Lider beyinler
Dr. Mehmet Yavuz
Beyin ve liderlik bir arada kullanıldığında ilk akla gelen soru, liderliğin doğuştan gelip gelmediğidir. Acaba kimin lider olacağını başından kestirmenin yolu var mıdır yoksa eğitimle lider yetiştirebilmek mümkün müdür? Bu soru, son yıllarda başarılı kişilerle yapılmış tüm röportajlarda konuşulan konular arasında yer alıyor. Cevabına gelince, liderlik için gereken en önemli niteliklerden biri, lider olma arzusudur. Yani bazıları lider olarak öne çıkmayı seçerken diğerleri hatta çoğunluğu, güvendiği bir lideri izleyerek üzerine düşeni yapmayı tercih eder. İşte liderliğin temelini oluşturan bu istek, kişinin içinde olmalıdır. Öncelikle lider olma isteğinin genellikle doğuştan gelen bir özellik olduğunu söyleyebiliriz. Bunu kanıtlayan delillerden biri, ilkokul, ortaokul çağlarında arkadaşlarını yönlendiren küçük çocuklardır. Bakarsınız, hep aynı çocuk oyun kuruyor ya da diğerlerini etkiliyor. Bu küçük çocuk henüz lider olmak konusunda diğerlerinden farklı bir eğitime tabi tutulmadığına göre, bu durumun kişinin içinden gelen eğilimler ile şekillendiğini söylemek mümkündür.
Doğuştan gelen beyin kapasitesinin liderlik üzerindeki etkilerine bakacak olursak, genellikle zekâsı, hitabet gücü, bir veya birkaç konuda yeteneği diğerlerinden üstün olan kişilerin lider olarak öne çıktığını görüyoruz. Bu açıdan bakıldığında, lider olma isteğinin yanı sıra kişinin zekâ kapasitesi ve yetenekleri, liderlik üzerinde etkilidir diyebiliriz.
Genetik özelliklerin etkisine gelince, dünyadaki liderlerin yaşam hikâyelerine baktığımızda, genellikle liderlerin çocukları lider olmuyor. Çünkü liderliğe bakarken, dikkat etmemiz gereken bir nokta var: Liderlik, kişinin kendisinin yanı sıra onu lider seçecek kişilerle etkileşimiyle de ilgili bir konu. Yani bir kişiye lider diyebilmemiz için onu takip eden, davranışlarını, eylemlerini ya da fikirlerini destekleyen, ona inanan en az bir kişinin varlığı gerekiyor. Bu nedenle büyük liderler genellikle içinde bulunulan zor durumda, en sabırlı, en ileri görüşlü, en cesur kişi olmak gibi sıra dışı özellikleri nedeniyle öne çıkıyorlar. Liderlerin yaşam hikâyelerinin çoğunda, hayatını nasıl zorluklarla geçirdiği ve liderliğe nasıl adım adım hazırlandığı anlatılır. Bu nedenle, güvenli yaşam koşulları içinde iyi eğitim alarak dünyaca önemli okullardan mezun olan kişilerden çok, fakirlik ve acı içinde büyüyen, imkânsızlıklarla savaşmış kişilerden lider çıkmasına şaşırmamak gerekir.
Liderlik doğuştan mı gelir yoksa öğrenilebilir mi sorusuna en sık verilen cevaplardan biri de "Liderlik öğrenilebilir ama öğretilemez" oluyor. Aslında şu anda dünyanın pek çok yerinde liderlik eğitimlerine rastlamak ve bu eğitimlere kayıt yaptırıp ders almak mümkün. Ancak "Liderlik öğrenilebilir ama öğretilemez" diyenler; içinde liderlik olmayan bir kişinin, sadece bu eğitimi alarak lider katına yükselemeyeceğini, lider olmayı kafasına koyan ve buna yeteneği olan kişilerin ise bu eğitimi almadan da rahatlıkla bir lider olarak kendilerini gösterebildiklerini düşünüyor. Zaten eğer böyle olmasaydı, iş hayatında üniversite mezunu bile olmadığı halde, binlerce kişilik fabrikalar kurmuş başarılı işadamları olmaması gerekirdi. Demek ki, bazı konularda başkalarından fazla bilgiye sahip kişiler, özel bir eğitim almasalar bile, lider olabiliyorlar. Yine de liderlikte, kendi alanında uzmanlaşma, ustalık gibi özelliklerin büyük rol oynadığını kabul etmek zorundayız. Ayrıca günümüzde bir lider ya da yöneticinin pek çok bilgiye sahip olması gerektiği için, sürekli gelişim ihtiyacı da inkâr edilemez. Liderliğin gerektirdiği ölçme, denetleme, modern teknolojilerin iş akışına dahil edilmesi gibi süreçler, sürekli eğitimi zorunlu kılmaktadır.
Lider beyinlerin özellikleri:
Lider insanlar, her iki beyin yarımkürelerini çok iyi kullanan kişilerdir. Onların beyin yarımkürelerini birbirine bağlayan "korpus kallosum'' yapıları çok gelişmiştir. Beyinlerinin hem sağ, hem de sol taraflarını çok iyi kullanırlar. Matematik zekâ ile birlikte duygusal, sosyal zekâları da başkalarından iyi çalışır.Sol beyin gerçekleri, sağ beyin duyguları yönetirken, lider beyin doğruları analiz eder. Önemli olan da zaten, analiz yaparak ortaya yepyeni bir bakış açısı koyabilmektir.
Değişen liderlik anlayışı
İleri teknoloji, verilere limitsiz erişim ve farklı bilgi kaynakları, liderlik anlayışını değiştirdi. Bugünün liderleri, vizyondan daha fazla şeye ihtiyaç duyuyor. Artık büyük ekiplere başkanlık yapmak isteyen kişiler, değişik fikirlere tolerans göstermek, kendisinden ya da toplumdan farklı düşünen yetenekleri dinlemek, ekibin önünde ya da arkasında değil, bizzat yanında yürüyerek, ekip ruhunu ve dayanışmasını ön plana almak durumunda. Günümüzde en iyi lider, varlığı hissedilmeyen yönetici. Hayran olup övülenler ya da korkulanlar, çağımızın liderlik anlayışı ile örtüşmüyor. İnsanların nefret ettiği lider ise en kötüsü… İyi lider, zannedilenin aksine, kendisi öne çıkan değil, bir iş başarıldığında, ekibine "Bunu biz yaptık dedirten" kişi. Ve artık liderlik, maddi ve manevi bağımsızlık, onur, saygınlık, gayret ve kararlılık gerektiriyor.
Ekip çalışmalarına önem vermeyen, çevresine güven telkin etmeyen, duyarsız ve tutarsız yardımcılarını değiştirmeyen, zararlı unsurları devre dışına itmeyen, başarılı hizmetleri ödüllendirmeyen, asli değerlere ve prensiplere sadık kalarak kendini yenilemeyen, değişimci ve girişimci bir tavır sergileyemeyen liderler, zamanla saygınlığını ve ağırlığını yitirmeye mahkûm.
Farklı liderlik biçimleri:
Vizyoner liderler
Bu nitelikteki liderler, vizyon, perspektif, icat, keşif, değişim, gelişim, beyin fırtınası, proje geliştirme, tasarım, hayal gücü, eğlence, ürün geliştirme, ar-ge, esneklik, yenilik gibi özellikleri iyi kullanan kişilerdir. Vizyoner liderlik, iki temel kavram üzerine oturmaktadır: Stratejik değişim ve profesyonel aktif vizyon. Bu anlayış, geleceğe ve mantıklı değişime odaklanır. Kurumun değişime ayak uydurmasını sağlamaya çalışır. Bir vizyoner lider, yeniyi ve değişimi memnuniyetle kabul ederek radikal değişimin lokomotifi olmayı, orijinal fikirler ve düşünme modelleri oluşturmayı hedefler.
Özetle mevcut sistemi, kuralları ve statükoyu sorgulayan, entelektüel düzeyde ilham vermeyi esas alan liderlik anlayışıdır.
Karizmatik liderler
Bu nitelikteki liderler, cesaret, risk alma, girişimcilik, karizma, etkileyicilik, meydan okuma, strateji, koruyuculuk, adalet, güç, aksiyon, uygulama, sonuç odaklılık, hız ve mücadele özellikleri olan kişilerdir.
Son yıllarda Batı'daki liderlik teorilerinin ve iş hayatı literatürünün merkezine yerleşen kavram olan karizmatik liderlik, Türk kültür ve anlayışına en yakın liderlik tipidir. Ülkemizdeki liderlik pozisyonu, takımındaki üyeleri koruması, kollaması ve onların özel yaşamlarındaki problemlerini çözmesi ile bir baba kimliği de üstlenir. Yeri geldiğinde çalışanının omzuna vurarak ona cesaret verir, yeri geldiğinde ise ona kızarak hedefe yönlendirir. Çabuk parlayabilen ama iyi niyetli bu liderlik anlayışı,ekibindeki kişilerin hatalarını görmezden gelme gibi profesyonel olmayan duygusal bir bakış açısıyla hareket edebilir. Karizmatik liderler, karmaşık fikirleri basit mesajlara indirgeme becerisini gösterirler. Hikâyeler ya da fıkralar kullanarak iletişim kurma yeteneğine sahiptirler. Doğrudan etkileyici iletişim ile, mücadeleyi ve riski seven, haksızlığa meydan okuyan kişilerdir.
Kısaca bu, değişime, inisiyatif almaya, girişimciliğe, aksiyona, sonuç odaklılığa, kendine güvene, güçlü etkiye dayalı bir liderlik anlayışıdır. Lideri takip edenlerin psikolojik haritasında, liderin sahip olduğu saygın konumla özdeşleşme vardır.
Katılımcı liderler
Bu kategorideki liderler, katılım, empati, dinleme, saygınlık, diyalog, barış, huzur, iletişim, sabır, denge ve takım çalışması özellikleri olan kişilerdir. Lider, yönetim yetkisini grup üyeleriyle paylaşma eğilimindedir. Demokratik anlayış hâkimdir. Amaçlar ve politikalar belirlenirken, takımdaki diğer kişilerin fikirleri de belirleyici olabilir. Lider kişi, ekibindeki üyelerin kendisi için önemli olduğunu hissettirerek onları motive eder. Böylece daha etkin ve verimli bir çalışma grubu hedefler. Bu liderlik tarzının en önemli sakıncası karar sisteminden kaynaklanan zaman kaybıdır. Acil durumlarda yeterince hızlı manevra veya operasyon yapılamayabilir.
Kısaca katılımcı liderlik, herkese söz hakkı vermeyi, farklılıklara saygı duyarak bunları zenginliğe dönüştürmeyi, aktif ve koşulsuz dinlemeyi, konsensüs ile karar vermeyi esas alan, diplomasi ve ikna yöntemlerinin yoğun kullanıldığı bir liderlik anlayışıdır. Gelişmiş modern ülkelerde benimsenen liderlik anlayışı katılımcı liderliktir.