Haberler

Eski kral, modern kral: iktidarın sonsuz döngüsü

Erinç Büyükaşık

Erinç Büyükaşık

Papirüs Programı Sunucu Yazar Editör
09.12.2024 03:18

İktidarın İki Yüzü: Eski ve Modern

Tarih boyunca kral figürü, yalnızca fiziksel bir otorite değil, aynı zamanda toplumların zihninde yer eden bir sembol olmuştur. Eski kralların otoritesi, kutsallık ve gelenekler üzerinden meşruiyet kazanırken, modern kralların gücü, ideolojik aygıtlarla ve kitlelerin rızasıyla pekiştirilir. Ancak bu iki figür, göründüğünden çok daha fazla ortak noktaya sahiptir. Modern kral, eski kralın tahtını devralırken, onun mirasından tamamen kurtulmayı başaramaz. Eski düzenin ritüelleri ve sembolleri, modern liderin söylemine ve politikalarına yerleşir.

Ortadoğu'da, Osmanlı'nın yıkılışından sonra kurulan ulus-devletler bu dönüşümün en çarpıcı örneklerinden birini oluşturur. Ulusal liderler, halkın gözünde yeni bir otorite olarak kabul edilmek için Osmanlı krallarının yerini almakla kalmamış, onların ideolojik ve kültürel miraslarını da kendi varlıklarını inşa etmekte kullanmıştır. Bernard Lewis'in belirttiği gibi, bu süreç Batılılaşma etkisi altında gelişmiş ve modern liderler, eski düzenin sembollerini kendi meşruiyetlerini güçlendirmek için dönüştürmüştür .

Eski kralın tahtı, yalnızca fiziksel bir otorite alanı değil, aynı zamanda sembolik bir gücün merkeziydi. Modern krallar ise bu tahtın çevresine ideolojik araçlar ekleyerek kendi otoritelerini kurmuşlardır. Bernard Lewis'in Osmanlı'daki reformlardan verdiği örneklerde olduğu gibi, Sultan Mahmud'un Batılı askeri kıyafetleri benimsemesi, yalnızca bir modernleşme çabası değil, eski otoritenin modern bir dilde yeniden ifade edilmesidir. Ancak bu dönüşüm, eski kralın gölgesinden tamamen kurtulmayı başaramamıştır .

Bu bağlamda modern liderler, halkın gözünde bir "yeni kral" figürü olarak konumlanırken, geçmişin ritüellerine de bağlı kalır. Eski kralın sembolleri, törenleri ve ritüelleri, modern liderin elinde daha sofistike propaganda araçlarına dönüşür. Bu süreçte modern kral, bir yandan eski kralın hatalarını eleştirir, diğer yandan onun otoritesinden beslenir.

Edebiyat ve İktidar: Eski Kralın Hikâyesi Nasıl Yazıldı?

Edebiyat, eski kralların yüceltilmesi veya devrilmesi sürecinde önemli bir rol oynar. Kralların hikâyeleri, yalnızca tarih kitaplarında değil, aynı zamanda halk masallarında, şiirlerde ve romanlarda yeniden üretilir. Eski kral, genellikle bir trajedi kahramanı olarak resmedilirken, modern kral bu hikâyenin yazarı ve bazen de baş karakteridir. Edebiyat, eski kralların yüceltilmesi veya devrilmesi sürecinde önemli bir rol oynarken kralların hikâyeleri, yalnızca tarih kitaplarında değil, aynı zamanda halk masallarında, şiirlerde ve romanlarda yeniden üretilir. Eski kral, genellikle bir trajedi kahramanı olarak resmedilirken yeni hikaye ve anlatının yazarı yeni kral da bir süre sonra başka bir trajik kahramana dönüşür kaçınılmaz olarak.

Ancak, edebiyat yalnızca yüceltme aracı değil, en azından bugün adına bir yüzleşme ve hesaplaşma yolculuğu kuşkusuz. En azından yazarın kaçınılmaz muhalifliğe denk düşen konumunu burada gözden kaçırmamalı. Bu bağlamda aydın ve sanatçının eski kral veya muktedirin devrilmesinde ve yeni kralın meşruiyetinin sorgulanmasında da kaçınılmaz metinsel ve düşünsel mücadeleyi vurgulamakta fayda var. Ortadoğu'ya Edward Said, Mahmut Derviş, Amin Maoluf gözünden çıkılan okur yolculuğu da buna denk düşüyor. Demokrasi ve otokrasi, otoriterlik paradigmasındaki modern liderler, bugün de edebiyatı bir propaganda aygıtı olarak kullanırken aynı zamanda kendi güçlerini sorgulayan metinlerle karşı karşıya kalır. Bernard Lewis'in Ortadoğu eserinde ifade ettiği gibi, bölgenin tarihsel dönüşümleri edebiyatla şekillenmiş ve bu metinler üzerinden meşruiyet mücadeleleri verilmiştir .

Kral Öldü, Yaşasın Yeni Kral!

Bu ünlü deyiş, yalnızca fiziksel bir ölüm ve güç devrini değil, aynı zamanda kültürel ve ideolojik bir dönüşümü ifade eder. Eski kralın ölümü, yeni kralın tahtını meşrulaştırmak için bir araç haline gelir. Ancak, bu süreç çoğunlukla eski kralın mirasının tamamen silinmesini değil, yeniden biçimlendirilmesini içerir. Yeni kral, geçmişin yükünü taşırken, aynı zamanda geleceğin anlatısını kontrol etme çabası içindedir.

Ortadoğu'da ve Batı'da, bu ikili yapı kendini sıkça gösterir. Modern lider, eski düzenin aksaklıklarını eleştirirken, aynı ritüelleri yeni bir söylemle sürdürür. Bernard Lewis'in, Osmanlı sultanlarının modernleşme çabalarına ilişkin analizleri, bu sürecin ne denli karmaşık olduğunu gözler önüne serer. Eski kralın ölümü, çoğunlukla ideolojik bir araç haline gelirken, modern kralın otoritesi bu mirasın üzerine inşa edilir .

Döngüden Çıkış: Yeni Bir İktidar Mümkün mü?

Eski kral ile modern kral arasındaki benzerlikler, iktidarın doğasının değişmezliğine işaret eder. Ancak bu döngüden çıkış mümkün müdür? Modern dünyanın demokratik değerleri, halkın kendi hikâyesini yazmasını sağlayabilir mi? İktidarın bu iki yüzü, yalnızca liderlerin değil, aynı zamanda toplumların kolektif bilinçaltının bir yansımasıdır. Bernard Lewis, bu noktada, modern Ortadoğu liderlerinin eski kralın mirasını kullanarak halk üzerindeki etkilerini nasıl sürdürdüklerini tartışır ve bu durumun demokrasiye geçişi nasıl zorlaştırdığını ele alır . İktidarın zorunlu iki yüzü bir anlamda eski kralın yıkılan heykellerinin yerine dikilen yeni kralın veya kralların heykellerine dönüşüverir nihayetinde. Eski kralın tahtını yıkmak için yükselen modern lider, kendi otoritesini pekiştirmek adına geçmişin ritüellerini yeniden üretir.

Bu döngü, özellikle Ortadoğu coğrafyasında daha belirgin hale gelir. Modernleşme projeleriyle ortaya çıkan yeni liderler, Batılı değerleri benimserken, aynı zamanda halkın geleneksel kodlarına dokunarak eski kralın gölgesinde hareket eder. Gücün yeni yüzü, eski bir aynadan yansımaktadır. Bugün diktatörlerin sonu, özgürlük çığlıkları anlatıları yeni bir "kralın" muştucusu mu aslında, belki de asıl soru da bu sanırım.

title