Nörolog gözüyle Johnny Depp davası
Dr. Mehmet Yavuz
Hayat bize tüm dersleri, kitaplardan öğretmez. Bazen de çevremizde olup bitenlere bakarak başımıza kötü şeyler gelmesin diye ders çıkartmamız beklenir. Tıpkı Johnny Depp ve Amber Heard'ün, bazı celseleri tıpkı kaliteli bir prodüksiyon gibi saniye saniye medyada yayınlanan mahkeme süreci gibi… Konu, tüm dünyada çok konuşulsa da insanın kişiliğini geliştirmesine dair en önemli konu olan ebeveyn-çocuk ilişkilerinden söz edilmedi. Oysa Depp, bu davayı çocuklarına "Dayakçı koca" olmadığını ispatlamak için açtığını söyledi ve süreç boyunca gerçekten çok çarpıcı olan annesi ile ilişkilerini tüm detayları ile anlattı. Bence görmeyi bilenler için bu gerçek hayat hikayesinde, iyi ebeveyn olmaya ve sanatçıların yaşam biçimlerine dair çok önemli ve faydalı dersler var.
"Annemin, herhangi birinin olabileceği kadar acımasız olabilme yeteneği vardı. Oldukça enteresan bir çocukluk geçirdim. Sürekli taşınırdık. Annem ne yapacağı kestirilemeyen biriydi. Bize ve babama karşı oldukça zalim ve acımasızdı. Bir noktada fiziksel şiddet vardı. Bu bazen size fırlatılan bir kül tablası şeklinde olabiliyordu. Bilirsiniz… Yüksek topuklu bir ayakkabıyla dövüldüğün… Ya da bir telefonla… Eline ne geçerse! Bu yüzden evimizde hiçbir zaman güvende kalamadık. Tek yapabileceğimiz ateş hattının dışında kalmaya çalışmaktı. Fiziksel şiddet her zaman vardı. O yanımızdan geçerken daima (kolunu başına kapatarak korunma yöntemini jüriye gösteriyor) kendimize kalkan yapardık çünkü ne olacağını asla bilemezdiniz!"
Ünlü oyuncu, mahkemede annesi ile ilişkisini anlatırken, kardeşleri ile birlikte fiziksel şiddetin yanı sıra duygusal şiddete de maruz kaldıklarını anlatıyor. Mesela küçükken doğuştan bir göz kusuruna sahip olduğu için daha tembel olan gözünü güçlendirmek amacıyla sağlam gözüne bandaj taktığı çocukluk yıllarından söz ediyor. Annesi ona destek olmak bir yana, "Horoz gözlü" diye kendisiyle dalga geçermiş. Depp şimdi o süreci, "Bu derin bir kesikti. Sadece acıya katlanmak zorundaydım" diye yorumluyor.
Bilge kişiler der ki, bir insan çocukken bir travmaya maruz kalırsa geri kalan tüm hayat, aynı döngüyü tekrar edip içinden başarıyla çıkmaya çalışmakla geçer! İşte ünlü yıldız Johnny Depp'in çocukluğuna dair anlattıkları bana o meşhur teoriyi hatırlattı. Çocukken korsan gibi göz bandajı takıp yetişkin hayatında Karayip Korsanı olarak tanınması, bağımlı olması ya da kendisine ters davranıp hakaretler yağdıran bir eş seçmesi… Tüm bunlar, gerçekten ilginç değil mi? Çiftler arasında ne yaşandığını tam olarak bilmek mümkün olmadığı gibi, taraf tutmak ya da doğruyu yanlışı yorumlamak da haddimize değil. Aslına bakılırsa kimi zaman evlilik, sadece kendi alışkın olduğumuz senaryoyu tekrar edecek bir insan bulma yöntemimiz. Yani çoğu zaman bilinçaltındaki amacımız, mutlu olmak değil çocukluktan bildiğimiz oyunu yeniden oynamak. Gerçekten de çocukken bir kırılma yaşayıp bir ömür bunu telafi etmeye mi çalışıyoruz, ne dersiniz? Mantık evliliği yapanlar, görücü usulü evlenenler de var. O yüzden kesin laflar etmek değil amacımız. Sadece gerçek bir örnek üzerinden, bazı faydalı dersler çıkartmak belki işimize yarayabilir diye düşünüyorum. Ve sayısız hasta hikayesi görmüş biri olarak söyleyebilirim ki, ne yazık ki bilinçlenene kadar aynı rolü oynamaya çalıştığımız doğru… İşte bunu görmek, beni ebeveynlik konusunda bir kitap yazmaya yönlendirdi. Anne baba olan ve çocuklarının yaşamına travma yerine sevgi katmak isteyenler, "Ebeveyn Okulu" isimli kitabımda faydalı konuları bir arada bulabilirler. Bu yazıda herkesin ilgisini çeken bir aktör üzerinden biraz hayata bakmaya çalışacağız.
Pek Çok Erkek, Johnny Depp'in Kazanmasına Sevindi
Son yıllarda film endüstrisinde tacize uğrayıp zamanında susan kadınların ünlü erkekleri ifşaları sürüyordu. Bu hareket, tüm dünyada, kadınların haklarını araması gibi değerlendirilirken, Johnny Depp davası işin rengini biraz değiştirdi. Televizyondan canlı yayınlanan mahkeme sürecini izlerken gördük ki, her erkeğe "Kadın döven" ya da "Tacizci" damgasını atıp kaçamazsınız. Bazıları dayakçı koca lafının ağırlığını (maddi ve manevi olarak ) hissedip, kendilerine güvenerek; kimseyi dövmediklerini hatta erkek olarak aile içi şiddete maruz kaldıklarını tüm dünyaya gösterebiliyorlar. Bu elbette ki, kaba saba, kadın döven erkekleri savunduğumuz anlamına gelmez. Her türlü şiddete karşıyız. Tam da bu yüzden, konu ile ilişkili çok daha temel bir konuya değinmek istiyoruz. Anne-çocuk ilişkisine… Çünkü gerçek hayat bize, şiddetin esas orada başladığını tekrar tekrar gösteriyor.
Johnny Depp Kimdir?
"Amerikalı oyuncu, yapımcı ve müzisyen… Tam 10 kere Altın Küre Ödülü'ne, 3 kez de En İyi Erkek Oyuncu dalında Akademi Ödülü'ne aday gösterildi" diyor Wikipedi onun için.1963 yılında doğan John Cristopher Depp ya da hepimizin bildiği ismiyle Johnny Depp küresel ölçekte "Dünyanın en büyük film yıldızlarından biri" olarak kabul ediliyor. Depp kadar olmasa da Amber Heard de güzelliği ile pek çok ülkede tanınan bir yıldız. Bütün bu sürecin ardından mutlaka daha fazla tanınmıştır ama daha çok sevilmiş midir orası meçhul.
Aslına bakılırsa buna çok benzeyen bir hikayeyi geçtiğimiz yıllarda ülkemizde de görmüştük. Cemiyet hayatını yakından takip edenler, oyuncu sevgilisinden dayak yiyen bir kadın sanatçının bu olayın üzerine gidip dava açtığını hatırlayacaklar. Ardından suçlu bulunan erkek, gerekli cezayı çekmek durumunda kalmıştı. Elbette böylesi durumlar, ünlü-ünsüz kimsenin başına gelmesini istemeyeceğimiz moral bozan olaylar ama hayatın içinde ne yazık ki bunlar da var. Ama bu kez şöhreti sindirememiş genç bir oyuncudan değil yaşı 60'a yaklaşan duyarlı bir karakterden, Johnny Depp'ten söz ediyoruz. İşi herkes için bu kadar ilginç kılan da bu zaten.
Amerika'daki dava, (Ülke belirtiyoruz çünkü daha önce çiftin İngiltere'de görülen davaları da var) mahkemenin sonuçlanmasının üzerinden 2 ay geçmiş olmasına rağmen, günlük hayatta kadın erkek ilişkilerine dair çarpıcı detaylarıyla üzerinde tartışılan bir örnek olmaya devam ediyor.
Bilmeyenler için konuyu kısaca özetleyecek olursak, ünlü oyuncu Depp hakkında Heard'e "Aile içi şiddet" uyguladığı iddiası ile dava açılmış, ardından Heard bu konudaki görüşlerini bir gazete için yazdığı makalede yayınlamıştı. Konu artık herkesin bildiği bir hal almaya başlayınca Depp, "Dayakçı koca" olarak tanımlanmayı reddederek bu yazı nedeniyle büyük maddi zarar gördüğünü belirterek yüklü bir miktarın zikredildiği bir tazminat davası açtı ve sonunda da davayı kazandı.
Burada hemen küçük bir detay vermek istiyorum. Johnny Depp, neden dava açtığı konusuna açıklama getirmek için, "Çocuklarımın, babalarının kadınlara şiddet uygulayan bir adam olduğunu düşünmelerini istemedim" mealinden cümleler kurdu. Anlayacağınız insan hayatında para kaybetmek, hayran kaybetmek ağırdır ama çocuklarına övünecekleri bir isim bırakamamak kefede hepsinden daha ağır çeker. Sonuçta kapılarda bekleyen hayranlarından da güç alan Depp, kariyerinin zarar gördüğünü ispatlamayı başardı. Bu aynı zamanda, onun şiddet uygulamak bir yana neredeyse şiddete maruz kaldığını göstermesi açısından ilginçti. Düşünebiliyor musunuz, defalarca "Yaşayan en yakışıklı erkek" seçilmiş, zengin, iyi kalpli ve çok yetenekli tanınan bir adamsınız ve eşiniz sizi, "Falanca moda markası (C. Dior) seninle niye çalışsın ki? Senin bir tarzın bile yok. Yaşlı ve göbeklisin" gibi sözler ile aşağılıyor. Pek çok kişi bu sonucu, "Demek ki, hep kadınlar mağdur edilmiyor; erkekler de mağdur olabiliyor" diyerek sevinçle karşıladı. Gerçekten de toplumun bir kısmında kadınlar gerçekten çok zor şartlarda ve hayati risk altında yaşam sürerken, bir başka kesimde, erkekler tek laf ile itibar kaybedebiliyorlar. Oysa sağlıklı bir toplum için, kadın-erkek ve çocuk, herkesin haklarını korumayı amaç edinmeliyiz. Haliye bu noktada "Kadının beyanı esastır" şeklindeki düşüncelerin bazen çok vahim sonuçlara gidebileceği de bir gerçek
Dava Açtı Çünkü Büyük Para ve İtibarı Söz Konusuydu
Kendini "Güneyli bir beyefendi" olarak tanımlayan, rock müzik yapıp çevresini coşturduğu halde kadınların peşine düşmeyen, şöhrete karşı olmasına rağmen yine de ortamın yakışıklısı olan Johnny Depp, daha yeni tanınmaya başladığı günlerde bile, "Benim için en az önemli olan şey ünlü olmak. Çok tanınıp herkesin kahramanı olmak gibi şeylere inanamıyorum" diyordu. Kolay incinen, hasta çocukları mutlu etmek için kostümüyle hastane hastane dolaşan biriydi. Ve hepsi birbirinden şöhretli olan hayatındaki diğer kadınlar, hiç böyle bir şiddet eğiliminden bahsetmiyorlardı. Daha önce, Depp tarafından merdivenlerden itildiği hakkında dedikodular olan Kate Moss bile mahkemede onun lehine konuştu.
Duruşmalarda Johnny Depp'e öfke kontrol sorunu olup olmadığı defalarca soruldu. Depp bunu reddetti. İçki ve uyuşturucu kullandığını ise saklamıyordu. Alkol ve kullandığı diğer zararlı maddelerin normal şartlarda kendisi için bir sorun oluşturmadığını ifade ediyordu. Bağımlılıklarını kabul etmesi onun güvenilirliği açısından önemli bir ayrıntı oluşturdu. Yani bir bakıma, "Adam yaptığı şeyleri inkar etmiyordu".
Gençler Dikkat: Bıraktım Demekle Bırakılmıyor!
Burada özellikle gençlerin, uzun bir süre alkol ve uyuşturucudan uzak kalan Depp'in ardından nasıl yeniden başladığına dikkat etmelerini diliyorum. Alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı, genellikle kişinin "Bitti" demesiyle bitmez. Bu nedenle asla "Bir denerim. Sonra bırakırım" diyebileceğiniz bir konu değildir.
Depp'e geri dönecek olursak, Tutku Günlükleri'nin setinde tanıştığı yarı yaşındaki Amber için çocuklarının annesi olan Vanessa Paradise'den ayrıldı. Yeni aşk kulağa heyecan verse de hayatını ve kariyerini zedelediği, onu ele güne karşı zor durumda bıraktığı bir gerçek.
Depp içtiği zaman ortaya çıkan kötü karakterin farkındaydı. Bu beğenilmeyen yönünü kendisinden ayırmak için ona "Canavar" adını takmıştı. Bu isim, öfkesine yenik düştüğü zamanlarda dönüştüğü kişiyi tanımlıyordu. Belki de tam da bu sebeple Depp bir tartışma çıktığında o ortamdan kaçıyordu. Bence bu aslında "Aile içi şiddet" değil de "Kaçıngan-Barışçı bağlanma türüne dahil erkeklerin kadın-erkek ilişkilerinde neler yapması gerektiği" başlığında ele alınması gereken bir konu.
Amber Heard, Deep'i iki farklı şekilde tanımlıyordu. Biri ayık, neşeli, insanın içini açan kişi, diğeri ise aynı adamın sarhoş ve saldırgan versiyonu… Alkol bağımlılığı olan yüzlerce kişinin tedavisinde yer almış bir hekim olarak, bunun oldukça sık rastlanan bir durum olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Heard: Bağımlılar Her Zaman Yalan Söyler
Bu süreçten öğrenilmesi gereken önemli derslerden biri bence, erkeklerin kulağına küpe olacak bir öğüt: "Ünlü ya da ünsüz fark etmez, eşinin doğum günü kutlamasına asla geç kalma" O celselerde bağımlılık konusunda dikkat çeken detaylar var. Mesela Amber Heard'e "O gün Johnny'nin iş yemeği olduğunu biliyordunuz değil mi?" diye soruyorlar. O da, "Bilmiyordum. Bana 'İş yemeğim var' dedi ama bağımlılar her zaman yalan söylerler" diyor. Hanımefendiye hekim kimliğim ile hak vermek durumundayım çünkü geç kalmak, hiç gitmemek, gittiğinde sarhoşluk ya da uyuşturucu etkisiyle uygunsuz davranışlar göstermek veya durduk yerde kavga çıkartmak, bağımlıların gerçekten sık rastlanan özellikleridir. Bu nedenle "Karayip Korsanı'ndan Neler Öğrendik?" listemiz, "Bağımlılık, hayatını mahveder. Dünyanın en zengin, ünlü ve sevilen kişisi olsan bile!" cümlesi ile başlıyor.
Ünlü Oyuncunun Yaşadığı Süreçten Aklımızda Kalan Dersler:
1-) Bağımlılık yapan maddelere başlama, başladıysan hemen bırak. Bırakamıyorsun tedaviye git henüz yol yakınken.
2-) Ünlü ya da ünsüz fark etmez, eşinin doğum gününe asla geç kalma
3-) Espri olsun diye bile tuvalet dışında herhangi bir yeri ihtiyaç gidermek için kullanma.
4-) Kimseye şiddet uygulama
5-) Sorun yumağı haline gelmiş bir ilişkin varsa ya eşinle birlikte terapiye git ve gerekli değişikliklerin yapılması için çaba sarf et ya da kesin olarak ayrıl.
6-) Eğer itibarın tehlikede ise avukatın en iyisi ve en güzeli olsun! (Depp, içinde uzun yıllardır çalıştığı bir erkek avukat olan ünlü bir şirket ile çalışsa da magazin basını, güzelliği ve Depp'e yakınlığı ile öne çıkan bir kadın avukattan söz edip durdu)
7-) Çocukluğunda şiddete maruz kaldıysan, fırsatın olduğunda mutlaka terapi görmeye çalış. Üzerini örttüğün yaraların, günlük hayatta bir hayalet gibi tekrar tekrar ortaya çıkarak yaşamını mahvetmesine izin verme!
8-) Kadın-erkek ilişkilerinde sorun yaşadığında, duruma bilinçli farkındalık getirerek, bunu nasıl çözebileceğine kafa yor. Eşini dinle, hislerini öğren. Kitaplardan, terapilerden ya da ilişkilerinde başarılı olan kişilerden yardım alarak hatalı hareketlerini düzeltmeye gayret et.
9-) Bana göre ebeveynlik konusundaki ders ise şu: Çocuklarımıza yaptığımız her türlü baskı, şiddet, aşırı sert müdahale, onların ruhunda yara açıyor. Dünyanın en ünlü insanı olsalar bile bir yanları hep bağımlılığa açık. Hassas ruhları sayesinde belki sanatta başarı kazanıyorlar ama sürekli sevgi peşinde koşup, aynı travmaları yaşatacak yanlış partnerleri hayatlarına çekiyorlar. Bu nedenle, ebeveyn olarak her sözümüzün her davranışımızın bilincinde olmaya gayret edelim ve ne olur, sevgiyi daha fazla aile hayatımıza katmaya çalışalım.
Meraklısına Johnny Depp Hakkında İlginç Detaylar
Kızılderili kökenli ve soyadı olan Depp, gerizekalı anlamına gelmekte... Ünlü aktörün anne ve babası o henüz ergenliğini yaşarken boşanmış.
Normalde dövmeler bir oyuncu için rol kaybına yol açabilecek olumsuz bir faktör iken onun her şeyi gibi dövmeleri de efsane! Bedenini, iz bırakan anıları işlediği bir günlük gibi kullanan sanatçının, (eğer yenileri eklenmediyse) tam 37 dövmesi var. Sol göğsünde kızının, sağ kolunda oğlunun ismi yazan dövmelerin yanı sıra annesine düşkün biri olarak tanınan aktörün annesinin adı da bir dövme olarak bedeninde yer alıyor.
Jack Sparrow karakteri hayatında önemli. Film gösterildiği yıl doğan oğlunun adını, Jack koyuyor. Oğlu için yaptırdığı dövme ise Sparrow'un karşılığı olan serçe… Kızının ismini dövme yaptırıp bedeninde taşıyor ve kızı da onu örnek alarak oyunculuğu seçiyor.
Dövmeleri, biraz da hassas mizacının kanıtı gibi… Onu 20 yıl boyunca koruyan Bodyguard'ı ölünce, anısına bir dövme yaptırıyor ve o ruhun hala kendisini koruduğunu hissettiğini belirtiyor.
Böyle bir karakterin, kadın dövmeyi kabul etmemesi ve ciddi bir hakaret olarak kabul etmesi sizce de normal değil mi? Sevdiklerini sahiplenen, kollayan bir karakter olarak tanınan Depp'in davayı kazanması, hayal kırıklığına uğramak istemeyen pek çok hayranı için bu yüzden bu kadar sevinçle karşılanan bir karar olsa gerek…
Filmlerde kendi oynadığı sahneler çıkınca gözlerini kapatacak kadar utangaç olan sanatçı, bir yandan da başkalarına (belki de hicvetmek için) pirana balığı hediye gönderebiliyor. Böcek koleksiyonu da dahil olmak üzere çeşitli koleksiyonlar yapıyor. İlk filmi Elm Sokağı Kabusu ama sadece korku ve macera filmlerinde oynamıyor; filmleri arasında Alice Harikalar Diyarı'nda gibi yapıtlar da var.
İki kez "Yaşayan En Çekici Erkek" seçilmiş. (People Dergisi tarafından, 2003 ve 2009 yıllarında…) Ayrıca Hollywood'un en yakışıklı 50 kişisi arasında birinci olma unvanını kazanmış. Hem zengin hem de dünyanın en sevilen isimlerinden biri. 2013 yılında 450 milyon dolar serveti olduğu yazılmış. Empire dergisinin 2010 yılında yaptığı araştırmaya göre "Dünya çapında en fazla hayran kitlesine sahip aktör" seçilmiş. Araştırmaya göre hayran sayısı, 1 milyarı geçiyor. Aşağı yukarı 5 dil öğrenmiş ve iyi bir gitarist kabul ediliyor. Müzik çalışmaları şaka değil, Rolling Stones'tan 2 efsane ile müzik grubu kuracak, 2 filmin müziklerini yapacak, konserlerde sahneyi ve dev alanları dolduracak kadar iyi.Tüm bunlara ek olarak "Hiç Türkiye'ye geldi mi?" diye merak ediyorsanız hemen söyleyelim: Buraya hiç gelmemiş ama 2001 yılında ülkemizde bir yat yaptırmış.