odaklı bir şekilde değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik, güvenlik ve kaliteyi merkeze alarak geliştirilmesi gerekiyor. Sektörün bu dönüşümü, yalnızca doğru teknik bilgiye sahip ekipler ve sıkı denetim mekanizmaları ile mümkün olabilir.
Öne çıkan sektörler ve ürünler açısından değerlendirdiğimde;yeni nesil enerji çözümlerinin önümüzdeki on yılda aşağıdaki alanlarda büyük bir ivme kazanacağını öngörüyorum:
Enerji Depolama Sistemleri (ESS): Yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli kullanılabilmesi için büyük ölçekli enerji depolama sistemleri vazgeçilmez hale geliyor.
Elektrikli Araçlar ve Şarj Altyapısı: Elektrikli araçların hızla yaygınlaşmasıyla birlikte hem araçlarda kullanılan bataryalar hem de şarj istasyonları kritik bir önem taşıyor.
Modüler ve Taşınabilir Enerji Çözümleri: Kullanıcıların esneklik talebi, taşınabilir enerji çözümlerine olan ilgiyi artırıyor.
İş Makineleri ve Aküleri: Lityum-iyon teknolojisi, iş makineleri için daha uzun ömürlü, güvenilir ve verimli akü çözümleri sunarak bu sektörde devrim yaratıyor. Özellikle forkliftler, otonom robotlar ve tarım makineleri gibi ekipmanlar da bu teknolojinin kullanımı hızla artıyor.
Geri Dönüşüm ve Döngüsel Ekonomi Ürünleri: Batarya geri dönüşümü ve atık yönetimi teknolojileri, sürdürülebilir enerji ekosisteminin önemli bir parçası olacak.
Tüm bu dönüşüm sürecinde, doğru altyapıyı oluşturmak, kalite standartlarını benimsemek ve sektörel bilinci artırmak en büyük sorumluluklarımız arasında yer alıyor. Bu hedeflere ulaşmak için yalnızca teknolojiyi geliştirmek değil, aynı zamanda onun güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını sağlamak da kritik önem taşıyor. Bu dinamik dönüşüm içerisinde, yalnızca teknolojik gelişmeleri takip etmek değil, aynı zamanda bu gelişim sürecine yön veren bir konumda olmak kritik. Saha tecrübemizle, sektörün nabzını tutarak, bu dönüşüme öncülük etmeyi hedefliyoruz.
Burcu Kösem: HDA Enerji'nin bir iştiraki olarak kurduğunuz HDA Power hakkında da konuşmak isteriz zira bu şirketle beraber sadece yeni nesil enerji tedarikçisi olmakla kalmıyor aynı zamanda faaliyetinizin bir tamamlayıcısı olarak enerji depolama süreçlerine de odaklanıyorsunuz. Bu iştiraki kurma nedeniniz ve önümüzdeki yıllarda bu faaliyet konusuna yönelik planlarınız nelerdir?
Duygu Akdemirbey: Aslında 2. sorunuzda siz sormadan cevabını da vermiş olmuştum. HDA Power'ı kurma nedenim, ithalatçı kimliğimin ile yaptığım işlerin yanı sıra, daha fazla değer üretmek, fayda yaratmak ve en önemlisi de istihdama katkı sağlayabilmekti.
İthalat yapmak zamanla bizi tembelliğe alıştıran, al/sat dışında bir şey düşündürmeyen ve de güçlü girişimcilik kaslarımı adeta körelten bir unsur haline geldi. Bu noktada bu kimlik beni rahatsız etmeye başladı. Anlatması zor ama işimi sadece ithalata konumladığımda yetersiz hissettim. İşte tam da bu yüzden üretime adım atmış olduk.Ancak üretim, daha önce de söylediğim gibi, çok meşakkatli ve sabır gerektiren bir süreç. Bir kere bulaştığınızda ise, çıkmak neredeyse imkânsız hale geliyor; çünkü ortaya çıkan ürünler, adeta sizin çocuklarınız gibi oluyor. O emeği verdiğinizde, asla geri çekilmek değil hep daha iyisini yapmak istiyorsunuz.
Bugün baktığımızda, Çin'in üretim kabiliyetleriyle dünyaya hükmetmeye başladığını görüyoruz. Bu, bize de bir yol haritası sunuyor: Üretebileceğimiz her şeyi üretmeliyiz. Sıktığımız en küçük vidaya kadar sahip çıkmalıyız. Evet, üretim girdilerimizin büyük bir kısmı ithal, bu gerçeği hepimiz biliyoruz. Ancak biz bu üretime mühendisliğimizi ekleyebiliriz, zekâmızla şekillendirebiliriz, emeğimizle işleyebiliriz. İşte bu anlayışla, HDA Power'ı bir tamamlayıcıdan çok daha fazlası olarak konumlandırıyoruz; yeni nesil enerji çözümleri ve enerji depolama sistemleri alanında sektörün öncülerinden biri olmak için çalışıyoruz.
Önümüzdeki yıllarda ise hedefimiz, üretimimizi hem derinleştirmek hem de çeşitlendirmek. İnovasyonla güçlenen ürünler geliştirmek, Türkiye'de ve dünyada bu alanda fark yaratmak için çalışmaya devam edeceğiz. Bu yolda, zorluklar bizi yıldırmıyor; aksine daha kararlı hale getiriyor. Çünkü inanıyoruz ki, gerçek dönüşüm, ancak üretimle mümkün.
Burcu Kösem: Şirketinizin web sitesinde hakkımda kısmında son derece samimi bir giriş yapmışsınız ve "Her zaman kendiniz olma cesaretine sahip olun ve en önemlisi sevdiğiniz şeyi yapın" sözüyle de bu kısmı noktalamışsınız. Öyleyse bu alanda girişimde bulunmak ya da faaliyet konusunu dönüştürmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? Pozitif ayrımcılık yaparak, bir de bunu kadınlara yönelik olarak özelleştirmek istersek, ne söylemek istersiniz?
Duygu Akdemirbey: Evet, web sitemizde bu sözü özellikle paylaşmak istedim çünkü hayatım boyunca hep bunun peşinden gittim. Kendiniz olma cesaretine sahip olmak ve sevdiğiniz şeyi yapmak sadece bir motto değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi. Bu, bazen zorlayıcı ve iniş çıkışlarla dolu bir yolculuk olabilir ama sonunda kendinizi gerçekten hissettiğinizde, verdiğiniz emeklerin karşılığını daha derin bir tatminle alıyorsunuz.
Bu alanda girişimde bulunmak ya da faaliyet konusunu dönüştürmek isteyenlere verebileceğim en önemli tavsiye şu: Hangi işi yapıyorsanız yapın, o işin gerçekten parçası olun, onu sahiplenin. Kendi işinize olan inancınız, sizi her zorluğun üstesinden gelmeye yetecek en büyük güç. Trendleri takip etmek ya da sadece kazanç odaklı düşünmek bir yere kadar götürür. Ama işi sahiplenmek, ona ruh katmak ve sürekli geliştirme tutkusu sizi kalıcı yapar.
Kadınlar için ayrıca şunu söylemek isterim: Cesur olun. Bu sektörde, kadın olarak var olmak ve kendinizi kabul ettirmek bazen çok daha zorlu olabilir. Ama kadın dokunduğu her şeyi güzelleştiren bir canlı türü…Yönetimde, üretimde, hatta stratejik karar alma süreçlerinde kadınların analitik düşünce yapıları ve yaratıcı çözüm yaklaşımlarıyla fark yarattığını hepimiz görüyoruz. Bu yüzden, yaptığınız iş de kadın olmanın getirdiği tüm güç ve zarafetinizi eklemekten çekinmeyin.
Kendi hikayemden öğrendiğim bir şey daha var. Bu farkındalığı ben acı tatlı tecrübelerle kazandım. Şöyle ki; Ben uzun süre destek istemedim, hep kendi başıma mücadele verdim. Hala da zaman zaman bu sebeple zorlandığımı hissediyorum. Dilim sürekli "ben" demeye gidiyor, çünkü yıllarca her şeyi tek başıma çözmeye çalıştım. Bunu yaparken belki güçlendim ama bir yandan da ne kadar yorulduğumu fark ettim.
Zamanla şunu anladım: "Biz" olmak, yalnız savaşmaktan çok daha anlamlı ve kıymetli. Bir ekip olmanın, bir topluluk içinde yer almanın, paylaştıkça büyümenin değerini öğreniyorum. Bu kolay bir öğrenme süreci değil, çünkü "ben" demek bazen içgüdüsel olarak geliyor, ama "biz" dediğinizde her şey daha gerçek, daha güçlü hale geliyor.
Hala bu geçişi yaparken kendimi zorladığım anlar oluyor ama "biz" olmanın sadece bir tercih değil, aynı zamanda bir gereklilik olduğunu görüyorum. Başarılar paylaşıldıkça çoğalıyor, zorluklar ise bölünüyor. Bunu ne kadar erken fark edersek hem bireysel hem de toplumsal olarak o kadar güçleniyoruz.
Belki bu anlamda hala yolun başındayım ama her gün "biz" olmayı biraz daha deneyimlemek, bu duyguyu içselleştirmek için çalışıyorum. Çünkü "biz" dediğinizde, yalnızca kendinizi değil, çevrenizdeki herkesi de büyütüyorsunuz. Ve anlamlı olan da bu.
Son olarak; Bir kadın olarak bu sektörde var olmanın sadece kendi yolculuğunuzu değil, sizden sonra gelenlerin yolunu da açtığını unutmayın. Birlikte büyümek, bir zincirin halkası olmak, kadın gücünün varlık gösterdiğimiz sektörlere yayılmasını sağlamak en büyük başarımız olacaktır. Sevdiğiniz işi yapın, cesur olun ve asla pes etmeyin. Çünkü en büyük dönüşüm, ilk adımı atmaktan geçiyor.