Haberler

Neden ön yargılı ve peşin hükümlüyüz, yankı alanı nedir?

Dr. Mehmet Yavuz

Dr. Mehmet Yavuz

Nöroloji Uzmanı
19.03.2021 02:39

Çevremizde genellikle aynı görüşte insanlar olabiliyor, dolayısıyla herkesin 'bizim' gibi düşündüğüne inanıyoruz ve karşıt düşüncelerden haberdar olmayabiliyoruz; olsak bile karşıt fikre mensup kişileri azınlıkta zannedebiliyoruz. Dolayısıyla yalnızca kendi fikirlerimizin yankılandığı bir fanus içinde yaşıyoruz. Bu duruma verilen isim: Yankı alanı.

"Yankı alanı" kavramını bugünün şartlarında(sosyal medya çağı) düşünürsek, insanlar devamlı kendi düşüncelerine yakın haberlere, fikirlere maruz kaldığı için daha dar görüşlü, yeni fikirlere kapalı bireylere dönüşüyor olabilir mi?

İnsanoğlu giderek daha da kutuplaşıyor. Bu kutuplaşmayı derinleştiren parametrelerin başında internet özellikle de sosyal medya geliyor. Çünkü insan mekanizması kendi görüşlerine yakın veya paralel olan bilgiyi seçiyor ve modern zamanların yeni dünyasında yani sosyal medyada bu bilgiyle ilintili konuları paylaşıyor. İnsan mekanizmasını bilen sosyal medya ise kendine çok daha güçlü bir yankı alanı oluşturuyor. Şöyle ki, arama motorlarından sosyal medya kanallarına kadar tüm internet mecrası filtre baloncukları ve çerezler yoluyla kişiye özel kişiselleştirilmiş sonuçları öne çıkartıyor. Daha kişisel bir deneyim için algoritmalarını kişinin seçimlerine uygun hale getiriyor. Sonuç, aynı düşüncelerin pekiştiği daha kuvvetli bir yankı alanı…

Sosyal medyada meydana getirilen yankı odaları aynı düşünce etrafında birleşen insanlara sunulan bilginin o düşüncenin etrafında sınırlı bir alanda kalmasına yol açar. Bu durum düşüncelerin pekişmesine ve bilgilere hiç sorgulamadan inanılmasına yol açar. Böyle bir durumda karşıt düşünceler baskılanır çünkü karşıt görüşlerden uzak kalınır. Sürekli aynı düşüncenin etrafında dönüp duran haberler ve görüşlere maruz kalındığı için sorgulanmaz ve ufkunu genişletecek donelere ulaşılamaz. Dolayısıyla yeni fikirlere kapalı olması kaçınılmaz olur. Bu durumun kişileri dar görüşlü yapması ise beklenen bir durumdur. Dolayısıyla da ortaya çıkan durum giderek artan; ön yargı, peşin hüküm ve taassuptur.

Bireyler neden kendi fikir ve yaşam biçimine yatkın topluluğu çoğunluk; karşıt görüştekileriyse azınlık olarak tanımlıyor olabilir? Psikolojide bunun bir adı var mı?

Bireyler farkında olmadan kendi düşüncelerine yakın oldukları kişilerle daha fazla zaman geçirir. Aynı düşünceleri paylaştıkları için sürekli aynı sınırlı çerçevede aynı enformasyona maruz kalırlar. Aynı düşünceye sahip kişilerden duydukları düşünce ve yorumlar da benzer olur. Dolayısıyla kapalı bir alanda kendi aralarında konuştuklarını genel bir normmuş gibi kabul ederler. Genel norm veya çoğunluk olarak düşündükleri düşünceleri daha yüksek sesle dile getirmeye başlarlar ve dış dünyaya bakış açıları değişir. Artık kendileri çoğunluk, yankı alanının dışında kalanlar ise azınlıktır. Kendileri haklı, diğerleri haksızdır. Kendileri doğru, diğerleri yanıştır. Kendilerinin sesi daha gür çıkar. Çünkü hemen hepsi aynı düşünceye sahip insandırlar, eğer farklı düşünen olsa bile çoğunluğun içinde çok dikkat çekmeyeceğinden yankı alanından gelen ses her zaman çoğunluğun sesi gibi gelir. Diğer grupla temas az olduğundan onların azınlık olarak düşünülmesi kolaylaşır. Dolayısıyla kişi kendi yankı alanı içerisinde duyduklarına kademe kademe gittikçe daha çok sahiplenmeye ve aidiyet geliştirmeye başlar. Sonuçta doğruluğuna kesinlikle inandığı kendi fikirleri doğrultusunda fanatizm geliştirir. Bunun bir ileri aşaması ise fikirlerin şiddet kullanarak kitlelere kabul ettirilmesidir ki bunun adı da hiç şüphesiz "terörizm" veya "diktatörlük"tür.

Bugün sanal dünyayı 'yeni gerçek' olarak kabul eden birçok insan olduğunu düşünürsek; bahsetmiş olduğumuz yankı alanı kavramı genişliyor olabilir mi?

Arama motoru optimizasyonlarının gelişmesi, sosyal medya mecralarında filtre baloncuklarının kusursuza yakın işlemesi ile yeni gerçek olarak kabul edilen sosyal medyadaki yankı alanı kavramını hem daralttı hem genişletti. Şöyle ki, artık aynı şeye inanan daha çok kişi var ancak inandıkları sınırlar o kadar daraldı ve küçüldü ki, artık sorgulamadan, gerçekliğinden şüphe etmeden her şeye inanır oldular.

Kişiselleştirilmiş filtreleme sistemleri sonucunda, haber sitelerinin doğruluğunu ve tarafsızlığını sorgulamadan insanlar haberleri artık sosyal medya mecralarından takip etmeye başladı. Bu da yankı alanının yoğunluğunu arttırıyor. Netice de aynı sosyal fanus içerisinde sürekli yankılanan aynı ve benzer görüşlerle kişi, öylesine pekişiyor ki, bir noktadan sonra empati tamam kaybolup, ön yargı, fanatizm ve taassup kaçınılmaz hale geliyor.

Peki bizi sabit fikirlere ve önyargılara götüren yankı alanından çıkmak için ne yapmalıyız?

Cevap basit; Daha farklı görüşler, farklı insanlar, farklı toplumlar, farklı ülkeler ile irtibat kurmak… En önemlisi belki de bizi yeniden kendi dar yankı alanımıza geri döndürecek başka yankı alanlarından uzak durmak…

title