Romatizmal hastalıklarda sır gibi saklanan gerçek!
Dr. Mustafa Eraslan
Romatizma günümüzde en fazla görülen hastalık türlerinden biri olmaya başladı. Bedeninde ağrı olmayan kişi sayısı neredeyse yok denecek kadar azaldı.
Vücudumuzdaki kaslarda ve eklemlerdeki uzun süreli ağrıların çoğunun nedeni romatizmal hastalıklar dır. Yaklaşık 100 den fazla türü olan çok geniş yelpazede bir rahatsızlıktan bahsediyoruz. Bir kısmı daha sık görülürken bir kısmı daha nadir görülür. Ancak genel olarak romatizmal hastalık kategorisinde yer alırlar. Biz bunları ikiye ayırıyoruz. Bir tanesi romatoid artrit gibi iltihaplı romatizma olarak adlandırılan, diğeri de kireçlenme ya da artroz adını verdiğimiz rahatsızlıklardır... Bunların ayrımını biz çok basit yaparız. Eğer iltihabi romatizma varsa kişi sabahları uyanmakta zorlanır, ellerin ayakların açılması biraz zaman alır, sabah sertliği yaşar. Bu gibi belirtileri olan hastaların iltihabieklem romatizması vardır. İkincisinde ise sabah uyandığında hastanın herhangi bir problemi yoktur. Ancak gün içerisinde yaptığı hareketlerle, yürüyüş vs. ile eklemlerinde ağrı ve kısıtlılık yaşar.
Bende romatizma var mı?
Romatizmanın en önemli belirtisi; eklem ve kaslarda ağrı bazen de, şişlik ve hassasiyettir. Bu gibi şikayetler uzun süredir devam ediyorsa; hemen sizde romatizmanın olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
İltihaplı romatizmada olay vücudun kendi sağlıklı dokusunu yabancı olarak algılayıp onu yok etmeye çalışmasıdır. O nedenle bunlar otoimmün hastalıklar olarak adlandırılır. Diğer romatizma tipinde ise eklemlerde ağrıların ortaya çıkmasının nedeni fazla kilolar ve yaşlanmaya bağlı o bölgede gelişen dejenerasyon yani bozulmalar ve hareketsizliktir. Eklemlerin, kasların üzerinde bulunan kilolar gün içerisinde hangi eklemi fazla kullanıyorsak o bölgeye baskı yaparak ağrıya, yıpranmaya neden olmaktadır.
Romatizmada altta yatan gerçek etmen nedir?
Tıp derslerinde, kitaplarda veya internette araştırıldığında romatizmanın ana sebebinin genelde bilinmediğinden bahsedilir. Oysa Romatizmanın iki grubunda da ana sebebi "vücuttaki toksin yükünün artması"dır. Normalde gün içerisinde tükettiğimiz besinlerden vücudumuz faydalı olanları alacak, zararlı olanları ya da ihtiyacı olmayanları; gaita, idrar ya da ter ile dışarı atacaktır. Eğer yeteri kadar bu toksinleri atamazsak veya toksin yükü fazla ise bunlar vücutta dokularda birikir.
Peki bu zehirler (toksinler) nereye gidiyor?
Siz mutfağınızdaki çöpleri nereye atıyorsunuz? Çöp kutusuna! Bunlar da belediyenin çöplüklerinde toplanıyor. Vücudumuzun atıklarını atması için 96 adet ana bölge, 422 adet ise tali bölge bulunmaktadır. Vücudumuzdaki tabir-i caizse 'çöpler' yani toksik maddeler, zehirler buralarda birikmektedir. İşte bu ana bölgelerimizden biri de vücudumuzun eklem yerleri ve kaslarımızdır.
Romatizmal hastalıklar vücutta kalıcı hasara sebep olur mu?
Ne yazık ki evet! Romatizmal rahatsızlıklar da; eklemlerde günlük hayatımızı etkileyecek derecede çok ciddi hasarlar oluşabilir. Diz eklemlerinde protez kullanmaya kadar giden bozulmalar görülebilir. Ankilozan spondiliti varsa; vücudu artık iyice eğilir, hasta yürüyemez hale gelebilir. Tüm bunların yanı sıra romatizma iç organlara bile yayılabilir. Tümüyle özetleyecek olursak, romatizma birçok organı tutarak kişinin çalışmasına ve hatta, ihtiyaçlarını yerine getirmesine engel olabilir.
Romatizmal rahatsızlıkların tedavisi var mıdır?
Bir kişiye romatizmal hastalık tanısı konduğunda düzenli olarak, takibe ve ilaç kullanımına ihtiyacı olduğu yani ömür boyu bu hastalığın onunla olacağı da söylenir.
Romatizma teşhisi konan bir hastaya sırayla bir dizi ilaç tedavisi uygulanır. Rahatsızlık ilerledikçe daha ağır vücuda yan etkileri de fazla olan ilaçları kullanmak zorunda kalırız. Tüm bu ilaçları kestiğimiz zaman ise hastalık alevlenir kişinin şikayetleri artar. Romatizma tedavisi iki ucu keskin bıçak gibidir.
Öyle ise biz diyebiliriz ki; hasta gerçekte tedavi edilmemiş, geçici yöntemlerle teskin edilmiştir. Benim tedaviye olan bakış açım ise biraz farklı. Bana göre iyileşmenin gerçekleşebilmesi için de hastalığın sebebinin bilinmesi ve bu sebebinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Gerçek tedavinin asıl açıklaması ancak bu şekilde yapılabilir.
Romatizmada doğal, zarar vermeyen tedaviler mümkün mü?
Bitkisel tedavi , hacamat ve sülük bu hastalıklarda sık kullanılan doğal tedavilerdir.
Hacamat ile vücuttaki birikmiş toksik maddelerin atılmasını sağlamaktadır. Toksik maddeler biriktiği bazı noktaları tespit edip buralara işlem yapılır. Sülük ise vücuda verdiği maddeler ile o bölgeden kan akışını düzenler, iyileştirici ve ağrı kesici etki sağlar.
Ancak tek başına hacamat veya sülük tedavisi de yeterli olmamaktadır. Çünkü bu iki yöntemle de iç organlarında ve eklem aralarında yerleşmiş olan toksik maddeler yeterince temizlenemez. Bu tedaviye ek olarak; kolon hidroterapinin (bağırsağın yıkanması) yapılmasını da öneririm. Çünkükolon hidroterapi genel vücut toksik yükünün atılmasını sağladığı gibi hastalığa neden olan zararlı maddelerin tekrar vücutta da birikmesini de önler.
Eğer kolon hidroterapi yapılmaz ise romatizma hastalığından kesinlikle kurtulmak mümkün değildir.
Çünkü vücut tam olarak temizlenemez ve zararlı maddeler bağırsak yoluyla vücutta birikmeye devam eder. Hastanın iyileşmesi de söz konusu olamaz. Hacamat ve kolon hidroterapinin diğer bir olumlu etkisi de alınan romatizma ilaçlarının kimyasal kalıntılarını temizleyerek, tedavinin yan etkilerinin azaltılmasıdır.
Romatizmada bitkilerin de tedavide oldukça önemi var. Bitkilerle yapılan çaylar, lapalar, kremler kullanılabilir.
Romatizmal ağrılar ve vücutta oluşan enflamasyonun giderilmesi için evde rahatlıkla yapılabilecek çeşitli bitkisel tariflerimiz de var.
Bunlardan bir tanesini aşağıda sizlerle paylaşıyorum:
"5 adet kuşburnunu 1,5 su bardağı içinde 5 dakika kaynatalım. Altını kapattıktan sonra içine 5-6 tane altın otu çiçeği ilave edip 10 dakika demleyelim."
Bu çayı sabah akşam tükettiğimizde ağrılarımızda ciddi rahatlama göreceksinizdir. Şifa olsun.
Dr. Mustafa Eraslan, sağlıklı günler dilerim.