Haberler

Doğru enerji politikalarının ekonomik kalkınma için önemi

Prof. Dr. Serhat Yüksel

Prof. Dr. Serhat Yüksel

İstanbul Medipol Üniversitesi
28.12.2020 04:58

Enerji, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için gerekli olan bir husustur. Örnek olarak, ısınma ve aydınlanma gibi ihtiyaçların giderilebilmesi için enerji gerekmektedir. Dolayısıyla, yeterli miktarda enerjiye sahip olunmaması durumunda ülkedeki vatandaşların hayat kalitelerinin düşeceği ortadadır. Buna ek olarak, enerji, sanayi şirketlerinin de önemli bir hammaddesidir. Şirketler tarafından yapılacak üretimlerde önemli ölçüde enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Buradan anlaşılabileceği üzere, ülkedeki sürekli üretimin sağlanabilmesi için ihtiyaç duyulan enerjinin temin edilmesi gerekmektedir. Aksi durumda, yeterli hammadde sağlanamadığı için yatırımlarda azalma meydana gelecektir. Azalan yatırımların sonucunda, karlılıkları düşen şirketler maliyet azaltma tedbirleri kapsamında işçi çıkartacaktır. Bu durum da ülkedeki ekonomik kırılganlığın yükselmesine sebebiyet verecektir.

Özetle, enerji bir ülke için zaruri bir ihtiyaçtır. Diğer bir ifadeyle, ülkelerin bu ihtiyacı temin etmeme riskleri yoktur. Bu süreçte, kendi enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler diğerlerine kıyasla bir adım öndedir. Bu ülkeler, enerji ihtiyaçlarını kendi imkanları ile sağlayabilmektedir. Buna karşın, kendi enerji kaynaklarına sahip olmayan ülkeler ise ihtiyaç duydukları enerjiyi başka ülkelerden temin etmek zorundadır. Bu durum ise bazı riskler içermektedir. İlk olarak, yurt dışından enerji ithal edilmesi sonucunda ülkenin kur riski artacaktır. Bunun en temel nedeni de yurt dışından ithal edilen enerji için ödemenin yabancı para cinsinden yapılıyor olmasıdır. Bu çerçevede döviz kuru daha değerli hale geldiğinde ithal edilen enerjiye ödenen miktar da artacaktır.

ENERJİ İTHALATI CARİ İŞLEMLER DENGESİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

Belirtilen hususa ek olarak, enerjinin yurt dışından ithal ediliyor olması ülkelerin cari işlemler dengesini olumsuz yönde etkileyecektir. İthalat miktarının artması sonucunda ülkelerin cari işlemler açığına sahip olma riski söz konusudur. Artan cari işlemler açığı da ülkelerin ekonomilerini daha kırılgan hale getirmektedir. Diğer taraftan, bir ülke başka bir ülkeden sürekli enerji ithal ediyorsa, politik olarak da o ülkeye bağımlı hale gelmektedir. Bunun gerekçesi ise enerji ithal edilen ülke ile politik bir anlaşmazlık yaşanması durumunda ihtiyaç duyulan enerjinin temin edilememe riski söz konusudur. Belirtilen bu durum da ülkenin enerji ithal ettiği ülkeye yönelik politik bağımsızlığını tehlikeye atmaktadır. Ayrıca, enerji ithal edilen ülkede yaşanacak bir sorun da bu süreçte aksaklıklar meydana getirebilmektedir. Netice itibarıyla, enerjinin önemli bir yüzdesinin başka bir ülkeden ithal ediliyor olması, ülkenin enerji arz güvenliğini tehlikeye sokmaktadır.

Bahsedilen hususlar dikkate alındığında, ülkelerin enerji politikalarının sosyal ve ekonomik kalkınma için hayati öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, ülkelerin doğru enerji politikalarını geliştirmeleri gerekmektedir. Buradaki "doğru" kavramı ülkeden ülkeye farklılık arz edebilmektedir. Buna karşın, bu süreçte mühim olan konu ise ülkenin kendi enerji kaynaklarına sahip olabilmesidir. Bu çerçevede, kendi enerji kaynaklarına sahip olmayan ülkelerin dikkat etmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Öncelikle, bu ülkeler kendi sınırları içerisinde etkin arama faaliyetlerinde bulunmalıdırlar. Bu sürecin etkin bir şekilde yönetilebilmesi için gerekli teknik donanıma ve yetkin personele ihtiyaç duyulmaktadır.

Buna ek olarak, yenilenebilir enerji ve nükleer enerji gibi enerji türlerine önem verilerek ülkenin kendi enerjisini üretebilmesi gerekmektedir. Buna yönelik olarak da ülkelerin gerekli araştırma ve geliştirme çalışmalarını yapmaları oldukça önemlidir. Adı geçen enerji türlerine sahip olabilmek için ülkelerin belirli seviyede teknolojiye sahip olmaları gerekmektedir. Bu bağlamda da ülkelerin gerekli yatırımları yapmaları elzemdir. Bu enerji türleri sayesinde, ülkeler kendi enerji kaynaklarına sahip olabilecektir. Belirtilen bu durum da ülkelere birçok açıdan fayda sağlayacaktır. Daha önce de belirtildiği gibi, kendi enerjisine sahip olan ülkeler enerji ithal etmek zorunda kalmayacak ve bu durum da ekonomik kırılganlığının azaltılabilmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca, kendi enerjisini üretebilen ülkeler politik anlamda da başka ülkelere bağımlı olmak zorunda kalmayacaklardır.

Netice itibarıyla, enerji hayati öneme sahip bir ihtiyaç olduğu için ülkelerin doğru enerji politikalarını uygulamaları gerekmektedir. Bu bağlamda, ilk olarak, ülkelerin enerji kapasitesi dikkate alınmalıdır. Başka bir ifadeyle, bir ülkenin enerji ihtiyacının ne kadarını kendi imkanları ile karşılayabildiği ne kadarının ise başka ülkelerden ithal edilmesi gerektiği uygulanacak enerji politikaları için oldukça önemlidir. Bu çerçevede, ülkeler enerji uygulamalarına yönelik araştırma ve geliştirme çalışmalarına yüksek oranda bütçe ayırmalıdırlar. Bu sayede, bu enerji türlerinin etkin bir şekilde uygulanabilmesi için gerekli teknolojik gelişmelere sahip olunabilecektir. Burada önem arz eden başka bir husus da kalifiye personel ihtiyacıdır. Bu amaca yönelik olarak, üniversitelerde gerekli bölümlerin açılması elzemdir. Özetle, enerji politikaları, ülkelerin sosyal ve ekonomik kalkınmaları için çok önemli olan bir husustur. Buna yönelik olarak da ülkelerin etkin politikalara sahip olması gerekmektedir. Enerji konusunda teknolojik anlamda önde olan ülkeler ekonomik anlamda da önde olabileceklerdir.

title