Turu Kadıköy'e Bıraktık

Fenerbahçe dün Lille karşısında öyle bir 11'le çıktı ki! Jose Mourinho yerine İsmail Kartal takımın başında olsa tabiri caiz ise yanmıştı. Yıllardır gidemediğin Şampiyonlar Ligi kapısını ardına kadar aralayacak karşılaşmaya çıkıyorsun ama Lugano maçından hiç dersler almamış gibi Kruniç'le oyuna başlıyorsun. Djiku gibi bir oyuncu varken elinde stoperde Çağlar ve Oosterwolde'ye forma veriyorsun. İsmail Kartal takımın başında olunsa şuan yer yerinden oynardı ancak Mourinho olunca kimseden "çıt" çıkmıyor.

Başta başkan Ali Koç olmak üzere taraftarından, futbolcusuna kadar hocaya inanıyor vardır bir bildiği diyorlar. Eski güçlerinden bir hayli uzakta olan Lille her an hata yapmaya müsait bir görüntü sergilediler. Temsilcimiz karşılaşmanın ilk yarısında topu rakibe bıraktığı için daha hareketli gözüktüler. Kalecimiz Livakoviç ilk yarıda yapmış olduğu 3 kritik kurtarışla takımımızın oyunda tutunmasında büyük rol oynadı. Maça kötü başlayan Dzeko yakaladığı önemli fırsatları harcadı. Fred'in yokluğunda orta alanda İsmail çok çalıştı yerinde müdahalelerle rakibin etkili hücumlarını kesmeyi başardı. Mourinho'nun gelmesiyle beraber sağ kanatta forma şansı bulan Tadic ise etkisiz kaldı. Fenerbahçe formasıyla ilk resmi maçına çıkan Maximin takıma uyum sağlayıp tam hazır olduğu dönemde çok can yakacağa benziyor. İlk yarıda bekleneni veremeyen temsilcimiz 1-0'lık skorla soyunma odasına girdi.

İkinci yarıya oyuncu değişikliği yapma sakta önde baskı yaparak başlamamız rakip kalede etkili pozisyonlar bulmamıza neden oldu. Biz tempomuzu arttırdıkça rakip oyunu soğutmak için ellerinden gelen tüm çabayı gösterdiler. Mourinho'nun oyuna ilk hamlesini karşılaşmanın 70. dakikasında yaptı. Tadiç ve Maximin iki kanat oyuncusunu kenarı alıp yeni transferlerden Oğuz Aydın ve İrfan Can Kahveciye geri kalan dakikalarda şans verdi.

İrfan Can Kahveci hangi takımda olursa olsun sakat olmadığı sürece şuan ki formuyla muhakkak 11'de oynamayı hak ediyor. Oyuna girer girmez etkisini kısa sürede gösterdi. Kendi becerileriyle kazandığı serbest vuruşta topun başına geçti. Kendine özgü şık bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Attığımız golden sonra takımımız morallendi bir gol daha bulur Fransa'dan galibiyetle döneriz diye düşünürken hiç beklemediğimiz bir anda topu ağlarımızda gördük ve sahadan 2-1'lik mağlubiyetle ayrılarak turu İstanbul'a bıraktık.