Haberler

Müjdemi İsterim

Çiğdem Sidar Ceylan

Çiğdem Sidar Ceylan

10.01.2025 11:30

Cumhurbaşkanı Erdoğan, düşen doğurganlık oranının bir "varoluşsal tehdit" olduğunu söylediğinde ve 'en az 3 çocuk' çağrısının önemini yinelediğinde, 2024 yılının Mayıs ayındaydık.

Her ne kadar 20 yılı aşan Ak Parti hükümetleri döneminde nüfus planlama uygulamalarından vazgeçildiyse de 'en az 3 çocuk' çağrısı toplum nezdinde karşılık bulamamış, devlet vazgeçtiyse de ailelerin, nüfus planlamasından vazgeçmediğini TÜİK istatistikleriyle gördük.

Doğum istatistikleriyle, nüfusun kendini yenileme hızının altında kaldığı ve artık toplumun yaşlanmaya başladığı bariz ortaya çıkınca, Ekim 2024'te Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz düşüş nedenleri araştırılarak, doğurganlık hızının nasıl artırılabileceği ve neler yapılabileceğinin araştırılması için "Demografik Nüfus Yüksek Kurulu" oluşturulacağını açıklamıştı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş 2024 Temmuz'unda bir televizyon kanalına verdiği demeçte; martta TÜİK ile yaptıkları "Türkiye Yaşlı Profili" başlıklı araştırmaya vurgu yaparak; Türkiye'nin yaşlı nüfusunun son 5 yılda yüzde 21,4 arttığını belirtmişti. Ve talihsiz bir uyarıda bulunmuştu "20-25 sene sonra biz yeterince askere gönderecek genç bulamayacağız."

Kimse bu sözlerin ağırlığını ve yaklaşımın absürtlüğünü tartışmadı bile. Aslında bir nevi, hadi en az 3 asker mealinde sözlerdi bunlar. En az 3 çocuk, en az 3 asker çağrısına dönmüştü.

Takvimler 2024 Aralık ayının sonlarını gösterirken, Bakan Göktaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Varoluşsal bir tehdit, bir felaket' diye tanımladığı duruma bir daha dikkat çekerek; dünya genelinde ortalama 2,32 olan doğurganlık hızının, Türkiye'de 1,51'e gerilediğini ve 65 yaş üstü yaşlı nüfus oranımızın 10.2'yi geçtiğini söylemişti.

Bakan, işin ekonomik maliyetini de, genç nüfusun, yani çalışanların azaldığı, yaşlı nüfusun arttığı, yani daha az çalışanın, daha fazla emekliyi desteklemesi demek olduğunu söylüyordu. Yaşlı bakımına bağlı ihtiyaçların artması demek de "Sosyal hizmetler ve sağlık hizmetlerindeki bütçe ihtiyacının artması demek. Sosyal güvenlik sistemi dengesinde oluşacak sorunların yanı sıra, iş gücü piyasasında sıkıntılar yaşamak demek"

Özetle Bakan Göktaş'ın iki kaygısı; Silahlı Kuvvetlere yeterince asker doğuramayacağımız ve sayısı artan yaşlı ve emeklilerin, sosyal güvenlik sistemi dengesinde sorunlar oluşturacağı, temelinde ifade buluyor diyebilir miyiz?

Ama hepsini geçtim,her defasında Cumhurbaşkanının 'en az 3 çocuk' çağrısını hatırlatan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın kaç çocuğu var dersiniz. İki.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı, İçişleri Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı Sanayi Teknoloji Bakanı, Tarım Bakanı, Ticaret Bakanı 2'şer çocuk ve Savunma Bakanı 1 çocukla 'en az 3 çocuk' hedefinin gerisinde kalmış.

Heyecanla 13 Ocağı bekliyoruz. 2025 yılını 'Aile Yılı' ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatımıza dokunacak hangi müjdeleri verecek?

Aileyi güçlendirmenin, gençlere evlenme imkanı sağlamanın ve çocuk sahibi kılmanın ve toplumu yeniden, geçmişte övündüğümüz 'genç' sıfatına kavuşturmanın en temel çaresi nedir derseniz, ben de herkes gibi ekonomik yeterlilik derim.

Peki bu asgari ücret, bu memur ve emekli maaşı, bu enflasyon ve işsizlikle mümkün mü? Hiç sanmıyorum.

title