Haberler

İletişimde etiğin dini referansları

Doç. Dr. Abdurrahim Kaplan

Doç. Dr. Abdurrahim Kaplan

Akademisyen / Mardin Artuklu üniversitesi
02.11.2022 09:13

İletişim, duygu düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla aktarılmasıdır. İnsanlık kadar kadim bir geçmişe sahip iletişim yolları tarihin her döneminde farklılık göstermiştir. Geçmiş dönemlerde insanlar ateş, duman, posta güvercinleri, yaya ve atlı ulaklarla veya özel elçilerle birbirleriyle iletişime geçmiştir. Günümüzde ise insanlar televizyon, radyo, telefon, internet gibi araçlar kullanarak birbirleriyle iletişime geçmektedir. İnsanlar bu çağda artık bir tuşla iletişime geçmekte ve böylece kıtalararası mesafe ortadan kalkmaktadır.

İletişim kanallarının hızlı ve çeşitli olması birçok şeyi kolaylaştırmakla beraber birçok sorunu da ortaya çıkarmaktadır. Tarihin her döneminde kullanılan iletişim araçları kadar iletişimin sağlıklı, doğru, tarafsız ve nesnel yönü de insanlığı her daim ilgilendirmiştir. İnsan hayatının ahlakî temeller üzerine inşa edilmesini isteyen dinler, toplumda bir takım kural ve kaideler koymuş ve onlara uymayı zorunlu kılmıştır.

Toplumsal gelişmelerden haberdar olma hakkına sahip olan bireyler, maalesef çoğu zaman yanlış bilgilere maruz kalmakta bu sebeple hem kendilerine hem de çevrelerine zarar vermektedir. İletişimde etiği zorunlu kılan İslam dini, aktarılan haberin değerini doğru olma şartına bağlamış ayrıca haberi alan kişinin onu teyit edip araştırma şartını da koymuştur. İletişimde etiğin zorunlu kılınması yalan haber sebebiyle cereyan edebilecek birçok olumsuz hadisenin önlenmesini de sağlamıştır.

Kur'ân'ın bize haber verdiği dini gelen haberin teyit edilmeden uygulanmamasıdır. Aksi takdirde asılsız haberler beraberinde birçok felaketi getirecektir. Konuyla ilgili ayette "Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz" (Hucurât, 49/6). Ayette hakikatin açıklanması ve yalanın ayırt edilerek bilinmesi istenmektedir.

Ayetin nüzûl sebebine bakıldığında konudan birçok ders çıkarılması gerektiği daha net anlaşılacaktır. Bu ayet Velid b. Ukbe b. Ebi Muayt hakkında nazil olmuştur. Resûlullah(s.a.v) Velid b. Ukbe'yi Beni Mustalik'e "Musaddık" olarak göndermişti. Velid ile Beni Mustalik arasında kan davası vardı. Be¬ni Mustalik onun geleceğini işitince onu karşılamaya çıktı. Velid b. Ukbe onların bu halini işitince korktu ve geri dönerek şöyle söyledi: "O kavim beni öldürmeye kastetti ve zekâtlarını vermediler." Bunun üzerine Resûlullah(s.a.v) onlarla savaşmaya karar verdi. Tam bu esnada Beni Mustalik'den bir heyet çıkageldi.Resûlullah'a (s.a.v) şöyle dediler: "Ya Rasulâllah! Biz senin elçinin geldiğini duyunca ona ikramda bulunmak ve zekâtımızı vermek için onu karşılamaya çıktık." Resûlullah(s.a.v) onların bu sözünü şüpheyle karşıladı ve "Ya davranışınızdan vazgeçersiniz yahut bana canım gibi yakın ve sevgili olan bir adamı sizinle savaşması ve zürriyetlerinizi esir alması için gönderirim." deyip elini Hz. Ali'nin omuzuna vurdu. Bunun üzerine "Allah'ın ve Resûlünün öfkesinden yine Allah'a sığınırız." dediler. Bir rivayete göre de onlara Halid b. Velid gönderildi. Halid b. Velid onları birbirlerine teheccüd için nida ederken buldu. Zekâtlarını ona teslim ettiler. Halid b. Velid zekât mallarını alıp geri döndü. Ayetin sebebi nüzulünden de anlaşılacağı üzere Hz. Peygamber, Velid b. Ukbe'nin getirmiş olduğu yalan haber üzere karar verseydi dinden döndükleri söylenen Beni Mustalik kabilesi katledilecek ve böylece telafisi mümkün olmayan bir durum oluşacaktı.

Bütün bunlar göz önüne alındığında haberi ileten kişinin doğruluk, tarafsızlık, şeffaflık vasıflarına sahip olma gibi özellikleri taşıması ortaya çıkmaktadır. Aksi takdirde yalan, hile, düzenbazlık üzerine inşa edilerek aktarılan her haberin toplumsal çatışmaya, bireysel kırgınlık ve mağduriyetlere sebep olacağı unutulmamalıdır. Toplumu ilgilendiren her bilginin ahlakî değerler üzerine inşa edilerek aktarılması hem insanî hem de vicdanî bir görevdir.

Hoşça kalın..

Dostça kalın…

title