Haberler

Organize kaos günleri: "Sorma, durum Leyla!"

Burcu Yarapsanli Zayim

Burcu Yarapsanli Zayim

Uzman Klinik Psikolog Yazar / Mutlu Yaşam Psikolojik Danışmanlık Merkezi
04.10.2021 09:06

Bu aralar kimi görsem çatacak bir yer arıyor kendisine… Durum malum, herkeste kafalar karışık. Meslekten biliyorum ki kafa karışıklığı kararsız kalmak veya verdiğin kararın arkasında sağlam duramamaktan kaynaklanır. Ama ne ara karar almak, karar vermek bu kadar zor oldu? Orası da ayrı bir muamma.

Kararsızlık toplumda giderek artan bir durum olmaya başladı. Kimse karar vermeye neden olacak bir seçim yapmak istemiyor. Durum öyle bir hale geldi ki bugünlerde "Seçim yapmaktan korkmak" diye yeni bir psikolojik sendrom doğmak üzere... Seçemedikçe kararsız kalmak, kararsız kaldıkça hangisinin daha iyi olduğunu seçememek… Durum bundan ibaret. Tabii birde yanında üstüne kafa yormak zorunda kalınan bir dolu "Ya olursa…" diye başlayan şüpheleri de unutmamak gerek.

Düşünsenize kendiniz için bir seçim yapıyorsunuz, "Peki ya seçmediğiniz karar seçtiğiniz karardan daha iyiyse?" diye kendinizi yiyip duruyorsunuz.İşte bu aralar herkesin genel hali böyle.Şüpheci,güvensiz,ya kötüsü olursa hesaplamalarıyla kafa yoran bir psikolojide... Hiç kolay değil. Mesela bu kararsızlıklarla ilgili size gündemden de örnek verebilirim. İnsanlar iyi olmak için aşı olmaya yöneliyorlar. Bir bakmışlar ertesi gün sosyal medyada aşı zararlı mı diye tartışılıyor ya da bu aralar biraz kar elde edeyim diye parasını faize yatırıyor ama faiz sabit kalırken ertesi gün dolar fırlıyor. Sonra faizden çekip parasını dolara yatırıyor bu sefer de bitcoin paralar iyi kazandırmaya başlıyor. Bitcoine yöneliyor ve bir anda bitcoin düşmeye başlıyor. Neyse ben en iyisi parayı bir mala yatırayım da kendime bir mal edineyim diyor bir de ne görsün mal edinmek ateş pahası, para pul olmuş eriyor. Tabii bu sefer kafalar fena karışıyor.

"Akıllarda tek soru, var mı bu işin bir doğrusu?"

Bence yok. Çünkü kararın doğruluğu her gün sürekli değişiyor. Gerçekten tuhaf bir dönemde yaşıyoruz.Belli ki pandemiyle beraber başlayan bu yeni çağda her şey tam zıttıyla beraber ortaya çıkıyor.

Bu zıtlıkların arasında bize ne mi oluyor? Tahammüller azalıyor, sinirler bozuluyor ve booommmm!Duygusal patlamalar başlıyor… İçinizi karartmak istemem ama bugünlerde kimseye pek de iç açıcı şeyler olmuyor.

İnsanlar karar veremiyor diyorum ya işte karar veremedikçe de karar vermenin de kafa rahatlığını yaşayamıyor, kararının başarısını hissedemiyor ya da yanlış karar verdiyse bile kendisine yaşam dersi çıkaramıyor. Sonra tüm yaşam tecrübeleri denen şey karasızlık ya da verilen kararların "Tüh keşke öyle yapmasaydım!" diye bir dolu pişmanlıklarıyla hatırlanıyor. İnsanların cesareti kırılıyor. Böyle düşündükçe de birçok kişinin içinde hayattan hep kazık yemiş gibi hisler büyüyor. Bunlar yetmezmiş gibi bir de bu hislerin yarattığı içimizdeki ses hemen ceza hakimine dönüşüveriyor. Verdiğimiz kararlardan dolayı kendi iç sesimiz bizi yargılayıp oracıkta hemen infaz ediyor.

Peki neden?

Öteki seçimimizin bu seçimimizden daha iyi olacağını bilmenin tek yolu müneccim olmak mıydı?

Kolay mı bizim yönetemediğimiz değişken hesapları nokta atışı tutturmak?

Tabii ki de değil. Ama maalesef bugünkü şartlarda artık herkes tek kararla nokta atışı kazançlar elde etmek istiyor. Çünkü herkes kaybedecek çok şeyi olduğuna inanıyor. Para kazanmanın, mal edinmenin, çocuk okutmanın, hatta boş zaman yaratmanın giderek zorlaştığı bu hızlı hayat biçiminde 1 yanlış karar 3 doğru inancı silip götürüyor. Ortaya ne mi çıkıyor? Tam bir organize kaos...

Organize kaos demişken sizce bu iki kelime arasında da büyük bir karışıklık yok mu? Düzeni çağrıştıran organize olmak kelimesi ile karmaşayı çağrıştıran kaos birbiriyle nasıl yan yana gelebiliyor?

Hadi bunları da geçelim, peki bu kaosu kim organize ediyor?

Gelin bu organize kaosu bir de toplumun içinden görelim. Geçenlerde çarşıya çıkıp ekmek almaya fırın kuyruğuna girdiğimde herkes dalgın, kimse birbiriyle konuşmuyor ama herkesin göz, surat, mimik ayrı oynuyordu. İnsanların ağzı sussa da içinden hep bir şeyler konuştukları çok belliydi.Sonra içimden dedim ki…

"Baksana Burcu, herkes dalgın, herkesin kafa Leyla". Tam da kendi kendime öyle düşünürken arkadan duyduğum sesin sahibi bence daha da Leylaydı ? Ben Trakyalıyım ya bizim oralarda "h" harfini yutarak bağıran bir tonla "Aydar Abi! Cebimde son 20 lira var beya. Gel kupon yapalım. Bu afta angi takım maçı alır? Bilirsen bölüşürüz parayı." dedi.

Cümleleri anlamsal bütünlük olarak yan yana getirince ne Türkçem ne de dilbilgisi seviyem bunu anlamaya yetmedi. Şimdi sizinle bir analiz yapacak olursak adamın cebindeki son paranın 20 lira olduğunu anlayabiliyordum. Ama bu adam fazladan parası varmış gibi bu parayı şans oyununa yatırmak ve bu son şansının kaderini de dükkanının önünde çay içen esnaf Haydar abinin maç tahminine bırakmak istiyordu. Düşünsenize kendi şansınızı başkasının tahmin şansıyla yaratmak diye bir şey var. Yani sizin oynadığınız şans oyununda şansınızın dönmesi için Haydar ağabeyinin daha şanslı olması gerekiyor. Çok karışık değil mi? Neyse ki iyi olan haber ise Haydar ağabey "Yaaa git işine, sinir etme beni!" diye bağırdı da bizim vatandaş kupon yapmaya hazırlandığı son parasıyla kupon yapmak yerine fırından bir ekmek alıp evine götürmeyi akıl edebildi. Bence Haydar ağabeyinin de yaptığı ayrı bir kaostu.Düşünsenize biri sizi zengin olma hayallerine yatırım ortağı yapmaya kalkıyor ve siz onu dükkanın önünden kovuyorsunuz. Ne ilginç değil mi? Artık kimse kimsenin hayaline bile tahammül edemiyor. Halbuki ne yaptı bu adam? Evet belki boş konuştu ama güzel bir hayal konuştu. Belli ki bu adamın gönlü zengin, cüzdanı fakirdi. Zaten ayağını yorganına göre uzatmak fikri de böyle zamanlarda devreye girmeliydi.

Neyse en son ne diyorduk? Bu kaosu kim organize ediyor diye sormuştuk. Lafı çok uzatmadan söyleyeyim. Düşmanı uzakta aramamak lazım. Dönüp aynaya baktığımızda kaosu organize edenin kendimiz olduğunu göreceğiz. Hayatımızda zıtlığı ve karmaşayı bir arada organize edip sonra hayattaki tökezlemelerimizin neden başımıza geldiğini sorgulayarak kadere kızmak da bizim organize kaos yaratmamızı pekiştiren bir taraf olmalıydı. Çünkü bu işin bilimsel açıklamasında da insanların kafa karışıklığı yaşadığı zamanlarda "Neden olmadı?" sorusuna değil "Nasıl oldurabilirim?" sorusuna odaklanmaları gerektiği yazılıdır.

O yüzden siz siz olun kendi kaousunuzu kendiniz organize edip olanlar yüzünden başkasına çatıyorsanız aman dikkatli olun. Sizde de ''durum Leyla'' olabilir.

Kendinize ve ruhunuza iyi bakın. Organize kaostan çıktığınız, sakinlik ve dinginlik için hayatınızda daha fazla yer açtığınız bir haftanız olsun.

Görüşmek üzere…

title