Engelli karnesinde ikinci zayıf
Çiğdem Sidar Ceylan
Keşke bunu 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde yapsalarmış. Daha anlamlı olurdu.
Sanki diyorlar ki denetleyemedim, hakkınız istismar edilmesin diye bir çözüm bulamadım. Onun için hakkınızı elinizden almasam da kusura bakmayın ama kısıtlayıp daraltacağım.
Kasım 2024 yılında açıklanan bir istatistiğe göre 2024 yılında satılan 750 bin sıfır aracın yüzde 40'ı ÖTV muafiyetiyle satılmış.
Yani hükümet, satılan her on aracın dördünden Özel Tüketim Vergisi alamadı. Bu durum hükümetin cebine dokunmuş mu dokunmuş. Kimsenin buna itirazı yok.
Özetle her on kişiden 4'ü 1 milyon 600 bin liralık aracı yaklaşık olarak 900 liraya aldı. Tabi bu en üst limitten. Haliyle devlet her bir araçtan alacağı yaklaşık 700 bin liralık bir vergiden feragat etmiş diyebiliriz. Yeniden değerleme oranıyla, ÖTV'siz araç alımında limitlerin 2 milyon 247 bine çıkarılmasıyla, her bir ÖTV'siz araç satışındaki vergi kaybı bir milyonun üstüne çıktı.
2025 yılında da 2024 gibi aynı miktarda ÖTV muafiyetiyle araç satılacağını öngörürsek, her bir araçta ortalama 1 milyon liralık vergi kaybı üzerinden; 750 bin aracın yüzde 40 olan 300 bin aracın ÖTV'sinden feragat edilecek miktar, 300 milyar lira olur.
Uzunca bir süredir hükümetin, ÖTV'siz araç alımıyla ilgili yeni düzenleme arayışında olduğunu ve artık bu paradan feragat etmek istediğini biliyorduk.
Evet, haklılık payları var engelli bireylere ve şehit yakınlarına sağlanan ÖTV muafiyetli araç alım ayrıcalığı, istismar ediliyor mu ediliyor.
Kimi engelli olmadığı halde, hastanelerin sağlık kurullarını aldatarak, kimi de kurul yetkililerini yemleyerek, kimi de araç alma gücü olmayan engelli vatandaşın adına araç alarak ÖTV muafiyetini istismar ediyor. Bunu biliyoruz. Ve bundan ötürüdür ki her on araçtan 4'ü ÖTV muafiyetiyle satılıyordu.
Peki, sıkı bir denetleme ile bu istismarın önünde geçmek ve başkasının hakkını satanı ve/veya başkasının hakkına çökeni cezalandırmak çok mu zordu? Zormuş ki hükümet, istismarın önüne geçemeyenler, topyekûn engelli ve şehit yakınlarının haklarını elinden almasa da almış kadar oldu.
Engellinin, ÖTV'siz aracına 5 yıl olan cezasız satış engelini 10 yıla çıkardı. Bir diğeri alınabilecek araç çeşitliliğini yüzde 40 yerli üretim şartıyla azalttı. Alınabilecek araç seçenekleri iki elin parmaklarına kadar düştü.
Engelli bireylere ve ailelerine sağlanan bir ayrıcalık daha, ağzınla kuş tutma ya da deveye hendek atlatma derecesinde güçleştirildi.
Bunu daha önce, evde bakım ücretiyle de yapmışlıkları var. Daha önce engelli bireylerin gelir hesaplamasına katılmayan, gelir getirmese de ev, arsa, araba gibi varlıklar, ailenin gelir hesaplamasına dahil edilerek bir çok engelli ailesinin evde bakım ücretlerini kestiler.
Birdi iki oldu. Hükümet karnesine bir zayıf daha ekledi. Bu notu düzeltmeye çalışır mı çalışmaz mı? Bilemem belki de eskiden yaptığımız gibi karne de oynama yapmaya, notunu değiştirmeye çalışır. Kim bilir?
İşin daha garibi şu ki elinde bir gün sonra beş yıllık cezasız satış yasağı kalkacak aracı, kişi satsa bile, ÖTV muafiyetli aracını almak için sattığı aracı ilk aldığı tarih,n üzerinden 10 yıl geçmeden satın alamaz. Yani 5 yılı dolan, elindeki aracı satabilecek ama yenisini alabilmek için bir beş yıl daha yani toplamda 10 yıl geçmesini bekleyecek.
Hani herkesin, hukuk konusunda bilgiçlik taslayıp 'yasa geriye dönük işlemez' dediği husus var ya! Bu ya fos bir bilgiçlikte olduğumuzu ya da yasanın geriye dönük işletildiğini gösterir.
Ezcümle; hükümet dezavantajlı engelli grubunun ayrıcalığının istismar edilmesi önüne geçememiş. Uğradığı vergi kaybını, kısmen hak sahibinden hakkını mahrum ederek, telafi etmeye çalışmış dersek yanlış olmaz sanırım.
Bu konuda sivil toplum örgütlerinin, engelli vakıf ve derneklerinin, bir an evvel hükümeti yanlışından döndürmesi ve daha sağlıklı bir çözüme kavuşturmasını diliyorum.