Yalnızlığın şiiri: arkadaş z. özger’in ötekiliği ve direnişi
Erinç Büyükaşık
Arkadaş Z. Özger'in şiirleri, ötekilik, melankoli ve toplumsal normlara karşı bir direnişin birleştiği derin bir anlatı sunar. Özger'in toplumsal cinsiyet rolleri ve heteronormatif düzene karşı geliştirdiği eleştiriler, özellikle "Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası" ve "Zeki Müren'i seviniz" gibi şiirlerinde çarpıcı bir biçimde ortaya çıkar.
Özger'in şiirlerinde melankoli, toplumsal dışlanmışlık ve yalnızlıkla iç içe geçmiş bir duygu olarak işlenir. Bu melankoli, toplumun dayattığı cinsiyet rollerine karşı bir başkaldırıyı da besler. Özger'in hem devrimci hem de bireysel özgürlük arayışı, şiirlerinde derin bir ironi ve mizahla ifade edilir. Toplumun erkeklik, heteronormatiflik gibi beklentilerine karşı Özger, sakal gibi sembollerle oynayarak bu normları ironik bir dille altüst eder. Örneğin:
"charles chaplin bir savaşta yitirdim sakalımı /
lohusa şerbetiyle kazıdım sakalımı"
Bu dizeler, Özger'in toplumsal cinsiyet kimliğiyle dalga geçtiği, erkeklik simgelerinin altını boşalttığı bir başkaldırıdır. Özger, toplumun kendisine yüklediği rollerden sıyrılmak için cinsiyet kimliklerini ironik ve parodik bir biçimde kullanır. Ancak bu ironi, sadece bir komedi unsuru değil, aynı zamanda Özger'in melankolik dünyasında toplumsal dışlanmanın bir yansımasıdır.
Özger'in melankolisi, yalnızca bireysel bir hüzün değil, aynı zamanda toplumun dışladığı kimliğin acısıyla harmanlanmış bir eleştiridir. "Merhaba Canım" şiirindeki şu dizeler, bireysel trajedinin ve toplumsal dışlanmışlığın en güçlü ifadesidir:
"önce anne doğurdu çocuğu acıya /
sonra çocuk acıya anneyi ve ölümü kattı."
Bu dizelerde anne ve ölüm imgeleri, melankolik bir varoluşsal sorgulamayı temsil eder. Özger, toplumun ötekileştirdiği bir birey olarak hem annesinin kollarında huzuru arar hem de toplumsal normlarla sürekli bir çatışma yaşar. Bu çatışma, bireysel özgürlük arayışını besleyen derin bir melankoliyi beraberinde getirir.
Özger'in "Zeki Müren'i seviniz" dizesi, toplumun cinsiyet ve cinsel kimlik tabularına karşı sert bir meydan okumadır. Zeki Müren'in eşcinselliği üzerinden kurulan bu meydan okuma, toplumun görmezden geldiği kimliklere sahip çıkma ve onları yüceltme çabasını gösterir. Özger, bu şiirinde toplumun dışladığı Zeki Müren'i savunarak aslında kendi kimliğini ve benzer durumdaki insanları da savunmaktadır. Bu dizelerdeki melankoli, toplumsal normların dışına çıkmış bireylerin dışlanmışlığını ve yalnızlığını yansıtır.
Ayrıca, Özger'in devrimci şiirlerinde de melankoli, bireysel ve toplumsal mücadeleyle birleşir . "Adak" şiirinde, devrimci mücadelesini ve toplumsal dayanışmayı işlerken bireysel yalnızlık ve toplumsal baskı altında ezilen bir kimliği dile getirir:
"biz üçyüz yurtseverdik/ bir gün sularken çiçeklerimizi/ üç bin kişilik düşman ordusu/ ve onun paralı sivil askerleri/ saldırdılar yurdumuza."
Bu dizeler, toplumsal mücadelede yalnız kalan bireylerin kolektif olarak direnmeye çalıştığı bir atmosferi anlatırken aynı zamanda bireysel düzeyde bir kırılmanın da izlerini taşır.
Arkadaş Z. Özger'in şiirlerinde ötekilik ve melankoli, bireysel özgürlük arayışı ve toplumsal normlara karşı bir başkaldırıyla iç içe geçer. Özger, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde yaşadığı çatışmaları şiirlerinde ironik bir üslupla işlerken, bu şiirlerde derin bir melankoli yaratır. Onun şiirleri, ötekilik ve melankoliyi birleştirerek Türk edebiyatında toplumsal kimliklere dair yeni bir perspektif sunar ve bireysel özgürlüğü savunan bir direnişin simgesi haline gelir.