Haberler

Filistin, ortadoğu ve barbarlık üzerine söylenmiştir

Erinç Büyükaşık

Erinç Büyükaşık

Papirüs Programı Sunucu Yazar Editör
02.08.2024 05:49
Gazze'de öldürülen on binler, Ortadoğu'da savaş tamtamları ve Filistin halkının hayatta kalma savaşı. Bugün Filistin meselesi, yüzyıllardır süregelen çatışmaların ve insanlık tarihinin en karmaşık sorunlarından birinin merkezinde yer alıyor. Bu topraklar, sayısız acının, umudun ve insanlık dramının sahnesi olmuştur. Edebi metinler, bu çatışmanın bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini, kişisel dramları ve toplumsal travmaları anlatma gücüne sahiptir. Filistin halkının yaşadığı acıları ve umutları yansıtan bu eserler, aynı zamanda insanlığın canavarlıkla yüzleşmesini de sağlayabilir.

Amerika Birleşik Devletleri, Ortadoğu'daki politikalarında ve edebiyatında önemli bir rol oynamaktadır. Edgar Allan Poe'nun "Tell-Tale Heart" gibi eserlerinde, Amerikan gücünün gölgesi canavarlığı sembolize eder. Ortadoğu'daki çatışmaların ortasında, Amerikan politikaları sık sık canavarlaşır ve bu, edebiyatın birçok yönünde yankı bulur. Bu bağlamda kurmaca metinler, canavarlık, Filistin meselesi ve ABD'nin Ortadoğu'daki etkisini birleştirerek, okuyuculara dünya sorunlarına duyarlılık kazandırabilir.

Deneme, oyun, öyküleri kapsayan çalışmaları 90'ların sonlarından beri Arap dünyası ve Avrupa'da ses getiren; antolojilerde, sanat kitaplarında, edebiyat ve kültür dergilerinde yer bulan bir yazar Shibli. Dokuz kız kardeşin yer aldığı bir ailenin en küçük üyesini odağına alan Masaas ve bir dizi gizemli aşk mektubu keşfeden genç postane çalışanının ağzından yazdığı Kulluna Ba'id bethat al Miqdar aan el-Hub; kurmaca külliyatının ilk örnekleri olarak karşımıza çıkıyor. Filistin halkının tecrübe ettiklerine işlerinde sıklıkla yer verse de ülkesine dair endişesinin edebiyattan ziyade kişisel bir noktada konumlandığını söylüyor Shibli kendisiyle yapılan bir söyleşide:

"Filistin edebiyatımı oluşturuyor ama edebiyatım Filistin ile ilgili değil. Adaletsizliğin, acının ve alçalmanın normalleştirilmesinin bir koşulu olarak Filistin'in içinde ve dışında daha çok. Dilin sınırlarını ortaya koyuyor." ifadesiyle ayrıcalıklıların ayrıcalıklarını asla riske atmadığı bir politik düzende yalnızca acı çeken halkla ilgilendiğini, çünkü birbirlerinden başka kimselerinin olmadığı düşüncesiyle Filistin halkının yalnızlığını da dile getiriyor ve hatta haykırıyor.

Politik yönünden çok edebi gücünü ön plana çıkardığı fakat politikadan da asla azade etmediği belli olan romanı, dilin sınırlarını kullanarak acı kavramını daha geniş bir spektrumdan ifade etmekte. Küçük Bir Ayrıntı'nın J. M. Coetzee ve Pankaj Mishra dâhil birçok güçlü yazar tarafından övgülerle karşılandığını da ekleyelim.

Adania Shibli'nin"Küçük Bir Ayrıntı" başlıklı romanı, küçük bir Filistin köyünün hikayesini anlatır ve klasik anlatı yapısından sapar. Temel seviyede köyün günlük yaşamına odaklanır, anlatıcı seviyesinde farklı karakterlerin bakış açılarına yer verir ve bellek seviyesinde kişisel ve kolektif belleklerin önemini vurgular. Bu metin, metalepsis ve değişiklikler aracılığıyla anlatı seviyelerini zenginleştirir, belleğin ve hafızanın önemini anlatırken farklı anlatı seviyelerini bir araya getirir.

Roman iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde üçüncü şahıs bakış açısından oldukça "mesafeli" bir anlatımla, kahramanın hareketlerine tekrarın hâkim olduğu bir üslûp var. Burada "öteki", soğukkanlı bir şekilde "sinematografik" bir yöntemle anlatılıyor. İkinci bölümde ise birinci tekil şahıs ağzından çoğunlukla şimdiki zaman kipi hâkim. Birinci bölümün aksine gelgitlerin, tereddütlerin ağırlıkta olduğubir biçemle birbirinden tamamen farklı iki bakış açısıyla anlatılan iki ayrı hikâyeden tek bir hikâye çıkıyor okurun karşısına.

"Askerler önce birbirlerine sonra da kumun üzerinde süklüm püklüm titreyerek beklemekte olan kıza baktılar. Bir süre sonra getirilen sabun, askerin elinden adamın eline, onun elinden de kızın ayaklarına yakın kumun üzerine kayıverdi. Hortum tutan sağ eliyle sabunu işaret ederken sol eliyle de kafası ve göğsü üzerinde daireler çizdi. Kız kaskatı kesilmişti. Askerlerin bastırmaya çalıştıkları gülüşmeleri duyuldu. Bakışlarını kızın gözlerine dikti ve sert bir ses tonuyla bağırıp sabunu almasını emretti. Askerlerin mırıldanmaları ve gülüşmeleri bıçak gibi kesildi. Şimdi sadece dilini dışarı çıkaran köpeğin nefes sesleri duyuluyordu. Genç kız elini yavaşça sabuna götürüp onu aldı. Biraz doğrulunca bedeninden sular sızdı, sabunu kafasının üzerinde dolaştırdı, sonra göğsünü sabunladı, beyaz köpükler yavaş yavaş teninde ince bir tabaka oluşturdu ve bir süre sonra esmer tenini tamamen örttü." (s. 31-32)

Mary Shelley'in "Frankenstein," Ahmed Saadawi'nin "Frankenstein Bağdat'ta" ve Adania Shibli'nin "Küçük Bir Ayrıntı" başlıklı eserleri, canavarlığı ve anlatı seviyelerini farklı perspektiflerden ele alır. Shelley'in eseri, katmanlı bir anlatı yapısıyla gerçeklik ve kurgu arasındaki çizgiyi bulanıklaştırırken, Saadawi'nin eseri, karakterlerin içsel dünyalarını ve belleklerini keşfeder. Shibli'nin "Küçük Bir Ayrıntı" adlı romanı ise, işgal altındaki topraklarda yaşamın günlük gerçekliklerini ve insanların deneyimleri ve kuşkusuz bir nice travmayıanlatır.

Ahmed Saadawi'nin "Frankenstein Bağdat'ta" ise farklı bir anlatı yapısına sahip. İleri metin olarak kabul edilen eser, gizli bir raporla başlar. Zimni bir yazarın tutuklanmasına ve gelecekteki olaylara dair ifadelere odaklanır. Olay-öykü seviyesinde karakterlerin hikayeleri anlatılır ve iç düşünceleri ikinci bir seviye olarak sunulur. İleri metin, birçok karakterin hikayesini içerir ve her karakter kendi bakış açısından yaşam öykülerini anlatır. Metalepsis ve değişiklikler, bu farklı anlatı seviyeleri arasında geçişlerin ve sınırların ihlal edilmesine yol açar.

Adania Shibli, Filistin edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Eserleri, Filistin halkının yaşadığı acıları ve adaletsizlikleri anlatırken, aynı zamanda insan doğasının karmaşıklığını da gözler önüne serer. "Küçük Bir Ayrıntı," işgal altındaki topraklarda geçen, kimlik, bellek ve günlük yaşamın detaylarını irdeleyen derinlemesine bir roman olarak öne çıkar. Roman, sıradan ayrıntıların altında yatan büyük anlamları ve insan dayanıklılığını ortaya koyar.

Filistin meselesi ve canavarlığın kurmacadaki yansımaları, edebiyatın gücünü ve insan doğasının derinliklerini keşfetmemizi sağlar. Bu eserler, okuyucuları dünya sorunlarına duyarlı hale getirirken, umut ve değişim için de bir yol haritası sunar. Edebiyatın içsel büyüsünü, karmaşıklığını ve insan deneyimini anlamak isteyenler için önemli örnekler sunan bu metinler, insanlığın karanlık yönlerini aydınlatma yolunda birer ışık olur. Savaşın, karanlığın, barbarlığın Ortadoğu coğrafyasından hükmünü yitirmesi dileğiyle sözünü açtığım kitapları okumak daha zihin açıcı olacak hepimiz için.

title